I know that too tradutor Turco
1,781 parallel translation
- I know that too. You know?
- Evet, ondan da haberim var.
I didn't know that it was there, too.
Orada olduğunu bilmiyordum ki.
I know I've given you too many reasons not to be proud of me. Seeing you in that chair made me wanna change that.
Benimle gurur duymaman için çok sebebin var, biliyorum ama seni o sandalyede görmek bunu değiştirmek istememi sağladı.
Well, I don't know if I'm too comfortable with that right now.
Şu an pek rahat hissettiğimi sanmıyorum.
Oh, that would never happen, Ms Taylor, because I know you have too much respect for your mother and her office to ever let things get that far.
Bunun olmasını istemeyiz bayan Taylor, Çünkü biliyorum ki annenize ve konumuna sizin oldukça saygınız var ve böyle bir şeyin olmasını izin vermezsiniz.
I know that, and they know that, too.
Bunu ben de biliyorum, onlar da biliyor.
I just know that along with you I am going mad too.
Eğer delirirsen seninle ne yapacağımı biliyorum.
I don't know, part of me wonders when I'm going to let go of that boundary too, right?
Bu limiti ne zaman aşacağım diye düşündü, değil mi?
I would really like to get to know that person, too.
Yeni seni ben de çok tanımak isterim.
You know, I thought that was weird too.
Bana da çok garip gelmişti.
I get that feeling, too, you know?
Ben de öyle hissediyorum.
He doesn't know I've been put in the madhouse, or that they won't let me see his son, who's my son too, his name's Benito.
Bu tımarhaneye yatırıldığımdan haberi yok. Benim de oğlum olan, komutanın oğlu Benito'yu görmeme izin vermeyecekler.
I don't know what's more unsettling, that you accessorize with that brainless rodent, or that you converse with it too.
Hangisi daha endişe verici bilmiyorum o beyinsiz kemirgeni taşımanız mı yoksa onunla konuşmanız mı?
I know that you're just too bohemian to care, but she has to cheer tonight.
Zaten pervasız olduğunu biliyorum da senin yüzünden tribünde oturmak zorunda kalacak.
And I know what you're thinking : that it's moot, that I already zeroed-out, that we already know who my supposed One is, that it's too late, and there's no going back, and it's a pointless gesture, right?
Biliyorum aklındakini.. çok geç oldu böyle olmamalıydı falan filan
I know that this is tough. But this is tough on Natalie, too.
Biliyorum bu zor ancak bu Natalie için de zor.
Sharon, you know, I miss you and I love you and I know that you miss me too.
Sharon, seni özlüyorum, ve seni seviyorum ve seninde beni özlediğini biliyorum.
You know, maybe we shoulda got that steer towed, because I think it taxed the engine too much.
Belki de o boğayı halatla çekmeliyiz, çünkü motora çok yük bindiriyor.
I was too ashamed to have my people know that their king was the Calthrop.
Halkımın Krallarının bir Calthrop olduğunu öğrenmesini göze alamazdım.
And I know... I know that, deep down, you got to be feeling it, too.
Ve biliyorum ki derinlerde sen de böyle hissediyorsun.
I thought it was strange, too, a guy who looks like that had a Mexican last name, but I don't judge people, you know?
Öyle bir çocuğun Meksikalı olması bana da garip geldi ama bildiğin gibi, ben insanları sorgulamam.
I think, it could, if it was leaked, stop this kind of rush towards a war, you know, too quickly, that sort of thing.
Eğer savaşa doğru bu aşırı hızlı ilerleyiş sızdırılacak olursa, işte o zaman durdurabilir diye düşünüyordum.
You know that phrase, "I'm too old for this shit"?
"Bu iş gerçekten çok yaşlıyım"?
Tuco had a bullet in him when I got there and you know about that too.
Oraya vardığımda Tuco bir kurşun yemişti ve bunu da bildiğinden eminim.
I did go back, to find the war I'd missed on my first trip, the tougher, uglier side of war that soldiers like my brothers know all too well.
İlk yolculuğumda gidemediğim yerlere gittim, savaşın zor ve çirkin yüzü kardeşim gibiler bunu iyi bilirdi.
Slight, I admit. Too high when you consider the loss of not only humanity, but the only planet in the cosmos that we know for certain is capable of generating and sustaining life.
Sadece insanlık kaybını değil, evrendeki kesin olarak bildiğimiz, hayatı sürdürmeye yarayacak tek gezegeni de düşünürsen, çok yüksek.
I don't know, she just made me feel that I could get through it and that... if I let my mother cry that that was okay too.
Bilmiyorum, bunu aşabilecekmişim gibi hissettirirdi eğer annemin ağlamasına engel olamasam bile bu da sorun değildi.
It's... you know, it's getting really late And I told my mom that I wouldn't be too long, So I'm just gonna go, but thank you.
Bu... bilirsin, gerçekten geç oldu, ve anneme çok uzun kalmayacağımı söylemiştim, o yüzden gitmeliyim, ama teşekkürler.
It's too sad, but, uh, you know, i did like that kid.
