I know that smell tradutor Turco
106 parallel translation
I know that smell.
O kokuyu bilirim.
I know that smell.
Bu kokuyu tanıyorum.
I know that smell.
Bu kokuyu biliyorum.
God, I know that smell.
- O kokuyu bilirim.
I know that smell!
Bu kokuyu tanırım!
I know that smell from somewhere.
Ben bu kokuyu bir yerden tanıyorum.
I know that smell.
Bu kokuyu bilirim.
I know it may seem screwy to you, but it seems to me as if I can smell some of that coal smoke right off the old Monongahela River.
Size biraz çatlakmışım gibi gelebilir ama o eski Monongahela nehrinin ağzından yayılan kömür kokusunu sanki alabiliyormuşum gibi geliyor bana.
I know all that. You're Very young, you're Very pretty, you're Very much in demand with other fellas and you smell nice.
Genç, güzel, gözdesin ve güzel kokuyorsun.
I do know that smell.
Ama bu kokuyu biliyorum.
I don't know if it's me or Ritchie that's changed... but it's just no big deal anymore... to feel him or smell him.
Değişen ben miyim yoksa Ritchie mi bilmiyorum ama artık onu hissetmek ya da kokusunu içime çekmem önemli değil.
When we drove them out of Mecca, I did not know that he carried Mecca with him we can smell the bread they are baking
Onları sürdüğümüzde, Mekke yi de yanlarında götürdüklerini anlayamamışız. - Pişirdikleri ekmeğin kokusunu alabiliyorum.
You know, when that shell went off in my face I could smell burning flesh.
Yüzümdeki şu kabuk yokken pişmiş et gibi kokuyordum.
I know you smell good, but I convinced myself that you stink.
Güzel koktuğunu bilsem de, kendimi bunun kötü bir şey olduğuna inandırıyorum.
Wait, I know what that smell is.
Bu kokuyu tanıyorum ben.
I know what has that smell.
Nasıl kokup kokmayacağımı bilirim.
You know, I can think of at least six known offensive odours that I would rather smell than what's living in your car.
Aslında, arabanda yaşayan o kokuyu çekmektense, koklamaya dayanacağım en azından altı tane başka berbat koku bulabilirim.
I know you remember that fuckin'smell.
O koduğumun kokusunu unutmadığını biliyorum.
Before I kill you, Poe, I just wanted you to know... that the last thing that little Casey Poe ever gets to smell... will be my stinking breath.
Seni gebertmeden önce, Poe, şunu bilmeni istiyorum... Küçük Casey Poe'nun son alacağı koku... benim kokmuş nefesim olacak.
I can't abide the smell of cheese, and I know that he'd be sorry to annoy me.
Peynir kokusuna dayanamıyorum, ve biliyorum ki o da beni rahatsız etmek istemez.
You know, she's the only woman that I know who doesn't stop to smell them.
Onları koklamak için durmadığını bildiğim tek kadın.
You know that smell I'm talking about?
Bahsettiğim o kokuyu, bilir misin?
I don't know where that smell came from.
O koku nereden geldi bilmiyorum.
I don't know ; there's something about Adam Van der Welk that makes him smell.
Bilmiyorum ; Adam Van der Welk'in kokmasını sağlayan bir şey var.
I still smell glue from your glue gun. - You're rich, you know that?
Yapıştırıcının kokusunu hâlâ alabiliyorum.
I was standing there last night... feeling a little depressed... doggin'a gin and peach iced tea... when our eyes met, and it was like- - you know how dogs can smell and hear things... that other people can't?
Dinle, evimden kaybolacak mısın? Dostum, bu senin evin değil. Burada yaşamıyorsun.
- I don't smell, I know that.
- Kokmadığımı biliyorum.
I got a date with you-know-who tonight, so I can pretty much smell that 80 bucks.
Bildiğin kişi ile bu akşam randevum var, yani 80 doların kokusunu çok iyi alabiliyorum.
How do I even describe it like a like if a diamond had that newborn baby smell. You know it's like...
Şey gibi.
Yeah, I don't know that they're gay. I think they can just smell how disgusting you are.
Bilemem ama bence senin iğrenç kokunu alıyorlar.
And... so now sometimes I test myself, you know, just to see if I can find that smell.
Şimdi bazen kendimi sınıyorum. O kokuyu bulabilir miyim diye.
