I work alone tradutor Turco
459 parallel translation
But I work alone.
Ama ben tek çalışırım.
I work alone.
Yalniz calisirim.
Now, look, captain, you know I work alone.
Bak, tek başıma çalıştığımı biliyorsun.
If you do not mind, I work alone.
Sakıncası yoksa.
I work alone, like you, Mr Lieberman.
Yalnız çalışırım. Sizin gibi Bay Lieberman.
- I work alone.
- Ben yalnız çalışırım.
I'm sorry, I work alone.
Üzgünüm, ben yalnız çalışırım.
I work alone.
Ben yalnız çalışırım.
Do you think I work alone?
Yalnız çalıştığımı mı düşünüyorsun?
I can work better alone.
Yalnızken daha iyi çalışabilirim.
I think I'll work up in the clock alone tonight, by myself.
Gidip saatle ilgileneyim. Yalnız kalsam iyi olacak.
I am alone, I don't work.
Yalnızım, çalışmıyorum.
They could work out our position by time alone, I should say.
Sırf zamanla yerimizi bulabilirler sanırım.
I guess she was trying to work out in her own mind why I ran and left her alone.
Sanırım neden öyle onu yalnız bırakıp kaçtığımı anlamaya çalışıyordu.
No, the perfect crime must be a work of art, like the ceramics I make here in my own workshop, done for art's sake alone, not for gain.
Hayır, kusursuz cinayet bir sanat eseri olmalı, tıpkı kazanç için değil, sanat için, atölyemde yaptığım seramikler gibi
Now, if you don't mind, I have some work to do and I prefer to be alone to do it.
Şimdi, kusura bakmazsan yapacak bazı işlerim var ve yalnız yapmayı tercih ederim.
I will live alone and I will work alone. I know exactly the kind of goId-pIated hell I'm going to.
Palm Beach'deki yüzü olmayan genç bedenlerden biri miydin?
My mistake, mind you : I wanted to work alone.
Benim hatam yalnız çalışmak istememdi.
Don't misunderstand me, Velma, I know how exhausting it must be having to do all the work out here alone.
Yanlış anlama Velma tek başına bu evi temiz tutmanın ne kadar zor olduğunu bilirim.
No. I'll work alone.
Hayır, tek başıma çalışacağım.
I wish you'd leave my work table alone.
Şu masamı karıştırmasan...
- Leave me alone, I'm trying to work.
- Beni rahat bırak!
I work alone.
Biliyorsunuz, yalnız çalışırım.
Mr. Colbert, you will come every evening before I go to bed to work alone with me.
Bay Colbert, her akşam yatmadan önce benimle yalnız çalışmaya geleceksin.
I decided to work alone, solo.
Sonunda yalnız çalışmaya karar verdim.
Well, I don't like to work alone.
Seni bekliyordum... daha iyi olmanı.
- I have work to do, and I presume you do, too. Do it and leave me alone.
- Çalışmam gerek, senin de çalışman gerek, rahat bırak beni.
But even then, what I really liked best was to work alone.
Ama o zaman bile, en sevdiğim şey yalnız çalışmaktı.
Yes, I might work alone.
Evet, yanlız çalışabilirm.
I can't do this kind of work alone.
Böyle bir işi yalnız başıma yapamam.
- I work better alone.
Ben tek başıma daha iyi çalışıyorum.
Richard goes to work and I'm all alone.
Richard işe gidince ben de müsait olacağım.
I can't work here all alone!
Her şeyi benden bekleme!
If I could work alone. That's the thing, see.
Tek başıma çalışabilseydim.
If I could just get to work alone.
Tek başıma çalışabilseydim.
I wanted to take a photo and then work alone in oils.
Önce fotoğrafını çekmek sonra da yağlı boyalarla yalnız çalışmak istedim.
They work only for themselves, not others I'd like them to understand that material things alone do not create happiness I was in a children's home l'd like everyone to have a happy childhood
İnsanlar kendileri için çalışıyor. Başkalarını düşünmüyor. Onları anlamak ve maddiyata dayalı yaşamamalarını arzuluyorum.
I'm going to work alone too, just for myself.
Ben de sadece kendim için yalnız çalışırım.
I prefer to work alone, you know?
Ben yalnız çalışmayı severim, bilirsin ya?
Nothing personal, but from now on I work alone.
Kişisel olarak almayın ama bundan sonra yalnız çalışacağım.
Sammy, this means that I have to work alone again.
Sam, yine tek başıma çalışacağım anlamına geliyor bu.
I don't feel like going to work alone, like a dog.
Bir köpek gibi, işe yalnız gidecek gibi hissetmiyorum.
I prefer to work alone.
Yalnız çalışmayı tercih ederim.
I will not stop work... that might lead to an answer, let alone in an area that is central to the condition.
Bir çözüme ulaşabilecek, çalışmayı durduramam. Herkes kendi alanında sorunun kökenini incelesin lütfen.
Well, I don't work alone. And I can't speak for the others.
Yalnız çalışmıyorum ve diğerlerinin adına konuşamam.
I GENERALLY WORK THIS ROOM ALONE.
Davıd, girmeme izin ver!
Yeah. I mean, there are other jobs where a person can work alone in silence.
Evet ama insanların sessizlik içinde yalnız çalışabileceği başka işler de var.
I don't work alone.
Yalnız çalışmıyorum.
i think i'll work on my science project alone.
Sanırım bilim projeme kendim çalışacağım.
Listen, buddy, I like to be alone with my work, so if you don't mind...
Bak dostum, yalnız çalışmayı severim, sakıncası yoksa...
If you'd leave me alone, I'd be able to do my work.
Eğer beni biraz yalnız bırakabilseydin bende işimi yapabilirdim.
i work for a living 16
i work here 240
i worked hard 20
i work hard 45
i work for the government 18
i work out 41
i work nights 19
i work for you 30
i worked 44
i work for him 28
i work here 240
i worked hard 20
i work hard 45
i work for the government 18
i work out 41
i work nights 19
i work for you 30
i worked 44
i work for him 28
i work with him 23
i work 156
i work there 30
i work for mr 21
alone 2197
alone at last 32
i worry about you 87
i worship you 17
i worry 64
i work 156
i work there 30
i work for mr 21
alone 2197
alone at last 32
i worry about you 87
i worship you 17
i worry 64