In progress tradutor Turco
2,137 parallel translation
The investigation is in progress...
Soruşturma devam ediyor.
Esposito was with us when we responded to a robbery in progress call at Racine's office. Uh-huh.
Racine'in ofisindeki bir soygun hakkındaki ihbarı değerlendirirken Esposito da bizimleydi.
All units, we have a 1 4 in progress in the project.
Bütün birimler toplu konutlarda kod 14 söz konusu.
If we make a connection to present Anatolia, with the 12 services still in progress, we see the Cem Ritual, as a protected worship in Alaouite Faith.
If we make a connection to present Anatolia, with the 12 services still in progress, we see the Cem Ritual, as a protected worship in Alaouite Faith.
You couldn't expect me to just sit there with a 10-71 in progress.
Silahlar ateşlenmişken orada oturup durmamı beklemiyordunuz heralde
We interrupt this program to bring you breaking news of e police raid currently in progress in Lareena -
Programı şuan Lareena'da yapılmakta olan bir polis baskını haberini göstermek için kesiyoruz.
There was a murder attempt in progress, and our heroic officers intervened.
Bir cinayet teşebbüsü vardı ve kahraman memurlarımız müdahele etti.
Copy. 211 in progress.
Tekrarlıyorum. 211 ilerlemede.
We got a 2-11 in progress.
2-11 durumu söz konusu!
So, you know, the rest is kind of a work in progress.
Diğer kısım gelişme sürecinde.
Okay, we got a litterbug on F-6, double homicide in progress on Q-20... A woman sunbathing topless on R-15!
F-6'da yere çöp atma var, Q-20'de çifte cinayet, R-15'te üstsüz güneşlenen bir kadın!
Well, I'm a work in progress.
Gelişme aşamasındayım.
Attention, we have a Code Black in progress.
- Dikkat dikkat, Siyah Kod alarmı.
Texas federal bank, 10 : 13 am Texas federal bank, 10 : 13 am code 4120 in progress
TEXAS FEDERAL BANKASI SAAT 10 : 13 BANKA SOYGUNU
Robbery in progress - Dallas trust loan!
Dallas Trust ve Loan bankası soyuluyor.
We've got a BE in progress at 37 Chadwick.
37 Chadwick'te hırsızlık girişimi.
But since this inquisition is in progress, be careful who you speak to.
Soruşturma devam ettiği için, konuştuğun kişilere dikkat etmelisin.
I told him there was a robbery in progress and he was too young to die.
Yakında bir soygun olduğunu söyledim ve ölmek için çok gençti.
All units, we have a robbery in progress at Longsdale's check cashing, Wilcox and Shire.
Tüm birimlere, Wilcox ve Shire köşesindeki Longsdale Çek Bozdurma Bürosunda devam eden bir soygun ihbarı.
Officer Conforth, you drove two cadets to a robbery in progress, and you let them chase a suspect while you did what exactly?
Memur Conforth iki adayı devam eden bir soygun olayına götürüp onların bir şüpheliyi takip etmesine izin verirken siz tam olarak ne yapıyordunuz?
Then I watched back-to-back episodes of Jake in Progress, which is a misleading title,'cause Jake always makes the same mistakes.
Sonra arka arkaya "Jake in Progress" dizisinin bölümlerini seyrettim. Bu diziye yanlış isim vermişler. Çünkü Jake her zaman aynı hataları yapıyor.
Thought I'd do my duty and stop a crime in progress.
Ben de görevimi yapıp devam etmekte olan suçu durdurayım dedim.
I'm afraid we've got a search-and-rescue operation in progress.
Dinleyin, devam eden bir arama kurtarma operasyonumuz var.
Negotiations are still in progress.
Anlaşmalar hâlâ sürüyor.
Belief in progress was one of the defining characteristics of the Victorian age.
İlerlemeye yönelik inanış, Victoria döneminin tanımlayıcı özelliklerindendi.
It was out of this belief in progress that a radical theory of how WE got here exploded onto the scene.
İlerlemeye yönelik bu inanış sayesinde buraya nasıl geldiğimize ilişkin radikal bir teori sahneye çıkacaktı.
