It better be good tradutor Turco
232 parallel translation
It better be good after all this ballyhoo.
Bütün bu gürültü patırtıdan sonra iyi bir şey olsa iyi olur.
It better be good, bursting in on me like this.
Beni böyle basmana değecek kadar iyidir umarım.
Well, it better be good.
En iyisi bu.
It better be good.
- İşe yarasın bari.
Tell them you're gonna lead the next one, and it better be good.
Bu uçuşta senin lider olacağını ve iyi iş çıkarmalarını söyle.
All right, but it better be good.
Pekala ama iyi olsun.
It better be good!
Güzel bir tane olursa iyi olur.
Here's 60- - and it better be good.
Al sana 60 veriyorum... mal da umarım iyidir.
IT BETTER BE GOOD.
Kolay gelsin Elvin!
It better be good.
İyi bir sebebin var mı?
- It better be good.
- Umarım iyi bir sebebin vardır.
- It better be good. - Relax.
- İşe yarasa iyi olur.
Tell me why you're too sick to work. It better be good.
Çalışmamak için, umarım iyi bir nedenin vardır.
I figured it better be good.
Böylesinin daha iyi olacağını düşündüm.
- It better be good. Because I came all the way from Arcadia as soon as I heard you were working...
Açıklasan iyi olur çünkü Arcadia'dan buraya tüm yolu bu bataklıkta çalıştığını görmek için gelmedim.
Whatever she wants us for, it better be good.
Bizden ne istiyorsa, iyi bir şey olmalı.
Whatever it is, Coop, it better be good.
Her ne söyleyeceksen umarım iyi bir şeydir.
- It better be good, Dr. Greene.
- İyi bir sebebiniz vardır inşallah.
- It had better be good.
- Umarım karlı olur.
It may be good to possess power based on strength... but it is better to win and hold the heart of a People.
Güce dayalı kuvvete sahip olmak güzel olabilir... ama halkın kalbini kazanmak ve muhafaza etmek daha iyidir.
Oh, next you'll be telling me it's good because you can get better pictures in the daytime.
Birazdan bana günışığı iyi, güzel görüntüler çekerim diyeceksin.
It should be good for better than 250 grand.
Getirisi 250 bin dolardan az değil.
It sounds too good to be true, but it better be.
Doğru olamayacak kadar güzel, ama gelse iyi olur.
It's better to be loyal to the bailiff and get on his good side.
Efendiye sadık davranarak onun gözüne girmek daha iyi.
And it had better be a good one, I'll tell you that.
İyi bir ifade olsa iyi olur, sana bunu söyleyeyim.
Maybe it's unlikely, but it might be a good idea to understand comets and collisions and catastrophes a little bit better than we do.
Pek olası olmayabilir ama kuyruklu yıldızları, çarpışmaları ve doğal afetleri daha iyi anlamak iyi bir fikir olabilir.
Yeah, it'd better be good!
Yeah, daha iyi olur!
Well, it better be a good one.
İyi bir plan olmak zorunda.
You better come up with a good excuse or it may be your last one.
İyi bir özür dilemelisin, belki de son sözlerinle.
Today the weather is not very good, but tomorrow it will be better.
Bugün hava çok güzel değil, ama yarın daha iyi olacak.
Wouldn't it be better if we made this good with Aaron?
Aaron ile aramızda halletsek daha iyi olmaz mıydı?
It would be better if you were good, you know?
İyi olmanız gerektiğini biliyor musunuz?
It better be soon, for the good of both.
Haklı olarak senin iyi olmanı.
You better be hearin'me good because that's the way it's gonna be.
Duysan iyi edersin, çünkü aynen bu şekilde olacak.
I take a better picture now, but business hasn't been as good as it used to be.
Gerçekten, şimdi dediğinizi daha iyi anlıyorum, ama sonraları işler eskiden olduğu kadar iyi olmadı. Gerçekte ben...
Oh, this is so good, but wouldn't it be even better at home?
Oh, bu çok güzel, ama evde yapsak daha iyi olmaz mıydı?
There better be a good reason for this because it doesn't make sense!
Umarım sebep iyidir çünkü bu anlamsız!
Look, when a reporter tells his Assignment Editor that he thinks he may be onto something that could be really big, the Assignment Editor's suppose to say, 'You got forty-eight hours, kid, and you better come up with something good or it's gonna be your neck.'
Bak bir gazeteci editörüne gidip çok büyük bir şey peşinde olduğunu sandığını söylediğinde editörün şöyle söylemesi gerekir'48 saatin var, evlat sağlam bir şeyler getirsen iyi edersin yoksa kellen gider.'
It'd better be good, or else.
Dua edin iyi olsun, yoksa karışmam ha!
Mum is looking better at the moment, so it'll be a good year.
Annem şimdi daha iyi görünüyor, bu yüzden güzel bir yıl olacak.
She is the one who taught me it is better to be truthful and good than to not.
Dürüst ve güvenilir olmanın daha iyi olduğunu bana o öğretti.
But as a good father, don't you think it would be better if Lal were with people trained in evaluative procedures?
Ama iyi bir baba olarak, sence de, Lal'in değerlendirme usulleri üzerinde... eğitim görmüş kişilerle olması daha iyi değil mi?
However, on this particular occasion, since so much is at stake I thought it would be better if I did ask somebody who knows a lot about computers and is very good at pressing buttons, to come out and perform this onerous task.
Ancak bu özel olaya istinaden, böylesine çok şeyi kaybetmem tehlikesi söz konusuyken, bilgisayarlar hakkında bilgisi olan ve düğme basma konusunda uzman olan birisini buraya çağırıp bu onurlu görevi yerine getirmesini istemenin daha iyi olacağını düşündüm.
I guess it's better to be lucky than good.
Galiba şanslı olmak iyi oynamaktan daha çok işe yarıyor.
Come on, baby. "If any one of y'all has one good reason these two shouldn't be hitched..." and it darn tootin better be a good reason...
İtirazı olan varsa ya şimdi konuşsun varsa da iyi bir nedeni olsa iyi olur ya da sonsuza kadar sussun.
I'd like to say to our friend here that it's very good that he wants to work his own land, but how much better it would be if we all worked it together.
Buradaki yoldaşımıza şunu söylemek isterim ; kendi toprağında çalışmak istemesi çok güzel ama hep beraber çalışırsak çok daha iyi olurdu.
It is better to be a good lover than a bad wife.
İyi bir sevgili olmak kötü bir eş olmaktan iyidir.
'It had better be good, or I'II break you in half.
Umarım iyi bir açıklaman vardır, yoksa seni ikiye böleceğim.
And it had better be good.
Gittikçe iyi oluyor.
You'd better be good, it's your last chance.
Buğün kendini kanıtlamak zorundasın Bu senin son şansın.
Do you think it's possible there might be someone out there who's as good... or, dare I say it, better than you? Yes, of course it's possible, but you always said it rested on me.
Sen dışarıda senden daha iyi yada neredeyse seinin kadar iyi biri olabileceğini düşünüyor musun?