I work tradutor Turco
79,396 parallel translation
I work my own hours, I only see my boss twice a week.
Esnek çalışıyorum, patronu haftada iki kez görüyorum.
I work in IT. I know where everyone lives.
Bilişim uzmanıyım herkesin nerede yaşadığını bilirim.
But you didn't come all the way back here just to tell me how hard I work.
Ama buraya sadece ne kadar çalışkan olduğumu söylemeye gelmedin.
Julius, I work at a law clinic, but not as a lawyer.
Julius bir avukatlık bürosunda çalışıyorum ama avukat olarak değil.
When I first met Mike Ross, I thought he was like every other criminal I work with :
Mike Ross ile ilk tanıştığımda, onu hep uğraştığım suçlular gibi birisi sanmıştım.
I work at Pearson specter litt.
Pearson Specter Litt'te çalışıyorum.
I work hard at getting myself right every day.
Kendimi düzeltmek için her gün çok çalışıyorum.
I work for myself.
Ben kendim için çalışırım.
But in secret, I work with my adoptive sister for the DEO to protect my city from alien life and anyone else that means to cause it harm.
Ama öte yanda, şehrimi uzaylılardan ve zarar verebilecek kişilerden korumak için üvey ablamla DEO için çalışıyorum.
But in secret, I work with my adoptive sister for the DEO to protect my city from alien life and anyone else that means to cause it harm.
Ama öte yandan, şehrimi uzaylılardan ve zarar vermek isteyen kişilerden korumak için üvey ablamla DEO'da çalışıyorum.
But in secret, I work with my adoptive sister for the DEO to protect my city from alien life and anyone else that means to cause it harm.
Ama öte yandan, şehrimi uzaylılardan ve zarar verebilecek kişilerden korumak için üvey ablamla DEO için çalışıyorum.
I gotta get ready for work.
İşe gitmek için hazırlanmalıyım.
Plus I'm pregaming for a work thing later.
Ayrıca bir iş meselesi için önceden içiyorum.
Remember that work opportunity I told you about last night?
Dün gece sana bahsettiğim iş fırsatını hatırladın mı?
I'll always do whatever I can to make us work.
İkimiz için elimden gelen ne varsa daima yapacağım.
Besides, you've got a lot of work to do and I've got a big case to win.
Zaten, senin yapman gereken bir sürü iş benimse kazanmam gereken bir dava var.
I'm sorry, I don't really do much work with the legal sector.
Üzgünüm hukuk alanında çok bir iş yaptığım söylenemez.
Nothing. Except I happen to work there.
Orada çalışmaya başlamış olmam dışında.
The more information I have, the better chance a bluff is gonna work.
Elimizde ne kadar çok bilgi olursa blöfün tutma şansı o kadar artar.
I was at work.
İşteydim. Kreşten aradılar.
I know how hard you work and how much you mean to this firm and everyone in it.
Çok çalıştığını, bu şirket ve çalışanları için çok değerli olduğunu biliyorum.
I'll let you get back to work.
Seni daha fazla tutmayayım.
You know what? Now that I just talked to you, I feel like I can - work it through myself.
Biliyor musun, seninle konuştuktan sonra üstesinden kendim gelebilirim gibi hissediyorum.
I take it your thoughts of Tara have been getting - in the way of work.
- Tara'yı düşünüyor olman işine engel oluyor diye anlıyorum bu durumu.
Or maybe it's because I wanted to work together.
Ya da belki de birlikte çalışmayı istediğim için.
I don't work for you anymore.
Artık senin için çalışmıyorum.
Wait, y-you tell me to make him work, and I make him work.
Bekle, onu çalıştırmamı sen söylüyorsun. ben ona iş yaptırıyorum.
Well, I don't... I don't know how it works exactly, but that, uh, you were gonna do some kind of... Of review of the people you work with and how things can be done better.
Şey, bilmiyorum... tam olarak nasıl olduğunu bilmiyorum, ama bir şeyler yapacaktınız birlikte çalıştığınız kişilerin gözden geçirilmesi ve işlerin nasıl daha iyi yapılacağı ile ilgili.
So, how would it work? I'd just...
Nasıl yapalım?
I said that Mommy and Daddy were trying to work things out... and that, while I can't promise that they will,
Anne ve baban aralarındaki sorunu düzeltmeye çalışıyor. Düzeleceğine dair sana bir söz veremem.
I know you're not, because I'm me, but we both know we don't work in a rational business.
Ben olmadığını biliyorum çünkü ben benim ama ikimiz de kabul edelim ki rasyonel bir iş kolunda değiliz.
So, I see you went to go work for the downtrodden, after all.
Görüyorum ki her şeye rağmen mazlum insanlar için işe gidiyormuşsun.
Well, I guess some part of me wanted that, too, and I am going to work on that.
Sanırsam bir parçam da bunu istiyor ve bunun üstünde çalışacağım.
And right now, I finish my work... you get back from your work, we're both tired and cranky, and...
Şu anda ise işimi bitiriyorum, sen işten dönüyorsun, ikimiz de yorgun ve aksi oluyoruz.
I'm the only one doing the real work around here.
Burada asıl işi yapan sadece benim.
You know, what's interesting is the storms in Herman Melville's work are more metaphorical, or even allegorical, rather than the naturalistic style of someone like Thoreau, if you know what I mean.
Melville'in yapıtlarındaki kasırgalar Thoreau gibi birinin natüralist tarzının aksine daha ziyade mecazi.
- I want to complain anyway. - Let's get to work.
- Ben yine de şikâyet etmek istiyorum.
I'll work on that ladder.
Ben merdivene başlayayım.
I don't care if I ever go to work again.
İşe tekrar bir daha gitsem umrumda değil.
I'm a city guy, and that does not work for me whatsoever.
Ben şehir adamıyım, o dediğin bana yaramaz.
Yeah, yeah, I think they'll work just fine.
Evet, sanırım işe yarıyorlar.
I want to work with you, Kara!
Seninle beraber çalışmak istiyorum, Kara!
Well, luckily, I have a girlfriend that understands when deadly aliens besiege my place of work, that takes precedence.
Şanslıyım ki, ölümcül uzaylılar iş yerimi çevrelediğinde önceliğimin bu olduğunu anlayan bir kız arkadaşım var.
I do work for the Luthors, after all.
Nede olsa Luthorlar için çalışıyorum.
I hope Winn found something that will work.
Umarım Winn işe yarar bir şey bulmuştur.
I know their weaknesses, and I'm here... To work with all of you to make our planet safer.
Zayıflıklarını biliyorum, ve burada... sizlerle gezegenimizi daha güvenli hale getirmek için çalışacağım.
And unless you learn that what I say counts, this isn't going to work.
Söylediğimi dikkate alana kadar, bu iş yürümez.
And I just signed up for more work, didn't I?
Ve ben daha fazla iş için yazıldım, değil mi?
I'm gonna go work on that new Lebeckian code breaker.
Bende yeni Lebeckian kod kırıcısı üzerinde çalışacağım.
I feel good about the work we do.
Yaptığımız iş hakkında iyi hissediyorum.
I actually... I've got some work to do.
Aslında yapmam gereken bazı işler var.