Is nothing tradutor Turco
19,601 parallel translation
Missing her is nothing.
Onu özlemek bir şey değil.
There is nothing else to do but be.
Her şey şimdilik tamam ama fazlası da olacak.
Well, as sovereign, of course, there is nothing you can do from a constitutional standpoint.
Tabii ki anayasal açıdan hükümdar olarak yapabileceğiniz bir şey yok.
Pete, there is nothing else.
Pete başka bir şey yok.
You tell your Mr Havisham that Meriwether Compeyson is nothing but a lying little weasel.
Bay Havisham'ına da söyle, Meriwether Compeyson yalancı bir kahpeden başka bir şey değil.
There is nothing that keeps wicked men, at any one moment, out of hell!
Kötü adamları hiçbir şey cehennemden kurtaramaz.
Without you, there is nothing.
Sen olmazsan, hiçbir şey olmaz.
That may be the ordinary course of business, But there is nothing ordinary about the charges Against your client.
Bu belki sıradan bir iş gibi görünebilir ama müvekkilinize yöneltilen suçlamalar hiçte sıradan şeyler olarak görünmüyor.
There is nothing wrong with getting a jury to sympathize with you, and, Mike, your parents died in a car accident.
Jürinin sana sempati duymasını sağlamakta yanlış bir şey yok, Mike ailen araba kazasında hayatını kaybetti.
I mean, she had to have filed motions and subpoenas and discovery, and all this shit is nothing.
Önerge dosyaları, celpler, kanıtları dosyalamış olmalı ama tüm bunlar saçmalık.
Harold is nothing if not predictable.
Harold önceden tahmin edemeyeceği bir şeyi yapmaz.
The traditions, the pride of my fathers is nothing compared to the love I hold for Rose.
Gelenekler babamın gururudur ancak Rose'a olan sevgime kıyas biçilemez.
Sadly, there is nothing we can do to bring her back.
Maalesef onu geri getirmek için yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
Nothing that is digital is absolutely secure.
Dijital hiçbir şey tamamen güvenli değil.
Nothing is right.
Hiçbir şey iyi değil.
You know, for a guy who does nothing but sit around and smoke weed all day, he is... he is tough to find.
Bütün gün ot içmekten başka bir şey yapmayan birisini bulmak oldukça zor bir iş.
This is not an open question. There's nothing to discuss.
Aslında olan bir şey bu, tartışmaya gerek yok.
We should all be ashamed, every one of us, because the blood is on all of our hands, and doing nothing is the same as pulling a trigger.
Hepimiz utanmalıyız, her birimiz çünkü onların kanı her birimizin eline bulaştı çünkü hiçbir şey yapmamak tetiği çekmekle aynı şey.
Well, I think... doing something is better than doing nothing.
Bir şey yapmak, hiçbir şey yapmamaktan iyidir herhalde.
If this is your intention, why have you said nothing publicly?
Niyetiniz buysa neden halka açık bir şekilde hiçbir şey söylemediniz?
- Nothing... is certain but my feelings for you.
- Hiçbir şey sana olan hislerim kadar kesin değil.
And our government is doing nothing about this...
Ve bizim hükümetimiz hiçbir şey yapmadı...
There's nothing wrong with the job.
İş ile alakalı bir durum değil.
- What? I need your assurance that nothing in that van is going to go missing.
Buradan bir şey almadan gitmediğinizden emin olmam lazım.
I'll co-sponsor a new one, give you 40 % of whatever you want, which is better than 100 % of nothing.
Yeni bir tanesine ortak sponsor olurum, istediğinden % 40 veririm. % 100 hiçbir şeyden iyidir. Anlaştık mı?
Nothing and no one is going to change that.
Hiçbir şey ve kimse bunu değiştirmeyecek.
This is proof of nothing.
Bu hiçbir şeyi kanıtlamaz.
Is all for... nothing!
sonunda bir hiç uğrunaydı!
My homework assignment for coding class is to think of a cool app that we could actually program, but I've got nothing.
Yazılım dersi ev ödevi için gerçekten programlayabileceğimiz güzel bir program düşünmem lazım. Ama hiçbişey gelmiyor aklıma.
Oh, nothing like a good laugh to break the ice... is what I hear.
Oh, buzları kırmak için hiçbişey güzel bir gülücük gibi olamaz... - duyduğuma göre.
Nothing you say can convince me that this is right.
