It's like that tradutor Turco
21,563 parallel translation
Okay, it... basically it's like a big book that kids make to commemorate the end of the school year.
Pekala, temel olarak okulun bitişi anısına çocukların yaptığı büyük bir kitap.
You know, it looks like he's got three bars on that thing.
Telefon gayet güzel çekiyor sanırım.
Listen, I gave you one for free, but you come at me again like that, and you'll be sorry you ever did... long as it's not today.
Bir kereliğine izin verdim ama bir daha yapmaya kalkarsan seni pişman ederim. Tabii bugün olmadığı sürece.
That's interesting, because it looked to me... like you knew her pretty well from the way that she was grinding on you in the club, on the night that she died.
Bak bu ilginç işte, çünkü bana onu çok iyi tanıyormuşsun gibi geliyor. Öldüğü gece kulüpte neredeyse içine düşecekmiş
You say that like it's bad.
Kötü bir şeymiş gibi konuşuyorsun.
You say that like it's bad.
Sanki kötü bir şeymiş gibi söylüyorsun.
Is that what it's like for my dad?
Babam da mı böyle yapıyor?
Look, I can get you like 10 more, but that's it.
Bak, 10 tane daha veririm ama bu kadar.
And there's also something up there that looks like it's not apple juice.
Çöp buldum. Ayrıca elma suyu olmadığı belli olan bir şey var.
In a crowd like that, it's hard to say why one of us would stand out.
Öyle bir kalabalıkta bizden birinin dikkat çekeceğini sanmıyorum.
No, sir, we're saying that your client took his buddy to a bar, where he got him good and drunk, and he told Nick that he would wait outside to give him a ride, drove him to a pre-dug grave, and then dressed up like he was in ISIS and cut his friend's head off with a knife on video to make it look like an act of terrorism!
Hayır, diyoruz ki müvekkiliniz kankasını bir bara götürüp iyice sarhoş etti Nick'e onu eve götürmek için arabada bekleyeceğini söyleyip onu önceden kazdığı mezara götürdü, IŞİD üyesi gibi giyindi, arkadaşının kafasını bıçakla kesip videoya çekti ve bunu terör eylemi gibi göstermeye çalıştı!
Julio, when you lay it all out like that, it sounds a little... premeditated.
Julio, şimdi sen böyle konuşunca biraz önceden planlanmış gibi geldi.
What do you got? That look like it could have been done with a chainsaw, sir?
- Şu iz testereyle yapılmış gibi duruyor, efendim.
I don't know about that, Sean, but I do think, like Chris, it's time for you to get new representation.
Öyle mi? - Orasını bilemem, Sean ama bana kalırsa, Chris gibi, senin de yeni bir temsilci bulma zamanın gelmiş.
With your best friend's dad... it is not like that.
Öyle bir şey değil bu.
No, no, no, this cannot go on my record. It can't go on Eric's record. Who would care if a text like that
Öldürüldükten sonra kurbanın telefonunda böyle bir mesaj olmasını kim umursar ki?
That trinket is like a special protection charm so it's bad luck to give it away. Who told you that absurd lie?
- Bu saçma yalanı size kim söyledi?
It's like a bad road that you learn to know all the bumps.
Tüm çukurları ezberlediğin bozuk bir yol gibi.
It's like a bad road that you
- Hayır. Hâlâ temizlikçiyi arıyor.
I know that's what it looks like.
Nasıl göründüğünü biliyorum.
It's like that prince...
Prens şey gibi...
Maybe she just made it seem like she disappeared into that building.
Belki o binanın oradan... kaçmış gibi göstermiş olabilir.
♪ But it's not like that anymore ♪
♪ Ama artık geçti o zamanlar! ♪
Wha... You want me to say that to you like it's a compliment!
Bu sana bir iltifatmış gibi söylememi istiyorsun!
'Cause it looks to me like you're trying to call someone out there about something that happened in here.
Çünkü burada olan bir şey hakkında dışarıyı aramaya çalışıyormuşsun gibi görünüyor.
Why are you saying that like it's a good thing?
- Neden bu iyi bir şeymiş gibi söylüyorsun?
- Not to mention, you've had that thing as long as I've known you, and there's no way a guy like you has a painting like that unless it means everything to him.
- Ayrıca, seni tanıdığımdan beri o var ve o kadar değerli olmasa, senin gibi bir adamın böyle bir şeye sahip olma imkanı yok.
And you, it's like you put that on the floor and pissed on it.
Ya sen ne yaptın? Hepsini yere atıp üzerine pisledin.
It's like that wispy orange mist in the background in the jungle when they first arrive at Kurtz's compound.
Ormanın derinliklerinde... portakal rengi bir sis var gibi. Kurtz'un yerleşkesine vardıkları sahne.
Well, it's like a bowling alley with swinging ropes and ball pits that serves tacos.
