I know that look tradutor Turco
4,088 parallel translation
I know that look.
O bakışı biliyorum.
I know that look.
Ben bu bakışı biliyorum.
I know that look, and I don't like it.
O bakışı biliyorum ve hiç hoşuma gitmiyor.
I know that look.
O bakışı tanırım.
- I know that look.
- Bu bakışı tanıyorum.
Look, I know that you have to stay up here, but is there a bus station or a train nearby that...?
Burada kalman gerektiğini biliyorum yakınlarda tren ya da otobüs durağı var mı?
I didn't know I had an official look for that. Oh, you do.
- Özel bir bakışım olduğunu bilmiyordum.
Look, I know work's been hard on you, though, and I just want you to know that our family appreciates it.
Bak, çalışmanın senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum, ve bu ailenin sana nasıl müteşekkir olduğunu bilmeni isterim.
Look, I want to talk to my friends to know that they're all right.
Bak, arkadaşlarımın iyi olduğunu görmek istiyorum.
Look, I need you to know that David never laid a finger on me.
Dinle, David'in eli elime değmedi, bunu bilmeni istiyorum. - Onu terk etmemi istiyordun.
( sighs ) Okay, look... yes, I was blessed with a perfect rack and a great face, but that doesn't mean that I don't know how you guys are feeling.
Tamam, bakın. Evet, mükemmel bir fizikle ve harika bir suratla kutsanmış olabilirim,... ama bu nasıI hissettiğinizi anlamadığım anlamına gelmez.
Now I know where Cat got that look from.
şimdi nerede olduğunu biliyorum Cat gözüm üzerinde.
Look, I know that, uh, what I did might fall slightly outside your laws, but all I was doing was honoring David's wishes.
Bak, biliyorum yaptığım senin yasalarının biraz dışında gibi, ama bütün yapmak istediğim David'in arzusunu yerine getirmekti.
Look, I know that things got pretty real in the bathroom between us.
Bak, tuvalette olayların aramızda sarpa sardığını biliyorum. - Ne?
Look, I don't know everything yet, but that's why I need a team.
Bak, her şeyi henüz bilmiyorum ama bu yüzden bir takıma ihtiyacım var.
Look, I know you just got back, and that you're hopeful.
Daha yeni geri döndüğünü ve umutlu olduğunu biliyorum.
Look, I know that what Zoe said to you rattled you, but forget about it.
Zoe'nin söyledikleri seni çok üzmüş olabilir ama unut dediklerini.
Look, you have to know that that... it isn't who I am.
- Bak, bilmelisin ki o adam... Ben değildim.
Ok, look, I know that expansion is a dirty word to you, but if I can go anywhere with Astrid and not get hassled for it, I'm gonna do it!
Biliyorum sana çok kirli geliyor ama eğer Astrid'le dayak yemeden gezebileceksem bunu yapacağım.
Joss, look. I know... - I know that this is awkward for you.
- Tamam Joss, biliyorum bu senin için garip.
Look, Doug, I know you said you wanted her gone, but you have to understand that all I'm asking...
Doug, gitmesini istediğini söyledin ama anlaman gerek ki...
I know that you look at me, and see a guy who has it all figured out.
Bana baktığın zaman kusursuz bir insan gördüğünün farkındayım.
I know, but. Look how happy that kid is.
Biliyorum ama ne kadar mutlu olduğuna bir baksana.
Look, all I know is that it works.
Bak, bildiğim bütün çalışıyor olmasıdır.
And look. Maybe I didn't want you to know that I killed Enzo.
Ve bak belki Enzo'yu öldürdüğümü bilmeni istemedim.
Look, I know that you have yet to experience that kind of love...
Bak, aşk denen deneyimi henüz elde edemediğini biliyorum...
Look, I don't know what she told you, but we're actually not that close.
Bak, sana ne anlattı bilemem ama o kadar da yakın filan değiliz.
It'd be one thing if they said, "Look, we know the number of telephones we're spying on, we don't know exactly how many real people that corresponds to." but they just came back and said, "We can't give you a number at all." That's pretty--I mean, that's scary, is what it is.
"Dinlediğimiz telefon sayısını biliyoruz, ama kaç kişiye tekabül ettiğini bilemeyiz." deseler anlarım, ama yanıtlarda hiç bir zaman sayı vermiyorlar.
Look, I know we're asking you to go out on a limb, but there are young girls and their babies on the line. That's's if they'e - still out there.
Bak, çok fazla şey istediğimizi biliyorum ama işin ucunda kayıp kızlar ve bebekleri var.
Look, what I do know is that no one on my team would do this.
Bildiğim tek şey benim ekibimden hiç kimse bunu yapmaz.
Look, one thing I know is that when you feel that way about someone, you got to hang on,'cause...
Bildiğim bir şey varsa eğer birisi için böyle hissedersen ona tutunmak zorundasın.
Hey, you know, I will take a look at that wine list.
Düşündüm de şarap menüsüne bir daha baksam iyi olacak.
I-I know that I don't look like one, but I assure you I am one.
Öyle göstermediğimi biliyorum ama emin olun doğruyu söylüyorum.
