English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / Insure

Insure tradutor Turco

239 parallel translation
Insure yourself against death
kendinizi ölüme karşı hazırlamalısınız.
Insure!
Sigortalama!
Come to insure last year's snow again?
Geçen yılki gibi kar sağlamak için mi geldin?
I didn't insure it.
Sigortam yok.
- We better insure him for a million.
- Onu, 1 milyona sigorta ettirsek iyi olur.
In fact, I intend to insure the success of this venture tonight by liquidating you, Mr. Holmes.
Aslında bu gece seni sulara karıştırarak, teşebbüsümün başarıya ulaşmasını kesinleştireceğim Bay Holmes.
Insure people and have them die of heart failure - we'd make millions.
İnsanları sigortalayıp kalp krizinden öldürelim - milyonlar kazanabiliriz.
Condemn these Christians, and you'll make martyrs of them and insure their immortality.
Hristiyanları lekeler ve birer şehit yaparsanız bu onları ölümsüz kılar.
You insure yourself against accident and death, don't you?
Kendini kaza ve ölüme karşı sigortaladın mı?
We insure most of the important pieces. Insurance.
- Önemli parçaları biz sigortalıyoruz.
- We'd be happy to insure it. - We'd be delighted.
- Memnuniyetle sigorta yapabiliriz.
You send Rodman to the chair and you insure your political future.
Rodman'ı kürsüye çıkar ve siyasi geleceğini güvenceye al.
I suppose that's why you insure them.
Bu yüzden onlara kasko yaptırıyorsunuz.
But no ocean is large enough to our power to insure and our ambition.
Ancak hiçbir okyanus gücümüzü ve hırsımızı durduracak kadar engin değil.
If we don't insure, it's very cheap.
Sigortalatmazsak, çok ucuza gelir.
One of the first things to insure a good performance is strict attention to the director.
İyi bir gösteri sağlamak için ilk işlerden biri yönetmene kulak vermektir.
Is that why you can't insure against acts of God?
Bu yüzden mi doğal afetlere karşı sigorta yaptırılmıyor?
You might say I'm trying to insure the success of my obsessions.
Takıntılarımın gerçekleşmesini garantiye almaya çalıştığımı söyleyebilirim.
Sometimes I feel I should simply resign to insure the peace.
Bazen, barışı garantiye almak için istifa etmem gerektiğini düşünüyorum.
But we can make sure that the wars we need to insure our own prosperity be little wars, little and inexpensive.
Ama emin olmamız gereken bu savaşların bizim refahımızı sigorta altına alması küçük ve ucuz savaşlar olması.
" We, the people of the United States, in order to form a more perfect union, establish justice, insure domestic tranquillity, provide for the common defence, promote the general welfare, and secure the blessings of liberty,
"Biz Birleşik Devletler halkı, daha mükemmel bir birlik kurmak adına, " adaleti, iç huzurunu, " savunmayı ve toplum refahını sağlamak,
Yet you advised your husband not to insure the Westerly.
Ama kocanıza Westerly'i sigorta etmemesini söylediniz.
To insure complete effectiveness, spread your feet apart.
En etkili sonucun alınması için, bacaklarınızı açın.
To insure one full hour of uninterrupted privacy.
Bir saat boyunca kimsenin rahatsız etmemesini sağlamam gerekiyordu.
Tomorrow, antipollutant bacteriological weapons will insure lasting peace and fore v er eliminate thos e vile idealists who prais e the individual.
Yarın, anti-kirletici bakteriyolojik silahlar... sürekli barışı sağlayacak ve... şükreden iğrenç idealist kişileri... sonsuza kadar... yok edecek.
After the medical exam, the doctor refused to insure her.
Doktor filmi bir ay geciktirmek istiyor.
If we can't insure the safety of the guests, we'll be in desperate trouble.
Ziyaretçilerin güvenliklerini temin edemezsek başımız çok vahim bir belâya girer.
But we can insure their safety.