Bowling salonu gibi bir yer, Tırmanma ipleri, top havuzları, 'Taco'lar falan olacakmış.
That's more like it.
Böyle daha iyi oldu.
It's that one that you like.
Hoşuna gideceğinden eminim.
- I mean,'cause, like, girl COD... Like, I'm gonna cage it hard, so I just want to make sure that, like, it's cool.
Demek istediğim onu kafese sert koyacağım o yüzden, sadece sorun olmasın istiyorum.
I put all this pressure on myself because I just assume that other people expect me to be more or to want more'cause I'm, like, an assistant who's a homebody, but I love it!
Bütün sorumluluğu üzerime alıyorum çünkü ben bir ev kuşu olduğumdan benim dışımdaki diğer insanların daha çok şey istediklerini varsayıyorum.
Is it, like, so hard to believe that a handsome, accomplished man would find me date-worthy?
Yakışıklı ve başarılı bir erkeğin.. ... beni randevulaşmaya değer bulduğuna inanmak çok mu zor?
I mean, that's all you're trying to do, is to bring in something new and trying to bring me along with it, whether I like it or not.
Hastaneye yeni bir şey getirmeye ve beni de ona dahil etmeye çalışıyorsun. Hoşlansam da, hoşlanmasam da.
It's like Pablo Picasso said ; "Anything that you can imagine is real."
Pablo Picasso'nun dediği gibi, "Hayal edebiliyorsan gerçektir."
It's actually pretty weird when you say it like that.
Öyle söyleyince çok garip geldi.
You're like a stupid golden retriever that everyone gives a pass to because it's a dog and it's an idiot.
Aptal bir süs köpeği gibisin, kimsenin umursamadığı bir köpek, salak sonuçta.
Well,'cause that's what it smells like when it opens.
- Çünkü açınca böyle kokuyor.
Take that, Fort Knox. It's more like Fort Not.. Gonna Stop Us'Cause We're Geniuses...
Al sana Fort Knox Hatta Fort Bizi Durduramaz Çünkü Dâhiyiz...
Well, that's, uh, it's-it's okay that you don't really like me.
Pekâlâ, benden gerçekte hoşlanmıyor olman sorun değil.
Yeah, that's what it looks like.
Evet, öyle görünüyor.
- Runaway fusion reaction, and no, they're not that self-aware, it's more like a biological imperative.
- Füzyon reaksiyonu patlaması. Ve hayır, o kadar farkında değiller, daha biyolojik bir boyunduruk.
It's that little smile he has, looks so much like his dad.
Yüzündeki o minik gülümseme babasına o kadar benziyordu ki.
Now, this drone looks like a basic hobbyist's toy, when, in fact, it's equipped with a... Wi-Fi router that tricks your computer into connecting with it.
Bu İHA basit bir hobi oyuncağı olarak gözükebilir ama aslında bilgisayarınıza bağlanabilmeniz için bir wi-fi yönlendiricisine sahip.
Well, that drone actually looks like it's flying away from the house.
Aslında evden uzaklaşıyor gibi gözüküyor.
Look, you want to spin this to make it look like we screwed up, but he's the one who insisted that the blood evidence was mishandled.
Sanki bir hata yapmışız gibi suçu bize yığmak istiyorsunuz ama kan örneklerinin hatalı işlendiğinde ısrar eden bizzat kendisiydi.
Oh, no, it's nothing like that!
Yok yok, öyle değil!
I mean, if you like something, enjoy it, then that's what it is, right?
Yani eğer hoşuna gidiyorsa, eğlenmelisin. Yani bu böyle olmalı, değil mi?
That way, when you do see him, it seems like he's inconvenienced you and he'll try to make up for it.
Bu şekilde onu gördüğün zaman sanki seni zor durumda bırakmış gibi olur ve bunu telafi etmek için uğraşır.
it's like a fairy tale 19
it's like riding a bike 38
it's like i'm 22
it's like 2099
it's like you said 124
it's like a dream come true 17
it's like this 178
it's like magic 16
it's like a dream 43
it's like a drug 24
it's like riding a bike 38
it's like i'm 22
it's like 2099
it's like you said 124
it's like a dream come true 17
it's like this 178
it's like magic 16
it's like a dream 43
it's like a drug 24
it's like a miracle 21
it's like you're 17
it's like you 22
it's like it never happened 25
it's like saying 20
it's like the 32
it's like i always say 17
it's like looking in a mirror 17
it's like a 174
it's like old times 19
it's like you're 17
it's like you 22
it's like it never happened 25
it's like saying 20
it's like the 32
it's like i always say 17
it's like looking in a mirror 17
it's like a 174
it's like old times 19
it's like i told you 32
it's like i said 93
it's like they say 20
like that 1389
like that one 32
that 10639
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
it's like i said 93
it's like they say 20
like that 1389
like that one 32
that 10639
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161