Well, I guess I thought that, you know a party is interesting because this thing out there is an animal and it probably has a very keen sense of smell.
Bana kalırsa parti ilginç olabilir çünkü o bahsettiğimiz şey, bir hayvan ve muhtemelen güçlü bir koku alma yeteneği var.
You know, like, I remember everything about that day, the weather outside and the smell in the air.
O gün hakkında her şeyi hatırladığım gibi. Dışarıdaki havayı. Havadaki kokuyu.
I don't know what that smell is.
Bu koku nedir bilmiyorum.
I Would Know That Smell Anywhere.
Bu kokuyu her yerde tanırıım.
You know, I can smell that you're trying to make a point, Jack, so...
Kevin değil, ben. Sana bu sabah söyledim, Jimmy.
I mean, I don't even know what kind of smell that Julie would like.
Ben daha Julie'nin ne tür bir kokudan hoşlanacağını dahi bilmiyorum.
And then I'd - - half wake up, I'd smell his aftershave and know that he was there.
Uyanir gibi olur ve onun tiras losyonunun kokusunu alirdim. Onun oldugunu anlardim.
I know how you feel. I can smell that one, too.
Nasıl hissettiğini biliyorum, bunun kokusunu ben de aldım.
I can smell that. Oh, Becky, please, it's just, you know...
Sosisli börekleri getirmiyorsun ve tüm Witherspoon bölgesi çevrilmişken burada giysilerinle ilgili saçmalıklardan bahsediyorsun.
I mean, you smell great, but I don't think I should know that about you. Yeah, no, I'm sorry, Dr. t.
Yani, aslında güzel kokuyorsun ama bunun bilmem gereken bir detay olduğunu zannetmiyorum.
You know, I was so looking forward to having a new baby with that new baby smell.
Evde yeni bir bebeğin olmasını sabırsızlıkla bekliyordum.
I know how much you love the smell of Christmas pine... but I guess I don't really need it now that we have the real thing, so -
Noel ağacı kokusunu çok sevdiğini biliyorum. Gerçeği burada olduğunu için sanırım ihtiyacım yok artık.
Mmm, I know that's not Drama's crappy cooking I smell.
Drama'nın berbat yemeklerinin kokusu değil bu.
I didn't know a man could smell the way that you did that day.
O gün koktuğun kadar güzel kokan bir adamla hiç karşılaşmamıştım.
Look, man, I'm just here to make my mark, let everybody in this school know that I'm the shit and they're about to smell it.
Bak dostum ben buraya kendimi göstermeye geldi okuldaki herkese yakında koklayacakları bokun ben olduğumu göstermeye geldim.
I didn't know a ferry could make a smell like that.
Bir vapurun böyle bir koku çıkarabileceğini bilmiyordum.
I know, what is that smell?
Biliyorum, bu koku da ne ki?
But I did think it was interesting that you have your own line of perfume, you know, for that special lady who wants to smell like "Who gives a [bleep]?"
Ama kendi adına bir parfüm imal ediyor olmanı ilginç buldum. "Çok da umurumdaydı" der gibi kokmak isteyen özel kadınlara.
I don't know what that smell could be, but I think it's coming from over here.
Bu koku ne olabilir bilmiyorum. Ama sanırım şuradan geliyor.
Pepa loves women... You know, they always rub themselves on him, so he smells like all sweet... There was hugging, shoulder tapping, I might have caught some of that smell.
Pepa kadınlardan hoşlanır... bilirsin, her zaman üzerine sürtünüyorlar, ona da kokuları bulaşıyor... kucaklaştık, omzuna dokundum,
i know 63170
i know you can do it 61
i know you don't like me 31
i know that 3661
i know you will 227
i know who you are 1036
i know you 1720
i know everything 279
i know you can 181
i know you don't know me 17
i know you can do it 61
i know you don't like me 31
i know that 3661
i know you will 227
i know who you are 1036
i know you 1720
i know everything 279
i know you can 181
i know you don't know me 17
i know how you feel 379
i know you're tired 50
i know it 1515
i know it's been a while 32
i know you're scared 181
i know her 343
i know that's right 19
i know what it is 314
i know what you mean 503
i know the feeling 206
i know you're tired 50
i know it 1515
i know it's been a while 32
i know you're scared 181
i know her 343
i know that's right 19
i know what it is 314
i know what you mean 503
i know the feeling 206