Maybe nothing tradutor Turco
886 parallel translation
Maybe nothing.
Belki hiçbir şey yapmam.
Maybe nothing for you, but I'm going to get out of this somehow.
Sizin için olmayabilir ama bu işten bir şekilde kurtulacağım.
Well, maybe nothing to you.
Senin için bir şey ifade etmiyor olabilir.
30, maybe 40 years from now, when you're pruning roses from your wheelchair I'll stroll by your garden gate and say, "Hello, Morag." And nothing will have changed.
30 belki 40 yıl sonra sen tekerlekli sandalyende oturmuş gülleri budarken bahçe kapına gelir ve "Merhaba Morag" derim ve hiçbir şey değişmemiş olur.
So nothing can survive down here, except maybe for some plankton and you, right?
O zaman orada birkaç plankton hariç hiçbir şey hayatta kalamaz, değil mi?
Maybe you did. Anyway, nothing means much to me now.
Her neyse, benim için artık hiçbir şeyin anlamı yok.
If you do that you'll get nothing, except maybe the police after you.
O zaman hiçbir şey alamazsın. Peşine düşen polisler de cabası olur.
Oh, I may have dropped a few hundred, maybe but nothing to speak of.
Birkaç yüz kaybettim belki ama konuşmaya değmez.
Or maybe you Portuguese just don't know nothing about trawl-fishing.
Belki de siz Portekizliler trolle avlanmayı bilmiyorsunuzdur.
Maybe you can generate or whatever it is for all that suppress business, but... Oh, please, nothing.
Bırak lütfeni.
Maybe not as good as the first, but it's better than nothing.
Ilki kadar iyi olmasa da hiç yoktan iyidir.
When I started out I felt just like you said. But when I hear them machine guns a-going and all them fellows are dropping around me, I figured that them guns was killing hundreds, maybe thousands, and there weren't nothing anybody could do, but to stop them guns.
Başlarken tam dediğiniz gibi hissediyordum ama makineli tüfekleri duyduğum zaman etrafımdaki herkes patır patır dökülünce silahlarının yüzlerce, belki de binlerce kişiyi öldüreceğini düşündüm.
Maybe a little sinning in general, but nothing you could call a real sin.
Belki genel olarak ufak tefek günahlar var ama gerçek günah yok.
Maybe I'm tired of pretending that nothing bothers me.
Belki hiçbir şey canımı sıkmıyormuş gibi davranmaktan yorulmuşumdur.
That's for nothing, Johnny, except maybe being a nice guy.
Bu, sadece iyi biri olduğun için Johnny.
would you maybe care to convince me, alicia... that Mr. DevIin means nothing to you?
Beni ikna etmek ister misin Alicia bay Devlin'in sana birşey ifade etmediğine?
- Maybe I oughtn't to tell nothing.
- Belki de size hiçbir şey söylememeliyim.
Maybe I've got nothing better to do.
- Yapacak daha iyi bir şey bulamadım.
You will go far away maybe in new places but your eyes will see nothing.
Belki çok uzaklara gidersin. Yeni yerlere. Ama gözlerin hiçbir şey görmeyecek.
They won't find nothing up there now. Cole Smith camped there a month ago with maybe 60 men.
orada hiç bir şey bulamayacaklar cole smith bir ay önce yaklaşık 60 adamıyla burada kamp yaptı
He knows nothing about them, but he thinks maybe his friends do.
- Hiç bir şey bilmiyor. Belki arkadaşlarının bildiğini düşünüyor.
Maybe it's nothing.
Belki hiçbir şey.
You know, I was thinking, if there's nothing to keep you down here, maybe we can take the same boat home, huh?
Düşündüm de, seni burada tutan bir şey yoksa... aynı gemiyle ülkeye geri dönebiliriz, ne dersin?
Maybe he does it by paying his staff next to nothing!
Belki de nerdeyse bedavaya çalıştırdığı işçileri sayesinde başarılıdır!
Maybe 60 days, nothing worse.
En fazla 60 gün yersin.
- For you, nothing, maybe.
- Senin için olmayabilir ama benim için...
Nothing happened to the room. Maybe a little lighter.
