Love him tradutor Turco
11,799 parallel translation
I love him.
Onu seviyorum.
And you love him.
Ve sen onu seviyorsun.
I love him.
Mark'ı seviyorum.
I love him because he thinks he can.
Onu seviyorum çünkü bunu yapabileceğini düşünüyor.
And I love him knowing that he can't.
Onu, yapamayacağını bildiğim hâlde seviyorum.
Will you love him, comfort him, honor and keep him in sickness and in health?
Onu sevecek, memnun edecek saygı duyup hastalıkta ve sağlıkta yanında olacak mısın?
So I guess it'll be up to us to love him through this.
Bu zor dönemi atlatmasını sağlamak sanırım bize düşüyor.
- Do you love him?
- Onu seviyor musun?
But I love him... No judgment.
Ama onu seviyorum- - yargılamıyorum.
'Cause you love him and he loves you.
Çünkü sen onu seviyorsun, o da seni seviyor.
He's lucky I love him.
Onu sevdiğim için çok şanslı.
And I especially love the part where you were telling him how much you love him and how you wanted him to leave me.
Ve en çok da ona, onu ne kadar çok sevdiğini ve ondan beni terk etmesini istediğin kısmı seviyorum.
You still love him, don't you?
Hâlâ onu seviyorsun, değil mi?
You know, God love him, but your father's just driving me around the bend right now.
Biliyorsun, babanı seviyorum ama şu anda beni çıldırtıyor.
Do you love him?
Onu seviyor musun?
And I love him.
Ve ben de onu seviyorum.
But you learned to love him, right? No. I gave him two sons... an heir and a spare.
- Hayır, ona mirasını bırakacağı iki oğul verdim.
They love him. They're gonna slaughter our village for him.
Onu çok sevdiler.
You love him?
Onu seviyor musun?
I love him!
Ona bayılırım!
Do you love him? !
Onu seviyor musun?
You're gonna tell me that you love him?
Onu sevdiğini mi söyleyeceksin?
I know you love him, but sooner or later you have to face the truth.
Onu sevdiğini biliyorum ama er ya da geç gerçekle yüzleşmek zorunda kalacaksın.
But you love him anyway, is that right?
Ama onu yine de seviyorsun, öyle değil mi?
I love him, too, you know.
Onu ben de seviyorum hani.
You love him. We both love him.
İkimiz de seviyoruz.
- But I love him more.
- Ama ben senden çok seviyorum.
I'm gonna prove that I love him more.
Onu senden daha çok sevdiğimi kanıtlayacağım.
I'm going to tell him that I love him,
Ona onu ne kadar sevdiğimi söyleyeceğim...
He's got two parents who love him, they've got a farm, animals, food on the table, it's perfect.
Onu seven ebeveynleri var ve bir çiftlikleri hayvanları, masalarında yemekleri var, bu mükemmel.
I love him!
Onu seviyorum!
He's my husband, and I love him more!
O benim kocam ve ben onu daha çok seviyorum!
All right, well, it's none of my business, but I would love to be there when you lay it on him.
Pekala, beni ilgilendirmez. Ama onu indirdiğin zaman orada olmak isterim.
And if you can cure him, he's gonna love you more.
Ayrıca onu iyileştirirsen, seni daha çok sevecek.
Don't you want him to love you more?
Seni daha çok sevmesini istemiyor musun?
to make him fall in love with me, to steal Regina's fated true love.
Onu kendime aşık edecektim. Regina'nın kaderindeki gerçek aşkını çalacaktım.
I haven't done anything except love and honor him in sickness and in health, to have and to hold and all that other wifely nonsense.
Sevmek dışında ona hiçbir şey yapmadım. Hastalıkta ve sağlıkta birbirimize tutunmak ve diğer bütün karı-koca zırvaları.
And he had come for me. I fell in love with him.
Andy'me, Nina... ve peşimden geldi.
Especially his personality, with his affection for the game and his love of playing, I think it had a real negative effect on him.
Özellikle onun kişiliği, maç düşkünlüğü ve oynama aşkıyla, bence onun üzerinde olumsuz etkisi vardı.
And probably more than anything else, the love of showing off the abilities that he had and I think that's what lifts him apart.
Belki de herşeyden çok, sahip olduğu yetenekleri gösterme sevgisi onu yücelten şeydi.
Get him back here right now. I got a picture I think he would love to see.
Yo, hayır... bu iş, bitti artık.
All we can do is forgive him, as we must forgive all people, and show love to all men.
Bizim elimizden gelen tek şey onu affetmek. Tüm insanları affetmemiz ve herkese sevgimizi göstermemiz gerektiği gibi.
Give him my love when you see him.
Görünce sevgilerimi ilet ona.
She fell in love with him.
Ona çok aşıktı.
Oh, I love him. ( Thanassis ) We show who Harry is.
Bayılıyorum ben o adama.
I love that about him.
Bunu seviyorum.
Somewhere not even your love can save him anymore.
Aşkının onu kurtaramayacağı bir yerde.
If the leak was in love, how would you profile him?
şayet köstebek aşık olsaydı profilini nasıl çıkartırdın?
And, look, I love my dad, but screw him, you know?
Bak, ben babamı seviyorum ama onu boşver olur mu?
I'm just not totally sold on the relationship yet, and I don't wanna bring him to some stupid wedding where he might get all romantic and say, "I love you."
Hâlâ bu ilişkiye tam olarak bağlanamadım ve onu aptalca bir düğüne götürüp, ortamın romantikliğine dalıp bana seni seviyorum demesini istemiyorum.
I'd love to meet him.
tanışmak için sabırsızlanıyorum.
himself 154
himura 39
him again 23
him and me 36
him too 56
him or me 60
him who 26
love is in the air 29
love is all you need 17
love you 2060
himura 39
him again 23
him and me 36
him too 56
him or me 60
him who 26
love is in the air 29
love is all you need 17
love you 2060
love is blind 30
love me 205
love is 42
love you too 190
love you guys 28
love actually 22
love you more 28
love is all around 23
love of my life 39
love and happiness 17
love me 205
love is 42
love you too 190
love you guys 28
love actually 22
love you more 28
love is all around 23
love of my life 39
love and happiness 17
love each other 30
love is kind 20
love is patient 23
love conquers all 23
love ya 52
love it 389
love shack 29
love hurts 21
love at first sight 52
love letters 21
love is kind 20
love is patient 23
love conquers all 23
love ya 52
love it 389
love shack 29
love hurts 21
love at first sight 52
love letters 21