In practice tradutor Turco
1,751 parallel translation
but in practice that wall does not exist.
Ama gerçek hayatta o duvar yoktur.
Well, this is a guy who got hurt in practice...
Antrenmanlarda sakatlandı...
Well, we don't want to injure anyone in practice, do we?
- Gerçekte kimseyi yaralamak... -... istemeyiz değil mi?
I don't even care, he was in practice.
Çünkü... Umrumda bile değil, antrenmanlıydı.
I tell you what, we're right in the middle of practice right now- - if you'd like, you can stand over there on the sidelines...
Tam antrenmanın ortasındayız. İsterseniz saha kenarında durup izleyebilirsiniz.
I'm in the middle of practice right now.
Şu an antrenmanın ortasındayız.
I'll see you in practice.
Antrenmanda görüşürüz.
I told you, we were in orchestra practice all day.
Size söyledim. Bütün gün orkestra provasındaydık.
Practice in 10 minutes!
10 dakika sonra antrenman!
In addition to my practice, I also run support groups for terminally ill young people.
Ve çalışmalarımın dışında, gerçekten hasta insanlarla grup terapileri düzenliyorum.
You can practice your hibernation in jail, christopher,'cause that's where you're going to be for a long time.
Hapiste, deneylerine devam edebilirsin, Christopher. Çünkü, uzun bir süre orada olacaksın.
What counts in a martial art is who and how to practice it.
Bir dövüş sanatının gücü kim olduğun ve onu nasıl kullandığınla alakalıdır.
Well, sorry, mom, we couldn't find you. Yeah, and we thought we should practice doing things in your absence.
Evet ve senin yokluğunda yapacaklarımız için alıştırmaya yapalım dedik.
Unlike meredith with her trials and petri dishes, and cristina, who has to practice talking like a human being...
Meredith'in deneyleri ve Petri gibi yaptığı uğraşılara ve.. ... Cristina'nın normal bir insan gibi, konuşmaya çalışmasına benzemese de ben gerçekten hasta bakımı işini umursuyorum.
It as well lists the innumerable cases of laxity, corruption, evil practice and fraud which have flourished, unchecked, and in some cases for hundreds of years, in these same institutions.
Ayrıca aynı kurumlardaki yüz yıllardır kontrol edilmediği için yayılmış olan sayısız ihmalkarlığı, bozulmaları, şeytani uygulamaları yolsuzlukları listeliyor.
And those who practice it are condemned by the Gospels to live forever in purgatory.
Ve bu günahı işleyenler İncil'e göre sonsuza kadar arafta yaşamaya mahkum edilirler.
Some stupid practice in our garage.
Garajımızda aptal bir prova.
Know what, guys? I'm really not in the mood to practice.
Hiç prova yapacak havada değilim.
Because you have practice in like eight minutes.
Çünkü yaklaşık sekiz dakika sonra antrenmanın var.
After dinner, Dad, I'm gonna practice my magic a little more, because I want my act to be the best in the show.
Baba, yemekten sonra biraz daha sihirbazlık denemesi yapacağım, benimkisi partinin en iyi gösterisi olsun istiyorum.
Gotta be in shape for football practice.
Futbol antrenmanları için zinde olmalı.
Because tomorrow I gonna work-a your butts like never before in the practice!
Çünkü yarın antrenmanda sizi çok fena çalıştıracağım!
You wanna practice in private?
Benimle özel olarak çalışmak istermisin?
Okay, the boys practice after sixth period in pool one, the girls, pool two.
Tamam, erkekler altıncı teneffüsten sonra birinci havuzda, kızlar ise ikinci havuzda.
Some guys actually try out for the boys'team,'cause the girls practice in the pool next door.
Aslında bazı çocuklar erkek takımına girmeye çalışıyorlar çünkü yan havuzda kızlar antrenman yapıyorlar.
Still don't understand why you don't have a big ass practice up in some penthouse.
Niye büyük bir muayenehane açıp çalışmıyorsunuz hala anlamıyorum.
Killing in this world is practice for my afterworld calling, that I serve at the universe's discretion until my earthly body is completely decayed and I can kill no more.
