Maybe you should tradutor Turco
9,616 parallel translation
Maybe you should ask Felix about that.
Belki de bunu Felix'e sormalısın.
Maybe you should stop thinking about it and do it.
Belki de bu konuda düşünmeyi bırakmalı ve yapmalısın.
Maybe you should get a real drink.
Belki de adam akıllı bir içki içmelisin.
Maybe you should stop.
belki vazgeçmelisin.
Maybe you should press a little harder on the gas...
belki gaza biraz daha sert basmalısın.
You know, maybe you should give him an activity.
Meşgul olmasını sağlayabilirsin.
Maybe you should go talk to Cleveland.
Belki de Cleveland ile konuşmalısın. Cleveland mı?
Yeah, then maybe you should have checked with your partner before signing her up for this.
Belki de işi kabul etmeden önce ortağını kollaman gerekiyordur.
If you're looking for your girl, maybe you should check with your ex-partner.
Eğer senin kızı arıyorsan, belki eski ortağını kontrol etmelisin.
Maybe you should audition at The Comedy Store while I go shop at Rodeo, huh?
Ben Rodeo'da alışveriş yaparken... Bütün manzaraları görmeliyiz.
You know, maybe you should...
Belki sen...
Maybe you should stay here.
Belki sen burada kalmalısın.
Maybe you should learn to bend a little before someone breaks.
Bence bazıları kuralları çiğnemeden birazcık esnetmeyi öğrenmen gerek.
If it's the language that's confusing the fox... Maybe you should stop trying to understand it.
Eğer tilkinin aklını karıştıran dil ise belki de artık anlamaya çalışmamalısın.
Maybe... Maybe you should talk to your dad.
Sen gidip babanla konuşsan iyi olur.
Maybe you should try something other than duct tape.
Belki de koli bandından başka bir şey denemelisin.
Maybe you should take it for a ride-by so you can rub his nose in it.
Bence eski sahibine bir uğra gözüne soka soka gösterirsin canavarı.
Maybe you should get checked out too.
Belki sen de muayene edilmelisin.
Maybe you should let dad drive.
Belki babamın kullanmasını izin vermelisin.
Maybe you should go home, get some rest.
Belki eve gidip biraz dinlenmelisin.
- Yes, I agree. Maybe you should both go by your middle names.
İkinize de göbek adlarınızla seslenelim bence.
Maybe you should both go by your middle names.
- İkinize de göbek adlarınızla seslenelim.
You know, I was gonna say maybe you should lie down for a little while.
Biraz uzansan iyi olur diyecektim.
Maybe you should tell me where the thinny is in case you, you know, croak before we make it back.
Belki de geri dönmeden önce nalları dikme ihtimaline karşı bana incenin yerini söylesen iyi olur.
Maybe you should find a new line of work.
Belki de artık mesleğini değiştirmen gerek!
Okay, well, maybe you should be more concerned that we don't have a motive or a suspect.
Belki de sebep ya da şüpheli olmadığı için daha çok endişelenmelisiniz.
Maybe you should wait outside.
- Dışarıda beklesen iyi olabilir.
Maybe you should bite me.
- Avcumu yalasan iyi olabilir.
So maybe you should think about the Geneva Pine investigation.
Belki de Geneva Pine soruşturması hakkında düşünseniz iyi olur.
Maybe you should tell Hetty it was a ghost.
Belki de Hetty'ye hayalet demelisin.
Maybe you should do the same.
Belki sen de aynısını yapmalısın.
Maybe you should have a beaker of wine first.
Belki önce biraz şarap içsen iyi olur.
Maybe you should postpone this.
Belki de bunu sonraya bırakmalısın.
- Maybe you should go with her.
- Belki de onunla gitmelisiniz.
Maybe you should call Paige an-and let her know what happened.
Belki Paige'i arayıp olanlardan bahsedebilirsin.
Maybe you should try something else.
Belki de başka bir şey denemelisin.
I'm just saying, you know, I mean, we got a storm coming and it's Halloween tomorrow, so... maybe they should just wait.
Sadece söylüyorum, fırtına geliyor, ve yarın cadılar bayramı, daha sonra gelseler iyi olur.
Maybe you should open up an office.
Belki bir ofis açsan iyi olur.
Um, uh, partner, you know, maybe w-we should discuss...
- Ortak, belki de önce biz bunu bir konuş- -
You know what, maybe she should.
Belki de böylesi daha iyi olur.
Maybe that's a story you should be following with that dogged journalistic paranoia of yours.
Belki de o inatçı, gazeteci kuşkunla takip etmen gereken haber oradadır.
If the French embassy is full of gals like you, maybe I should go work there.
Fransız Büyükelçiliği'nde senin gibi hatunlar varsa belki ben de orada çalışmalıyım.
Just thought I should head back east for a little bit, see Daddy's brothers and maybe get to visit you on the set.
Kısa süreliğine Doğu'ya gelmeliyim. Babanın kardeşlerini görürüm ve belki seni sette ziyaret ederim.
Okay, maybe we should find some kind of competition or something. You know, something we're both equally good at.
İkimizin de eşit derecede iyi olduğu bir şey.
You know, maybe we should just get married.
Belki de evlenmeliyiz.
I don't want to fight, either, but maybe we should, because then at least I'd know how you feel.
- Ben de, ama etmeliyiz belki hiç olmazsa ne hissettiğini anlardım.
- You're not gonna like this, but... - maybe we should call him.
Bu hoşuna gitmeyecek ; ama belki de onu arasak iyi olur.
[Music playing] Maybe you should let Caroline decide what she needs.
Belki de neye ihtiyacı olduğuna karar verme işini ona bırakmalısın.
Maybe we should just turn you loose, let you fend for yourself.
Belki de seni kendi başına bırakmalıyız.
Maybe I should come in with you.
Belki de seninle gelmeliyim.
Maybe I should have sent you a text message.
- Belki ı bana bir mesaj göndermeniz gerekmektedir.
maybe you should be 18
maybe you shouldn't 29
maybe you should talk to him 18
maybe you should have 16
maybe you should go 43
maybe you should go home 18
maybe you are 55
maybe you 78
maybe you can't 19
maybe you're right 670
maybe you shouldn't 29
maybe you should talk to him 18
maybe you should have 16
maybe you should go 43
maybe you should go home 18
maybe you are 55
maybe you 78
maybe you can't 19
maybe you're right 670