English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ J ] / Just eat

Just eat tradutor Turco

3,280 parallel translation
- I'll just eat this.
- Bundan yiyeceğim.
"If you're ever feeling lonely, just eat in front of a mirror."
"Kendini yalnız hissediyorsan... "... aynanın önünde yemek ye.
But I would think that would just eat away at you every day of your life, right, that you missed so many moments with your kids.
Çocuklarınla geçirebileceğin birçok anı kaçırmak insanın her gün içini yiyip bitirir sanıyorum.
Since the matters are urgent today, let's just eat.
Bugünkü durum istisnai olduğundan böyle yiyelim.
You can just eat it like this too.
Sadece bu şekilde de yiyebilirsiniz.
What's that? Well, when you feel sad, you just eat stuff until you're not sad anymore.
- Üzüldüğünde, üzüntün geçene kadar yemek yiyorsun.
Did he just eat his eyebrow?
Az önce kaşını mı yedi bu?
Just eat it.
Yiyin işte.
Okay, let's just eat.
Tamam.
Don't just eat ramen, eat meals too.
Sadece ramen yeme, et de yemelisin.
Let's just eat.
Hadi yemek yiyelim.
I swear I could just eat you up. But, you know, then I'd probably get a sugar rush.
Seni yesem yemin ederim şeker komasına falan girerim muhtemelen...
Just eat some chicken.
Sen tavuk ye bence.
I just want to chop him up into little pieces and eat him up.
Onu parçalara bölüp yemek istiyorum.
Just don't eat or drink anything.
Hiçbir şey yiyip içme.
You know, I really do think it would be worth it to pull over and just take ten minutes to eat.
Gerçekten de kenara çekip 10 dakikamızı yemeğe ayırmalıyız.
Sure. Well, when he asked me to look up his ancestry online, I remembered that news story about Michelle Obama having white relatives, and I just knew he would eat that up.
Bana kendi atalarıyla ilgili araştırma yapmamı söylediğinde Michelle Obama'nın beyaz akrabalarıyla ilgili duyduğum haberi hatırladım ve bunu yutacağını biliyordum.
So my options were to eat that or to go out and get some food, and I was sure that if I went out, came back, he wouldn't answer the buzzer or he would have just disappeared.
Ya onu yiyecektim ya da dışarı çıkıp yemek alacaktım ki dışarı çıkarsam zile cevap vermeyip ortadan kaybolacağına çok emindim.
I mean, to just sit down, eat, and you know it's gonna be delicious? It's worth it. You know what'?
Yani sadece oturup yiyorsun ve güzel olacağını da biliyorsun.
I'm just trying to eat my salad.
Salata yemeye çalışıyorum burada.
Before we eat dessert, I just want to thank you all for coming to my almost-Bar Mitzvah.
Tatlıya geçmeden önce, yarım Bar Mitzvah törenime geldiğiniz için teşekkür ederim.
Just shut up and eat your food.
Sus da yemeğini ye.
.. then you have to get the moist one, because it is not good if you give him just this one and if he doesn't eat the one kind you can try to offer him the other
... sonra ıslağından da ver, çünkü hep kuru mama yemesi iyi olmaz birinden yemezse ötekinden verirsin.
They're gonna eat us from the inside out just like Jamil.
Bizi içeriden dışarıya, aynı Jamil gibi yiyecekler.
Oh, and just so you know, I'm gonna go eat her cunt on the sidewalk right now.
Ayrıca söyleyeyim, aşağı inince amcığını çok fena yalayacağım onun.
Carlson doesn't care if you eat now. Well, I'm just...
Şimdi yemek yemenin Carlson için sakıncası olmaz.
Of course, sometimes they just kill the new wolf and eat that, but good luck.
Tabii, bazen yeni kurdu öldürüp yerler ama iyi şanslar.
I'll eat, like, six and get a bellyache, and I know I shouldn't overdo it with them, but it's just like, your body...
Altı tane falan yiyorum, karnım ağrıyor. Aşırıya kaçmamam gerektiğini bilsem de, vücudum...
Seems like it would just be easier to eat them in the original location.
Sanki oldukları yerde yese daha kolay olur gibi.
And then we'll come out here and we'll eat some dessert, and then we'll just like, wink at each other from across the room.
Geri döneriz, biraz tatlı yeriz birbirimize odanın karşısından göz kırparız.
Pierce, are you gonna eat those fries, or are you just gonna sit there and stare at them until they become so uncomfortable - that they leave the room?
Pierce, o kızartmaları yiyecek misin yoksa kızartmalar rahatsızlıktan ayaklanıp odayı terk edene kadar onları mı seyredeceksin?
You could eat this healthy, organic food we just got you at the farmers'market.
Manavdan aldığımız sağlıklı, organik yiyecekleri yiyebilirsin.
And now I'm just going to lie in bed and eat Fruit Roll-Ups.
Şimdiyse yatağımda uzanıp meyveli şekerimi yiyeceğim.
Se Na, just stop by here and eat a little bit before you go.
Se Na geçerken uğra da birlikte yiyelim?
She just wanted to eat an apple.
Belki de canı elma yemek istemiştir sadece.
I swear, I could just eat you up.
- Çok tatlısın ya.
We have a slow day, and you're just gonna reinforce the stereotype that all we do is sit around and eat.
Zaten günlerimiz yavaş geçiyor, sen de bizi tamamen oturup tıkınıyormuşuz gibi göstereceksin.
They weren't good at hunting, just like I'm not good at jobs, but they would eat the food provided by the hunters and in exchange they would think up a lot of really cool stuff for the future and shit.
Avlanmakta iyi değildiler, tıpkı işlerde olmadıkları gibi. Fakat avcıların temin ettikleri yiyecekleri yerler. Ve karşılığında gelecek ve şu bu için çok harika fikirler düşünürler.
Just remember... if you're not gonna work out, eat well.
Unutma, antremana başlarsan, yeme düzenin de olmalı.
So, just to clarify, our plan is to let it find us, and hope it doesn't eat us before we get back to the anomaly?
Yani emin olmak için soruyorum, planımız bizi takip etmesini sağlayıp yemeden önce anomaliye geri dönmek mi?
Now let's just all eat some...
Şimdi sadece bi şeyler yiyebilir miyiz?
So that even when we have to eat lima beans or we get a boo-boo on our knee, we know everything will be just fine.
Lima fasulyesi yemek zorunda kalsak veya kakalarımıza batsak bile her şeyin yoluna gireceğini bileceğiz.
So, just showing off the fact that you eat your own eyebrows when you're nervous is going to make a perfect icebreaker.
Evet, gerginken kaşlarını yediği gerçeğini göstermek mükemmel bir muhabbet başlangıcı olacak.
You just need to stay by my side, and eat good food while we're there.
Sadece benimle beraber lezzetli bir şeyler yemelisin.
I don't want to eat lo mein where they were just changing mufflers.
Ses emicisi degistirilen yerde yemek yemek istemiyorum ben.
I could just bite him and eat him up.
- Kıtır kıtır yiyebilirim onu.
I just wanted to see if I could get you to eat it.
Sadece seni bunu yemeye ikna edip edemeyeceğimi görmek istedim.
Just let your brother eat fries with his friends.
Abinin arkadaşlarıyla yemesine izin ver.
And it's not just homeless people who eat here.
Burada sadece evsizler yemek yemiyor ki.
Well, thanks, but I think I'd just rather eat it out of a bowl.
Sağ ol ama senden yiyeceğime kendi tabağımdan yemeyi tercih ederim.
Did you just make me stay here to eat sashimi?
Beni sadece sashimi yemek için mi tuttun burada?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]