I know that place tradutor Turco
1,095 parallel translation
I know that place is very close.
Bir yer biliyorum, hemen şurada.
I know that place. It was an underground stronghold for a faction in the last civil war.
Orayı biliyorum. yeraltında son savaşta.
I know that place.
Orayı iyi bilirim.
I know that place.
O kitapçıyı ben de biliyorum.
I know that place.
Orayı biliyorum.
Now, I don't know what place he occupies in your heart, but I do know that you own his.
Kalbinde Harry'nin değeri nedir bilemiyorum,... ama şunu biliyorum ki, onun kalbi sana ait.
You know, when she was little, I always used to think that Annie was from another place and time.
Annie küçükken, onun başka bir zamandan geldiğini düşünürdüm.
I know this declaration of love may seem hasty and out of place... but getting anywhere near you is so difficult, that... I decided to tell you tonight.
Biliyorum bu aşk itirafı... aceleyle ve uygun olmayan bir yerde oldu, ama nerede olursanız olun... zor da olsa bu gece bunu size söylemek istedim.
We know that they had requested that Indonesia delay the invasion until ater they let because it would be too embarrassing. And within hours, I think, ater they let, the invasion took place on December 7th.
Uzun bir döneme yayılan küçük toplumlar gibi yapısal olarak büyük ölçüde anarşist olan geniş çaplı birkaç özgürlükçü devrim örneği de var.
- I don't know about that place.
- Orasını.
If Whitman gave me poetry, then Mr. London took me to a place inside myself... that I didn't even know existed, but instantly recognized.
Bay Whitman bana şiir kitabı verdi. Daha sonra Londra'ya kendi içimde bir yere götürdü... Varlığından bile haberim yoktu, Ama hemen tanıdım.
He doesn't know I'm on the team, actually. He thinks I'm off to Miami... and I loaned the car to a friend to work for... Webster, Webster and Cohen, some place like that.
Miami'ye gidip arabayı Webster, Webster and Cohen'de çalışan bir arkadaşıma borç verdiğimi sanıyor.
You know, on second thought, it might be wiser if we just leave those bandages in place,'cause I'm nervous about you just irritating that wound.
Biliyor musun pansumanları yerinden almazsan, daha iyi edersin çünkü yarayı tahriş edebilirsin.
" I feel confident that you will know that Marquette is the right place for you.
" Marquette'in senin için doğru yer olduğunu göreceğinden eminim.
I know that you don't want to see pretty, trippy... Thaylene's brains blown out all over the place.
Biliyorum ki, güzel, acayip Thaylene'nin beyninin her yere dağıldığını görmek istemezsin.
All I know is, this place was built to create some kind of a Wraith army, and we can't let that happen.
Tek bildiğim, bu yerin bir çeşit Wraith ordusu üretmek için yapılmış olması.Ve biz buna izin veremeyiz.
If what that asteroid does is destroy the world as we know it... then I have to be there to see what takes its place.
Eğer o asteroid2in yapacağı şey dünyayı yok etmek ise... o zaman bende onu görmek için orada olmalıyım.
I know a place that's sweeter than sweetness itself.
Şekerin kendisinden daha tatlı bir yer biliyorum.
You know, you remind me of a poem I can't remember... and a song that may never have existed... and a place I'm not sure I've ever been to.
Biliyor musun, sen bana hatırlamadığım bir şiiri hatırlıyorsun ve belki de hiç yazılmamış bir şarkıyı ve daha önce hiç bulunmadığıma emin oldğum bir yeri.
But, more recently, I've started to think that, me, my personality, whatever- - That I don't have any permanent place here, you know.
Ama son zamanlarda benim, kişiliğimin, ya da her neyse, burada kalıcı..
Now that I know the full capabilities of this place I am prepared to place them at your disposal.
Artık tüm yeteneklerini öğrendiğime göre bunları hizmetinize sunmaya hazırım.
Aside from that. All I know, that's the only place he is, Teach.
- Bundan başka?
I know a place that'll refresh your memory.
Hafızanı tazeleyecek bir yer biliyorum.
We got a problem in a place that I think you know.
Senin çok iyi bildiğin bir yerde problem yaşıyoruz.
Don't you know that I can put you in your place real quick?
Sana haddini bildirebileceğimi bilmiyor musun?
Hmm. I think I know a place you can skate that's virtually deserted.
Kaykay kaymak için tamamen uygun bir alan biliyorum.
I had always hoped that one day the House of Mogh would reclaim its rightful place and that I would return. But now I know that even if I did I have no place there.
Hep bir gün Mogh'un hanesi hakkı olanı ister ve geri dönerim diye umudum vardı ama şimdi biliyorum ki dönsem bile bana orada yer yok.
- A roof, this rathole? - No, dear! Know that I can leave this rathole and find a much better place to stay!
Halden anlar sözlerle nasıl güvenini kazandığını... sonra amacına yöneldiğini gördüm.
I know it would be sinful to act in a movie that had sexual activity, but Lisa is so important to me. And I need the money for our wedding and for a place to live.
Sexüel aktiviteli bir rolde oynamak günah biliyorum, ama Lisa benim için çok değerli, fakat düğünümüz ve bir yuva için paraya ihtiyacımız var.