Tatyana Sergeyevna, affedin, habersiz geldim.
I'll watch him, and if it looks like nothing's up... I'll slip out later, maybe the back way, and join you.
Onu izlerim ve bir sorun olmadığını anlarsam belki arka taraftan sıvışıp yanına gelirim.
Maybe a chipped bone, but nothing broken.
Çatlak bir kemik olabilir, ama kırık değil.
Maybe we'll meet if nothing's happened in the meantime.
Bir şey olmazsa buluşabiliriz.
" and maybe she had nothing special in mind
" ve belki de yalnız içmek için uğradığında
All I want is some normal, intelligent discussion. And maybe some normal affection between a boy and a girl. Nothing more.
Tek istediğim, bir erkek ve bir kız arasında normal aklı başında muhabbet ve belki biraz normal hoşlanma, o kadar.
Maybe not sober, but when he's been drinking there ain't nothing
Belki öyle, Ama sarhoş olduğunda yapamayacağı birşey yoktur.
Maybe there's nothing to be jealous about.
Belki de ortada kıskanacak bir şey yoktur.
Maybe I'm nothing without him.
Şimdi ben onsuz bir hiçim.
Maybe Sergey is right, and there's nothing here.
Sergey burada bir şey yok demekle haklıydı belki.
Nothing. I thought maybe you needed me.
Bana ihtiyacın vardır diye.
- Maybe... I believe nothing
Hiçbir şeye inanmıyorum.
Maybe it's nothing
Belki bir şeyin yoktur.
There's nothing more cozy than an old gargoyle... except maybe a whipping post or two.
Küçük bir canavardan daha huzur verici ne var? Tabii kırbaçlama direklerini saymazsak.
Maybe there was nothing more than a big canoe.
Belki de büyük bir kano dışında hiç bir şey yoktur.
Maybe for you nothing was better rather than a mother like this.
Evet bu doğru değil. Haydi söyleyin.
And maybe Frank Towns who's flown every crate they've ever built... and who could fly in and out of a tennis court if he had to- - maybe that great hell-for-leather trailblazer's nothing more than a back number.
veya kim bilir belkide Frank Towns gerçekten yanılıyordur? bizi bu tenis kortundan uzağa yollayabilecek bir bir şansımız varken - bu cehennemden kurtulma şansımız varken, neden oturmuş, "kim kimin tarafında" hesabını yapıyoruz?
Nothing flashy, maybe something like this.
Fazla gösterişli olmasın. Şunun gibi olabilir.
Maybe Jean La Bete paid thousand dollars for nothing.
Belkide Jean La Bete bin doları boşa ödedi.
If you want that woman, hombre, you'd better hurry... or maybe there will be nothing left in the sun!
Eğer o kadını istiyorsan elini çabuk tutsan iyi olur... yoksa güneşin altında kavrulup gidecek!
But I'm sure that Diana had nothing to do with it. Maybe.
Ama Diana'yla ilgisi olmadığından gayet eminim.
Maybe Matt Decker didn't die for nothing.
Belki Matt Decker boşu boşuna ölmedi.
Yes, maybe you have. Tyree's wife said there was something in that root. She said now, that you can refuse her nothing.
Tyree'nin karısı istediği hiçbir şeyi reddedemeyeceğini söylemişti.
Maybe it's nothing.
Herneyse, önemli değil.
Even if nothing ever happens in this village maybe you want one just in case.
Köyde hiç bir şey olmasa da belki lazım olur diye bir tane istiyorsun.
nothing 25771
nothing to see here 87
nothing else matters 82
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing happened 754
nothing at all 597
nothing changes 92
nothing yet 509
nothing to see here 87
nothing else matters 82
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing happened 754
nothing at all 597
nothing changes 92
nothing yet 509
nothing's changed 230
nothing to worry about 339
nothing happens 85
nothing so far 85
nothing has changed 127
nothing fancy 88
nothing serious 268
nothing will happen 77
nothing here 109
nothing important 86
nothing to worry about 339
nothing happens 85
nothing so far 85
nothing has changed 127
nothing fancy 88
nothing serious 268
nothing will happen 77
nothing here 109
nothing important 86