In college tradutor Turco
5,369 parallel translation
I volunteered a lot in college.
Üniversitedeyken birçok gönüllü işe girdim.
She was hurt... in a car accident in college.
Üniversitede bir araba kazasında yaralandı.
I bartended in college, and, uh, well, it's kind of hard to get a job... when "international assassin" is the highlight of your résumé.
Üniversitede barmenlik yapmıştım ve özgeçmişinde ön plana çıkan şey uluslararası suikastçilik olunca iş bulmak zor oluyor.
- Dad was a huge nerd in college. - Yeah.
Babam üniversitede tam bir inekmiş.
Totally, yeah. I backpacked there in college.
- Üniversitedeyken oraya pikniğe gitmiştim.
Totally. I backpacked there in college.
Üniversitedeyken oraya pikniğe gitmiştim.
She dates boys in college?
Üniversiteli oğlanlarla mı çıkıyor?
I put my family tree together when I was in college.
- Üniversitedeyken soyağacı yapmıştım.
I cheated in college.
Kolejdeyken kopya çekmiştim.
A forensics class in college.
Üniversitedeki adli derslerinden.
Is this what you learnt in college?
Üniversitede bunları mı öğrendin?
I worked at a restaurant in college.
Üniversitedeyken bir restoranda çalıştım.
All that time in college, nobody said a word.
Üniversitede o kadar yaptık, laf eden çıkmadı.
My baby boy's in college.
Wesleyan Üniversitesi - 2030 Oğluşum üniversiteye başlıyor.
Happened when she went to Paris in college.
Üniversitede Paris'e gittiği zaman içmişti.
I took history in college.
Kolejde tarih dersi almıştım.
I made it in college. Wow.
- Üniversitedeyken yaptım.
Is it true that you were premed in college and you almost became a doctor?
Tıp hazırlığa girdiğiniz ve neredeyse doktor olacağınız doğru mu?
One's in college.
Biri üniversitede.
Jack's in college now.
Jack üniversitede şimdi.
Val's gonna be in college in the fall, and I can't walk by Vic's room without...
Sonbaharda Val üniversiteye başlayacak. Ve şey olmadan Vic'in odasına adım atamıyorum...
Maybe he gets out of Walter Reed, tries to restart the life he dreamed about in college, but it's tough.
Belki de Walter Reed'den çıktığında üniversitede hayalini kurduğu hayata tekrar kavuşmaya çalışmıştır ama o iş zor tabii.
Elaine, while I was playing beer pong in college, you had a full-time job.
Elaine, ben üniversitede bira bardağına pin pon topu atma oynarken senin tam gün işin vardı.
I shouldn't have skipped those juggling classes in college.
Lisedeyken hokkabazlık dersinden kaçmamalıydım.
Fire and Ice got you into parties in college, but it's not getting you into Prince's house.
Ateşli buz sayesinde üniversitede partilere girdiniz ama Prince'in evine giremezsiniz.
Maybe put her in college, do something right for once in my life.
Onu koleje gönderebilir, hayatımda bir defa iyi bir şey yapabilirdim.
Uh, they all think I'm in college too.
Uh, hepsi düşündü, bende üniversiteliyim
The one useful book I read in college.
Üniversitede okuduğum faydalı bir kitap.
The part about me and Barry meeting in college was true.
Barry ile okulda tanıştığımız doğruydu.
Lip's in college.
Lip üniversitede.
Lex, uh, Ed and I had a-a band in college.
Lex, Ed ve Benim, üniversitede bir grubumuz vardı.
Same guy who always does, even when we were back in college.
Her zaman ki gibi, üniversitedeyken de olduğu gibi oydu.
God damn it, I pay the six of you more in one day than it costs to put a kid through college. And I pay you to know more than I do.
Siz altınıza bir çocuğa üniversiteyi bitirecek parayı bir günde ödüyorum.
I checked every college radio station in DC, Virginia and Maryland.
DC, Virginia ve Maryland'daki üniversite radyo istasyonlarını kontrol ettim.
If I had accepted my life, I would be a cocktail waitress in Vegas like my mother, and I never would have gone to college, and I never would have moved a thousand miles away to work at Queen Consolidated, and I never would have
Eğer ben hayatımı olduğu gibi kabul etseydim Vegas'ta annem gibi bir kokteyl garsonu olurdum. Üniversiteye gitmemiş olurdum.
All these kids... are gonna be off to college, hopefully, in a few years.
Bu kadar çocuk... üniversiteye gidecek neyse ki birkaç yıl içinde.
She even got admission in an American college.
Amerikalı bir okula dahi kabul edildi.
I will only study in the New York College.
Sadece New York'taki okulda okuyacağım.
You never went to college, you speak in broken English.
Üniversiteye gitmedin, İngilizcen bozuk.
He was a counselor at the boarding school that Joe went to in New Hampshire, mentored him from 13 to college.
... 13 yaşından, üniversiteye gidene kadar ona akıl hocalığı yaptı.
She's living in our basement... taking community college classes in, well, meandering.
Evin bodrumunda kalıyor, iki yıllık fakülteye gidiyor ve avarelik ediyor işte.
Mom, this is a college class. I'm not in the third grade.
Anne üniversite dersi bu, üçüncü sınıfta değilim.
The girl you killed in the College of the Arts, your former student from the National Gallery, the one you failed in her second year!
Sanat Okulunda öldürdüğün kız, Ulusal Galeriden eski öğrencin, ikinci yılında sınıfta bıraktığın!
your application to the academy that you were interested in going east for college?
akademi için uygulama Eğer ilgileniyorsanız olduğunu üniversite için doğu gidiyor?
Lauren Frank, 26 years old, still in community college, parents divorced.
Lauren Frank, 26 yaşında, devlet okulunda kayıtlı, ebeveynler boşanmış.
but it doesn't really mean anything, and they just go off to college and they never see each other again and they only call when it's time to put their parents in a home or exchange Christmas cards, and that's it.
Ve üniversiteye gittiklerinde birbirlerini bir daha görmüyorlar sadece eve dönecekleri veya Noel kartı atacakları zaman arıyorlar.
See, in the movie, Patrick Swayze's Dalton is not only a bouncer, but he's a philosopher, a college grad, a tai chi master and a mediator.
Filmde Patrick Swayze'nin Dalton'u fedai olmakla kalmayıp aynı zamanda bir filozof, üniversite mezunu, tai chi ustası ve arabulucu.
I was in Hindu College.
Ben Hindu üniversitesindeydim.
Artie's at film school in Brooklyn, and Sam's not going to college, but he's in New York to try his luck at modeling.
Artie Brooklyn'de film okulunda, Ve Sam üniversiteye gitmiyor, Ama New York'ta modellik kariyerinde şansını denemek istiyor.
Getting anybody asylum these days is no easy matter, much less a place at medical college in London.
- Ee? Bu günlerde birini tımarhaneye tıkmak da kolay geğil Londra'daki bir tıp fakültesine sokmak da.
It's gonna take place at the medical college in the office of his advisor, where we think he'll feel safe and respected.
Fakülte'deki danışmanının odasında gerçekleşecek ki orada kendisini güvende ve muteber hissedecektir.
college 246
college boy 40
college kids 17
in control 25
in court 73
in colombia 16
in confidence 35
in conclusion 82
in cold blood 39
college boy 40
college kids 17
in control 25
in court 73
in colombia 16
in confidence 35
in conclusion 82
in cold blood 39