I've chosen a little Italian place I know, if that's all right.
Bildiğim bir İtalyan restoranını seçtim. Sana da uygunsa.
If "big-fish place" comes up again I'd like to know if that's several big fish or just one big fish.
"Büyük balıklı yer" yeniden konuşulursa Birkaç tane büyük balık mı, tek bir büyük balık mı bilmek istiyorum.
But then again, maybe that's why I found the place so darned interesting. I know when night has gone
Ama belki de,... bu yeri bu yüzden ilginç buluyorumdur...
I was never in one place long enough to know what that feels like.
Hiç bir yerde bunun nasıl hissettirdiğini bilecek kadar uzun kalmadım.
All I know is that he gave his promise and his life to protect you and this place and the billion minds trapped inside this thing.
Tek bildiğim, sizi, burayı, ve bu şeyin içinde sıkışmış bir milyar zihni korumak için söz verdiği ve bu uğurda hayatını kaybettiği.
I don't know how it got up that high in the first place.
Oraya nasıl çıkmış olabilir.
You know, all over the place. That's where I come in.
Aklı yerinde değil.
I know a place that'll saw your legs off.
Bacakların yokmuş gibi gösteren bir yer biliyorum.
Lucky for you, I know a medical supplier that can spruce this place up in a nanosecond and I'll even drop my commission to a mere... 30 percent?
Çok şanslısınız ki, tanıdığım bir tıbbi aletler satan arkadaşım var, ve burayı nano saniyeler içinde çok şık bir hale dönüştürebilir, ve benim komisyonum... % 30.
- Yeah, I know. 'Cause you know that Grace, she didn't mean to offend you with the way she decorated the place.
Gerçekten, Grace evin dekorasyon tarzıyla hakaret etmek istemedi.
But I know that her first instinct is usually an unselfish one and that's a really good place to start.
Ama biliyorum ki onun ilk iç güdüsü genellikle bencil olmayanı... ve bu da başlamak için gerçekten iyi bir yer.
That gives us the run of the place, if you know what I mean.
Yarın burayı yürütmek bize kalıyor. Anlarsın ya!
I don't know you very well, but I have the feeling that you are a tired, incompetent bag of shit who has found a place to hide.
Sizin iyi olup olmadığınızı bilmiyorum ama hislerim bana yorgun olduğunuzu söylüyor, saklamak için bulunan lanet bir yer.
'Cause I'm thinking that if, uh- - lt somebody went into this place right here... and did, you know, a little bump and grind tor the good old boys, they could, uh- - they could probably walk out ot there with that amount ot money in their pocket.
Düşünüyorum da eğer... Biri şuradaki şu yere girse ve biraz, şey, yaşlı adamcıklar için birkaç parça giysi çıkarsa, belki de yeterli parayla çıkabilir.
And I know I'm gonna be nervous in a place like that.
- Öyle bir yerde gergin olacağım.
If you know a place that's open, I'd love to get some dessert.
Bildiğin açık bir yer varsa, tatlı yemek isterim.
You know, Claire told me that Antoine's place was messed up, but I had no idea. - Claire?
Claire bana Antoine'ın evinin altüst edildiğini söyledi, ama benim hiçbir fikrim yoktu.
If I had a place like that you know what I'd call it? H
Eğer bunun gibi bir mekanım olsaydı... ne derdim biliyor musunuz?
The same place the other victims were, but I don't know where that is.
Diğer kurbanlarında olduğu yerde ama neresi olduğunu bilmiyorum.
Okay, uhm, you know, we haven't been very, uhm, physical, or anything and I'm not opposed to us becoming more... intimate, but I just want you to know that everything has a perfect place and time.
Peki, biliyorsun ki biz fiziksel yada herhangi bir şekilde çok yakınlaşmadık. Ve ben daha yakın olmamıza karşı çıkmıyorum. Ama her şeyin yeri ve zamanı olduğunu bileni isterim.
You know, I know you got that new place lined up, but... maybe you should stay... if you want.
Yaşayacağın yeni bir yer ayarladığını biliyorum ama belki de kalmalısın tabi eğer sen de istersen.
Um, I was wondering if there was a place around here... uh... you know, like a store that might sell clothes... other items... fun items that, uh... might enhance or... spice up, if you will... a young couple's anniversary?
Acaba buralarda bir yer var mıdır diyordum... Bilirsiniz, bir mağaza... Giysi veya bazı eşyalar satan bir yer.
i know 63170
i know you can do it 61
i know you will 227
i know you don't like me 31
i know that 3661
i know everything 279
i know who you are 1036
i know you 1720
i know you can 181
i know you don't know me 17
i know you can do it 61
i know you will 227
i know you don't like me 31
i know that 3661
i know everything 279
i know who you are 1036
i know you 1720
i know you can 181
i know you don't know me 17
i know how you feel 379
i know you're tired 50
i know it 1515
i know it's been a while 32
i know you're scared 181
i know her 343
i know what you mean 503
i know what it is 314
i know that's right 19
i know what i saw 201
i know you're tired 50
i know it 1515
i know it's been a while 32
i know you're scared 181
i know her 343
i know what you mean 503
i know what it is 314
i know that's right 19
i know what i saw 201