Öbür dünyadaki yaşamına alışmak için bu dünyadakileri öldür, diyor. Dünyevi bedenim tamamen zayıf düşüne kadar bu evrene hizmet etmeye devam edeceğim. Ondan sonra artık daha fazla öldüremem.
You don't have much practice in lying.
Çok iyi yalan söyleyemiyorsun.
Do sociologists see their patients in a practice or in an office?
Sosyologlar hastalarıyla hastanede mi yoksa ofiste mi görüşüyorlar?
He pretty quickly realized that surgery wasn't for him and switched to a family-practice residency in Latrobe, Pennsylvania, in July of 2001. And he loved it.
Çok çabuk bir şekilde cerrahinin kendisi için olmadığını anladı ve 2001 yılının Temmuz ayında Pensilvanya'da, Latrobe'da aile hekimliği ihtisasına geçiş yaptı.
He always told me that he wanted to practice in a town the size of Latrobe and be like the doc of the town.
Bana her zaman Latrobe kadar küçük bir kasabada çalışmak ve kasaba doktoru olmak istediğini söylerdi.
I went to practice, and I came home... and they were waiting for me in the kitchen... smiling like those movie stars.
Antrenmana gittim. Eve geldigimde mutfakta beni bekliyorlardi. Film yildizlari gibi gülümseyerek.
Then at practice that afternoon we had this big fight... in front of everyone.
Sonra ögleden sonra antrenmanda... Herkesin önünde o büyük kavgayi ettik.
I'm not saying you don't get satisfaction from it in the same way that a sail-maker or, or, or a chemist gets, when they... practice their craft.
Bir yelkencinin ya da kimyagerin sanatını icra ettiği zaman tatmin olduğu gibi bir tatminkarlık almazsın demiyorum.
Hasn't your complete change in business practice met with resistance?
İş hayatınızdaki değişikliklerde zorluklarla karşılaşmadınız mı?
Dr. Bergman, did you use any wires or wire-like instruments at the gym or in your chiropractic practice?
Dr. Bergman, spor salonunda ya da masajla tedavide tel kullanıyor musunuz?
I still practice medicine in Toronto.
Toronto'da hala doktorluk yapıyorum.
Maybe he is in the bathroom doing last minute dance practice.
Galiba hala dansını çalışmakla meşgul.
Dr. Gurwich is a board-certified plastic surgeon in private practice in beverly hills, california.
Dr. Gurwich lisanslı bir plastik cerrah özel muayehanesi, Beverly Hills, Kaliforniya'da.
Trying to put a lesson Adam Baylin taught me into practice.
Adam Baylin'in öğrettiği bir şeyi uyguluyorum.
- You coming in? I'm gonna go watch the team practice, see if I can grab a moment with the coach. - No.
- Geliyor musun?
Anders'plastic surgery practice is just a front for his real business- -
Plastik cerrahi Anders'in gerçek işine paravan olarak yaptığı bir iş.
Above all, instil in them the practice of prayer.
Siz de her zaman ve bilhassa dua eden nesiller yetiştirmiş olacaksınız.
- Actually, I've got band practice in a few minutes, so we should probably finish these.
- Aslında, benim birkaç dakika içinde grup provam var, bu yüzden muhtemelen bunu bitirmeliyiz.
He wants me to practice in the morning.
Beni sabah antremanda görmek istiyor.
So in 1816, Doc abandons his practice...
1816 doktor bütün işlerini bırakıp gitti.
Iíd really love an instance in theory or practice, of something, that you think we could know but could forbid ourselves to know.
Teoride ya da pratikte bunun bir örneğini duymak isterdim. Yani bildiğimiz ama kendimizi bilmekten men edebileceğimiz bir şeyin.
Your fees will match those normally awarded in this practice.
Ücretin normalde bu uygulamada verilenle uyumludur.
The thing that made Ian so very, very good in bed was all that practice. Sorry.
Ian'ı yatakta bu kadar iyi yapan, tüm o alıştırmalarıydı.
We leave for practice in ten minutes!
On dakika içinde çıkıyoruz!
HIS FATHER, LOU JENKINS, WAS SUPPOSED TO PICK HIM UP FROM T-BALL PRACTICE AT 4,
Babası Lou Jenkins'in onu saat 16 : 00'da antrenmandan alması gerekiyordu.