Professor Martin Bojowald's bouncing Universe is still a work in progress, but for proponents of the cyclic and the Big Bang inflation model, the answer to how and when the Universe started may be moving toward us across time and space
Profesör Martin Bojowald evrendeki sağIıklı işleyişiyle birlikte ama beraberce Büyük patlamadaki genişleme modelinin etrafında dönerek evrendeki nasıI cevaplarını aldığımızda zaman ve mekan arasındaki hareketlerin kozmik okyanusta küçük bir dalga gibi olur çekim dalgaları.
- Majesty, with your permission, I came to show you my work in progress.
Majesteleri, izniniz olursa, çalışmamın son halini göstermek için gelmiştim.
What we have is an operation in progress.
Elimizdeki şey, devam etmekte olan bir operasyon.
They're... They're all, like, a work in progress, like me. I'm divorced.
Hepsi... hepsi üretim aşamasındalar,... tıpkı benim gibi.
At that exact moment there were only 32 other cellular calls in progress.
O dakikada 32 telefonla görüşme yapılıyormuş.
She's a work in progress.
Üzerinde çalışmam gerekiyor.
Work in progress, though.
Hâlâ üzerinde çalışıyorum.
There's a crime in progress.
Bir suc izleyeceksin simdi.
There's a crime in progress.
Orada devam eden bir suç.
All available units, all available units, please respond to a 10-13 in progress.
Tüm birimler, tüm birimler, şu anda gerçekleşen bir 10-13 durumu var.
If we do that, we lose all progress we've made in the game.
Öyle yaparsak oyundaki tüm ilerlememizi kaybederiz.
- No, Mr. Carson. To progress in your chosen career, William, you must remember that a good servant at all times retains a sense of pride and dignity that reflects the pride and dignity of the family he serves.
Seçtiğin kariyerde ilerlemen için, William iyi bir hizmetçinin onur ve haysiyetinin hizmet ettiği ailenin onur ve haysiyetine yansıdığını bilmelisin.
Once again, we look to the future as delegates from around the world convene in Geneva today for the annual world progress forum.
Tüm dünya ülke delegelerinin Dünya Kalkınma Toplantısı'na katılmak için Cenevre'ye gelişlerini bekliyoruz.
Has there been any progress in the case?
Olayda herhangi bir ilerleme var mı?
I would never stand in the way of your social progress.
Sosyal ilerlemenin önüne geçmem.
Abby, I am still amazed that you've managed to make progress in such an old case.
Abby, bu kadar eski bir olayda böyle bir gelişme gösterdiğine hala inanamıyorum.
There's a bank robbery in progress.
Bir banka soyuluyor.
If he felt obliged to curtail his progress and hurry back, only to find the Prince quite recovered...
Eğer "ilerleyiş" ini kısa kesmek zorunda hisseder ve aceleyle buraya döner de, Prens'in iyileşmiş olduğunu görürse...
So far, both of them have denied the charges, though neither of them denies the many illicit meetings they had on the backstairs and in the Queen's stool closet during Your Majesty's last progress.
Şimdiye dek, her ikisi de suçlamaları reddettiler. Ama ikisi de, sizin "ilerleyiş" iniz sırasında, arka merdivenlerdeki ve Kraliçe'nin bekleme odasındaki yasak buluşmalarını inkar etmediler.
I've got a call in to see if there's any progress on the kidnapping case.
Kaçırma davasında yeni bir gelişme varmı diye aramalıyız.
'It was a whirlwind of new ideas, new methods'and all of it in the name of progress.'
Yeni fikirler ve yeni yöntemlerden oluşan bir tufan vardı ve bunların hepsi ilerleme adına gerçekleştiriliyordu.
You'll be really pleased with the progress In that whole nolwep area.
Tüm bu Nolwep konusundaki ilerlemeden gerçekten hoşnut olacaksınız.
I'm beginning to get a sense of why the Dallas p.D. Hasn't made a lick of progress in this case.
Dallas polisinin bu davada niye bir zırnık ilerleyemediğini şimdi anlamaya başlıyorum.
Progress is in many ways overrated.
İlerleme birçok açıdan abartılan bir kavram.
I talked to race officials and they say about a third of the 38,000 runners have a digital chip in their shoe so family and friends can track progress throughout the race.
Koşu yetkilileriyle görüştüm. Diyorlar ki ; 38 bin koşucunun neredeyse üçte birinin ayakkabılarında dijital cipler varmış. Böylece aileleri ve dostları yarış boyunca yerlerini takip edebiliyor.