Bu çok üzücü. O çocuğu sevmiştim.
If I'm not so drunk that my head's spinning I'm too shy to talk to people. I know.
Eğer sarhoş değilsem ve başım dönmüyorsa insanlarla konuşamayacak kadar utangacım.
I am sorry I put too many blankets on his bed, that I use too much ointment on his wound, at I don't know how to take his shirt off properly.
Üzerine bir sürü battaniye koyduğum için özür dilerim, yarasına fazla merhem sürdüğüm için de, ve tabi tşörtünü düzgün çıkaramadığım için de.
I didn't know that you were a chef, too.
İyi bir aşçı olduğunu bilmiyordum.
And I know that you'll do that for Tommy, too, whatever happens.
Ve her ne olursa olsun, bunu Tommy için de yapacaksınız.
And if he gets lost now... my ex-husband is doing everything that he can, and I need to know that I am, too.
Ve eğer şimdi kaybolursa.. Eski eşim, elinden gelen her şeyi yapıyor ben de bunu yaptığımı bilmek istiyorum.
I'm crazy about you. I know that my dad will be, too.
Babamın da olacağını biliyorum.
There is some sort of connection between us, And i know that you feel it, too.
Aramızda bir bağ var ve seninde bunu hissettiğini biliyorum.
You and i both know that lex is too dangerous to wear it.
İkimizde Lex'in bunu giymek için çok tehlikeli olduğunu biliyoruz.
I know I shouldn't get too attached to a building, but that's where Lisa took her first step.
Biliyorum, bir binaya bu kadar bağlanmamalıyım ama burası Lisa'nın ilk adımlarını attığı yer.
You know, I find that too... confining.
Öylesini çok sıkıcı bulurum.
I'm like her, starving, yet too proud to know that I need help.
Ben de onun gibiyim, açım ama yardıma ihtiyacım olduğunu bilmeyecek kadar gururluyum.
CMJ is almost upon us, so if you like your live music - and i know that you do - you'll wanna get your wristbands before it's too late.
Çok yakında CMJ başlayacak. Eğer canlı müzikten hoşlanıyorsanız ki ben öyle olduğunu düşünüyorum çok geç olmadan bilekliklerinizi takmak isteyebilirsiniz.
You know, Lois has been bitching lately that I watch too much TV and don't read enough books, so I went to the library and picked up three books by the greatest author of the last thousand years, Stephen King.
Lois, son zamanlarda sürekli kitap okumadığım ve sürekli tv seyrettiğim konusunda dırdır ediyordu. Ben de kütüphaneye gittim ve son bin yılın en iyi yazarının üç kitabını aldım. Yani Stephen King'in.
I don't know what a hollaback girl is, but I have to imagine it's a foul, disease-ridden thing that wears too much makeup to cover up the fact that it's a 47-year-old fish dog.
Hollaback kızı nedir bilmiyorum. Ama kafamda canlandırdığım şey 47 yaşında bir şebelek olup bunu aşırı makyajla kapatmaya çalışan bir noksan hastalığın olması idi.
Love to other people that don't know bikers is different. Yeah, I love you too.
Evet.
That's too bad. I know how that goes.
Tahmin edebiliyorum.
And I know how hard it must be for you that she's walking out, too.
onun da ayrıImasının ne kadar zor olduğunu biliyorum.
I mean, you know, I don't think there is too much to get rid of, but, I'm sure there is a few things in here that I can stand to get rid of.
Defedilecek fazla pislik olduğunu sanmıyorum ama eminim ki bir kaç şey vardır atabileceğim.
I know that you feel it, too.
Senin de hissettiğini biliyorum.
I understand that, too. You can ask me anything you wanna know, anything at all.
Bana ne istersen sorabilirsin neyi bilmek istersen.
Well, that's too bad. I know you wanted this to help you move up.
Bunu yükselmek için ne kadar çok istediğini biliyorum.
I know it's a little outside our jurisdiction, but the, uh, the mayor has a weekend house out here, and when he heard that something horrible happened, he called the local sheriff, who was only too happy for the help.
Burası bizim yetki alanımızın biraz dışında ama.. .. Belediye Başkanının burada evi var ve bu korkunç olayı duyduğu zaman.. .. yerel şerifi aradı.
i know 63170
i know you can do it 61
i know you don't like me 31
i know that 3661
i know you will 227
i know who you are 1036
i know you 1720
i know everything 279
i know you can 181
i know you don't know me 17
i know you can do it 61
i know you don't like me 31
i know that 3661
i know you will 227
i know who you are 1036
i know you 1720
i know everything 279
i know you can 181
i know you don't know me 17
i know how you feel 379
i know you're tired 50
i know it 1515
i know it's been a while 32
i know you're scared 181
i know her 343
i know that's right 19
i know what you mean 503
i know what it is 314
i know the feeling 206
i know you're tired 50
i know it 1515
i know it's been a while 32
i know you're scared 181
i know her 343
i know that's right 19
i know what you mean 503
i know what it is 314
i know the feeling 206