Söyleyeceğin hiçbir şey beni bunun doğru olduğuna ikna edemez.
Well, this is the top, and there's nothing here.
Burası tepesi ve hiçbir şey yok.
- If what they're saying is true, if the Xibalbans are back, we need to get ready, I need to protect you, nothing can happen...
- Eğer söyledikleri gibi Xibalban geri dönmüşse... -... hazır olmamız, seni korumamız gerek, hiçbir şey...
Because nothing good is gonna happen after 12 : 00 P.M. today.
Çünkü bugün öğlen 12'den sonra iyi şeyler olmayacak.
Now, I know this is a screwed-up thing to ask, but it's gonna have to be like a salami slice... nothing messy, clean, 45 degrees... give us something to fold over.
Çok boktan bir şey isteyeceğimin farkındayım ama salam dilimi gibi olması gerek. Pis bir şey olmasın. Şöyle temiz, 45 derecelik açıdan.
The reason they're 80 is because there's no middlemen, nothing.
80 çünkü aracı kimse yok, hiç.
Nothing you or His Royal Highness do is a private matter.
Sizin veya Dük Hazretlerinin yaptığı hiçbir şey özel değildir.
But surely doing nothing is no job at all?
Ama hiçbir şey yapmamak bir iş değildir ki?
To do nothing is the hardest job of all.
Hiçbir şey yapmamak en zor iştir.
Nothing ever is.
Hiçbir şey olmaz.
Ladies and gentlemen of the jury, you're gonna be hearing a lot of things over the next several days, but the truth is, this case is about nothing more than cold, hard...
Jürideki bayanlar ve baylar önümüzdeki birkaç gün içinde bir sürü şey duyacaksınız. - Ama bu dava soğuk, zalim bir...
Well, I'm gonna unmake it, because the judge hasn't ratified it yet, and until she does, nothing is done.
Ben de geri alacağım. Hakim henüz onamadı, onaylayana kadar da hiçbir şey bitmedi.
Well, let me tell you what is gonna happen. It's about to be open season on every case that Mike Ross ever put his good-for-nothing name on, and once that happens, it's just a matter of time until every one of your attorneys tries to leave.
Sana ne olacağını söyleyeyim, Mike Ross'un işe yaramaz ismini yazdığı her dava tekrar açılacak, bu gerçekleştiğinde tüm avukatlarınızın ayrılması işten bile değil.
Mike just threw his whole life away, and there's nothing I can do about it, and the only way that I can accept it is if I find out what that verdict was gonna be.
Mike tüm hayatını bir kenara attı ve bu konuda yapabileceğim bir şey yok. Bunu kabul etmemin tek yolu ise jüri kararının ne olduğunu öğrenmem.
And the problem with you using it is, you'll be announcing to the world yet another crime happened under your watch, and you did nothing to stop it.
Onu kullanmandaki sıkıntı ise tüm dünyaya kendi nöbetinde bir başka suçun daha işlendiğini ve durdurmak için bir şey yapmadığını duyurmuş olacaksın.
But nothing in these books is going to tell us what that is.
Ancak bu kayıtlardaki hiçbir şey bize ne olduğunu bulmak için yardımcı olamaz.
Apparently, nothing is unforgivable.
Görünen o ki hiçbir şey bağışlanmıyor.
Nothing about you is obvious.
Seninle ilgili hiçbir şey belli değil.
And you, don't do nothing stupid.
Sana gelince, aptalca bir iş yapma.
I know nothing I can say is going to change that, but...
Söyleyeceğim hiçbir şey bunu değiştiremez ama...
Is there nothing else you dream of being? Other than a banker?
Bankacı olmaktan başka insanın rüyası olmaz mı?
is nothing sacred 19
nothing 25771
nothing to see here 87
nothing else matters 82
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing happened 754
nothing at all 597
nothing changes 92
nothing 25771
nothing to see here 87
nothing else matters 82
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing happened 754
nothing at all 597
nothing changes 92
nothing yet 509
nothing's changed 230
nothing to worry about 339
nothing happens 85
nothing fancy 88
nothing has changed 127
nothing so far 85
nothing serious 268
nothing will happen 77
nothing here 109
nothing's changed 230
nothing to worry about 339
nothing happens 85
nothing fancy 88
nothing has changed 127
nothing so far 85
nothing serious 268
nothing will happen 77
nothing here 109