Okay, look, trust me, I know when I tell you there are spirits that stick around in the human realm for a long time after they've passed.
Tamam, bakın bana güvenin, ne dediğimi biliyorum. Öldükten sonra uzun süre insan aleminde kalan ruhlar var.
Look, lady, I don't know who you are or what your story is, but we need your help. We can't put Hannah's spirit back to rest if we don't have her body, and that dildo licker won't give it to us.
bakın bayan kim olduğunuzu felan bilmiyorum yada hikayenizin ne olduğun felan ama yardımınıza ihtiyacımız var eğer cesed olmassa hanna'nın ruhunu huzura kavuşturamayız ve o dildo yalayıcısı bize cesedi vermiyor.
- Look, I know we don't always see eye to eye on everything, but I Just want you to know that having a relationship with you is...
- bak biliyorum herşeyi birbirimizin gözünden görmüyoruz ama, şunu bilmeni isterim Seninle olan ilişkimiz.... benim için çok önemli
Look, Jim. We both know that I don't like you.
Bak Jim, ikimiz de biliyoruz seni sevmiyorum.
- I don't know why. Look at that outfit...
- Niye aşık sana onu bilemiyorum...
I need to get in there before everyone else and let Harvey and Jessica know that I had the foresight to look for it, the cunning to find it, and the balls to stop it.
Kimsenin haberi olmadan oraya gidip ne kadar kurnaz, ne kadar öngörülü olduğumu ve onu durduracak cesarete sahip olduğumu Harvey ve Jessica'ya göstermeliyim. Sonra Malone'a haddini bildirirsin.
Come look after me, you know. You wouldn't have the money that I'd ask!
- İsteyeceğim parayı karşılayamazsın.
Look, I know that you just want to find a way to help, but there are things that you can never understand about my world, about my people.
Yardım etmeye çalıştığını biliyorum ama benim dünyam ve halkım hakkında hiçbir zaman anlayamayacağın bazı şeyler var.
Look, I know I haven't been around a lot lately, and... maybe it seems like I don't care, but I want you to know that... there's nothing more important to me than you... or your mom.
Bak, son zamanlarda seninle çok fazla ilgilenemediğimi biliyorum. Belki seni umursamıyormuşum gibi görünebilir ama bilmeni isterim ki benim için hayatta sen ve annenden daha önemli hiçbir şey yok.
Look, I'm so sorry. I know you guys love that house, but she is not gonna budge.
Üzgünüm, o evi çok sevdiğinizi biliyorum ama o, hayatta fikrini değiştirmez.
Well, look, I know that Shelby said she didn't expect you to help in the raising of the baby, but... It doesn't mean she won't accept it.
Shelby bebeği yetiştirirken sizden yardım beklemediğini söyledi ama bu, yardımı kabul etmeyecek anlamına gelmez.
Look, I know you've got big plans, but don't you ever get your head out of that book?
Anladık büyük planların var da biraz olsun kafanı şu kitaptan kaldıramıyor musun yani?
Look, I know that I've been a little caught up in my own world lately.
Son zamanlarda kendi dünyamla meşgul olduğumu biliyorum.
- Look, I don't know you and I don't know what you're talking about, but I do know that I'm not your Queen.
- Bak, seni tanımıyorum ve neyden bahsettiğini bilmiyorum ama senin Kraliçen olmadığımı biliyorum.
Tomorrow's gonna be the day, like, I know it, that we're gonna look back, and be like, that was the day!
- Yarın o gün gelecek, bunu hissediyorum, - Arkamıza baktığımızda işte o gündü diyeceğiz.
Okay, look, I don't know what you're doing here, but if this has anything to do with kissing me the other day without my consent, then I need to make it perfectly clear that that was not acceptable.
Bak, burada ne yapıyorsun bilmiyorum ama bunun geçen gün beni rızam olmadan öpmenle ilgisi varsa açıkça belirtmem gerekir ki kabul edilebilir bir şey değildi.
Now, look, I-I know you think that I am a real S.O.B., but...
Şimdi, bak, II Ben gerçek bir O.Ç. olduğumu düşündüğünü biliyorum, ama...
You know, when I look at your mother, I think about everything that you went through after the quake.
Annenize baktığımda depremden sonra başından geçen onca şeyi düşünüyorum.
i know 63170
i know you can do it 61
i know you will 227
i know you don't like me 31
i know that 3661
i know everything 279
i know who you are 1036
i know you 1720
i know you can 181
i know you don't know me 17
i know you can do it 61
i know you will 227
i know you don't like me 31
i know that 3661
i know everything 279
i know who you are 1036
i know you 1720
i know you can 181
i know you don't know me 17
i know how you feel 379
i know you're tired 50
i know it 1515
i know it's been a while 32
i know you're scared 181
i know her 343
i know what you mean 503
i know what it is 314
i know that's right 19
i know what i saw 201
i know you're tired 50
i know it 1515
i know it's been a while 32
i know you're scared 181
i know her 343
i know what you mean 503
i know what it is 314
i know that's right 19
i know what i saw 201