In church tradutor Turco
4,760 parallel translation
In church.
Kilisede hem de.
I've heard her sing in church at Natchez with Scarlett.
Scarlett'le Natchez'deki kilisede şarkı söyleyişini duydum.
I only ever sang in church, but I did get to meet her one time when I was really small'cause of my uncle.
Sadece kilisede söylerdim, ama amcam sayesinde çok küçükken onunla tanışabildim.
I was just setting your son up with a young lady that I met in church.
Tam da oğlunuza kilisede tanıştığım bir kızı ayarlıyordum.
That's the mother of the girl we found in the church.
Bu kilisede bulduğumuz kızın annesi.
- In the church.
- Kilisede.
I left her in that church.
Onu kilisede bıraktım.
You sing soprano in your church choir don't you?
Evet. Kilise koronda soprana söylüyordun değil mi?
Private Buckton Prescott was killed in a church in Washington, D.C.
Er Buckton Prescott, Washington, D.C.'de bir kilisede öldürüldü.
My brother was murdered, in a church, in Washington, D.C.
Ağabeyim Washington D.C.'deki bir kilisede öldürüldü.
Shot him dead in that church.
Kilisede kurşunladın.
Ezra Jacob Dutson, on this day of your eighth birthday, per the teachings of the prophet Joseph Smith, you are baptized into the Church of the Latter-Day Saints.
Ezra Jacob Dutson, 8'inci yaş gününde peygamber Joseph Smith'in öğretileri uyarınca Latter-Day Azizleri Kilisesi adına seni vaftiz ediyorum.
And while you were in Cheyenne, he pulled that knife when I asked him to sweep the church.
Siz Cheyenne'deyken kiliseyi süpürmesini söylediğimde bıçak çekti.
I'm gonna confess myself to Ruth, in the church, and then turn myself in to police for all I've done.
Kilisede Ruth'a günah çıkartacağım ve bütün yaptıklarım için polise teslim olacağım.
I understand your brother confessed to the murder of Metcalf, and then you were compelled to shoot him in the church.
Anladığım kadarıyla kardeşin Metcalf cinayetini işlediğini itiraf etmiş ve sonra onu kilisede vurmak zorunda kalmışsın.
Got married in a big church in New York and then took a trip up to the mountains.
New York'ta büyük bir kilisede evlendik. Sonra da dağlara doğru seyahate çıktık.
After his nephew's massacre in the church, he was so torn up, he left town just before the harvest, but on his way out, he came to me, and he asked me to stop the harvest.
Yiğeninin kilisede yaptığı katliamdan sonra resmen yıkıldı. Hasat'tan hemen önce şehri terk etti. Fakat gitmeden hemen önce yanıma uğradı.
I'm a 16-year-old witch living in a church attic like some kind of freak.
Ben, manyak gibi kilisenin tavan arasında yaşamını sürdüren 16 yaşında bir cadıyım.
Her mind churns with the permutations of what happened in this church when her twin when on his slaughter spree.
Aklı, sürekli olarak kilisede olan olaylar hakkında çalkalanıyor. Sürekli ikiz kardeşinin yaptığı katliamı düşünüyor.
I can tell, judging by what's going on in my church attic.
Kilisemin tavan arasında dönen olaylara bakacak olursak, belli oluyor.
No disrespect for the grieving process, for you and your church, but just so I know, are you here to help, or are you just gonna drop in with criticism?
Kilisenizin başına gelen olayın kederine saygısızlık etmek istemem ama bana yardım edecek misin yoksa laf sokup duracak mısın?
She went to meet a boy in St. Anne's church.
St. Anne kilisesinde bir çocukla buluşmaya gitti.
What was he doing behind a church in the middle of the night?
Gecenin ortasında bir kilisenin arkasında ne arıyormuş?
Last month I found a first edition Coverdale Bible at a church auction, printed in 1535.
Geçen ay bir kilise müzayedesinde Coverdale İncilinin ilk baskısını buldum 1535 tarihli.
Tell me what the hell just happened in my church.
Az önce kilisemde ne olduğunu anlatsanıza bana.
The church - - it runs a shelter in town, and we work here.
Kilisede kasabadaki barınağı da işletir, biz burada çalışıyoruz.
And before... music was performed in the Church.
Eskiden kilisede müzik yapılıyordu.
It reminds me of being back in your daddy's church.
Bana tekrar babanın kilisesinde olduğumuz zamanları hatırlattı.
My, uh, my church group back in Sioux Falls was in a tizzy over it.
Benim üye olduğum Sioux Falls'i kilise ise heyecan içinde.
Church, do the Harper's Magazine Acrostic, play my oboe in the jacuzzi while the sun sets over puget sound.
Kilise, Harper's dergisinde şiir okumak, güneş denizin üstünde batarken jakuzimde obuamı çalmak.
Yes, yes, in a church.
Evet, evet, kilisede.
It doesn't have to be in a church.
Kilisede olmak zorunda değil.
There's no other way I'd rather spend my afternoon than in some dingy church basement with a bunch of dirty hobos.
Tüm öğlenimi, karanlık bir kilisenin deposunda bir sürü kirli ameleyle geçirmekten daha güzel ne olabilir?
In his own church.
Hem de kendi kilisesinde.
He was where he shouldn't have been. He was in the church.
- Olmaması gereken bir yerdeydi.
Memorial service in the church.
Kilisedeki anma töreninde.
Nathan is the head pastor at the Baptist Church in Santa Rosa.
Nathan Santa Rosa'daki.. .. Baptist Kilisesinin baş papazı.
We need to search in, under and around every church in Whitechapel.
Whitechapel'daki her kilisenin içini, altını, etrafını araştırmamız lâzım.
1934, our Christina in the baptismal font at the church of Aghios Giorgis.
1934, Christina, Aya Yorgi Kilisesinde Vaftiz Havuzundayken.
JT and Tess heard church bells in the background.
JT ile Tess arka plânda kilise çanları duymuşlar.
When that girl was killed, I was 35 miles away in Falls Church.
Kız öldürüldüğü sırada Falls Church'un 50 kilometre kadar ilerisindeydim.
325 Acacia Avenue in Falls Church.
325 Acacia Caddesi, Falls Church.
Sent us to a cigar store in Falls Church.
Bizi Falls Church'daki bir puro dükkanına yönlendirdi.
If your client wasn't driving his truck on base the other night, could he have been in Falls Church?
Eğer müvekkilin geçen gece üste kamyonetini kullanmadıysa Falls Church'de olabilir mi?
Yeah. I ran into your agents in Falls Church.
Ajanlarını Falls Church'de gördüm.
Meets in the church hall two nights a week.
Toplantılar haftada iki gece kilise salonunda yapılıyor.
No pets in my church.
Kilisemde evcil hayvan kabul etmem.
No casual attire in my church.
Kilisemde günlük giysi kabul etmem.
If you two want to get married in my church, you'll stop breaking the ninth commandment.
Kilisemde evlenmek istiyorsanız dokuzuncu emri çiğnemeye son verin.
Because when we leave the church, a few of the gun enthusiasts in my family are gonna fire a 21-gun salute.
Çünkü biz kiliseden çıkarken ailemdeki silah meraklıları 21 pare top atışı yapacaklar.
A motel, a church, two gas stations, and a restaurant in Alexandria.
Bir motel, bir kilise, 2 benzin istasyonu ve Alexandria'daki bir restoran.