Ama güvenliklerini temin edebiliriz.
Get them revalued, and insure them for the full amount.
Onları yeniden değerlendirin ve onları tam değeriyle sigortalatın.
I'll insure it.
Sigortalatırım bile.
To insure you don't return to your house.
Evine dönmemen için bir güvence.
As Mr Devlin's been in my employ for under two days, I suggest a third person would insure against losing you both forever?
Bay Devlin yanımda çalışmaya başlayalı iki gün bile olmadığını düşünürsek, ikinizin de sonsuza dek kaybolmasını engellemek için yanınıza birini daha almanızı öneririm.
I always insure a risk.
Bir riski daima sigortalarım.
To insure fair play and good sportsmanship the German organizers have picked a neutral to referee the match.
sportmenliği ve fair play'i garantilemek için Alman organizatörler tarafsız bir hakem görevlendirdiler.
It is the property of Sir Horace Blatt. He is seeking to insure it with us for £ 50,000.
Sir Horace Blatt'e ait ve bize 50 bin Sterline sigortalamak istiyor.
It's rather obvious that Mr. Bernstein is on hand to insure your continued good health.
Bay Bernstein " in sizin sağlığınızı korumak için... hazır bulunduğunu biliyoruz.
I am anxious to insure that justice is done.
Adaletin bir an önce yerini bulmasını istiyorum.
" Insure your safety by observing the curfew, and not by leaving town.
Sokağa çıkma yasağını dikkate alın. Kasabayı terk etmeyin.
He even consults the Marine Corps manual before he mounts his old lady just to insure he performs in an orderly, proficient, military manner.
Evde karısına dayamadan önce bile Askerin El Kitabı'na bakar... görevini, düzenli bir şekilde ustalıkla ve askerce icra eder.
Tell those assholes we'll self-insure if they don't write it.
O sersemlere söyle ki eğer yazmazlarsa kendimiz sigorta edeceğiz.
I know an insurance group that not only will insure you over the phone, but will also raise your coverage without your husband even knowing.
Telefon görüşmesi ile sigorta yapan, bir kuruluş biliyorum. Ayrıca, kocanın haberi olmadan, prim ve tazminatları da yükseltiyorlar.
Your father wanted to insure his collection for two hundred fifty million zlotys
Babanız ölmeden önce koleksiyonunu sigortalatmak istiyordu.
But just bear in mind, only you can insure... that the defendant, who is...
Fakat şunu aklınızdan çıkarmayın ; sanığın, ki dürüstçe söyleyelim... o bir mikrop, bir akbabadır- - cezasını çekmesini sadece siz sağlayabilirsiniz.
They can't insure it if I don't got no receipt.
Makbuz almazsam sigorta kapsamına girmez.
My promise was it would not be used unless McCarthy is condemned and I think I've given enough objections to the charge to insure his acquittal.
Sadece McCarthy cezalandırılırsa kullanılacağına dair söz verdim. Ve onun beraatini garantileyecek kadar itiraz nedeni verdiğimi düşünüyorum.
I suppose a million dollars isn't too much to insure against losing'five billion.
Bir milyon dolar, beş milyar doları garantiye almak için çok değil.
I'm gonna have to insure that stomach of yours with Lloyd's of London.
Mideni Lloyd'un Londra'daki sigorta şirketinden sigortalatmam gerekecek.
We can't insure you.
Sizi sigortalayamayız.
Joe Orton from Uninsurable "We'll Insure Anybody" Insurance Company.
Ben, Sigortalanmaları İmkansız Herkesi Sigortalayan Sigorta Şirketinden Joe Orton.
If you went to the trouble to organize someone's vacation, to insure that it was safe and enjoyable and worry free, is it unreasonable to expect a phone call?
Birinin güvenli, keyifli ve sorunsuz bir tatil geçirmesi için onca uğraş verdikten sonra bir telefon beklemek çok mu saçma?
We'll self-insure if they don't write it.
Ne yapmak istiyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]