Miles tradutor Turco
24,655 parallel translation
My plane goes down same time my friends are kidnapped thousands of miles away.
Arkadaşlarımın binlerce mil ötede... kaçırılırken benim uçağım düşüyor.
But like I said, he was 10 miles away, in Bellevue at the time.
Ama dediğim gibi, olay anında 10 mil uzakta Bellevue'deymiş.
We can crank the treadmill up as high as ten miles per hour.
Koşu bandını maksimum seviyeye, saatte 15 kilometre hıza çıkarabiliyoruz.
- Ten miles per hour.
Saatte 16 kilometre.
Whoa, 12 miles per hour.
Vay be, saatte 20 kilometre.
25 nautical miles off the coast in vicinity of 2.60 north by 106.94 east.
Kıyıdan 25 mil mesafede. Yaklaşık olarak 20 ° 60'kuzey, 106 ° 94'doğu koordinatlarında.
I hold that vessel at 1.3 nautical miles north-northwest of our current position.
Gemi kuzey-kuzeybatı kerterizinde 1.3 mil süratle ilerliyor.
Still 60 miles south-southwest.
- 60 mil Güney-güneybatıda.
There's a nuclear power plant six miles inland.
6 kilometre içeride bir nükleer enerji santrali var.
About 600 miles.
- Yaklaşık 1000 kilometre.
We're currently 16 miles out of position, sir.
Mevkinin 16 mil uzağındayız efendim.
She's 10 miles out, due west-southwest.
Batı-güneybatı rotasına dön.
And I've been chasing you for miles like a murderer!
Ve ben kilometrelerdir seni takip ediyorum, seri katil gibi!
All we wanted to do was log in from our computer to a computer 400 miles to the north, up in Stanford Research Institute.
Tek isteğimiz, buradaki bilgisayarımızdan yaklaşık 600 kilometre kuzeyde Stanford Araştırma Enstitüsü'ndeki bir bilgisayara bağlanmaktı.
Today, we couldn't know exactly, the directory might be some 72 miles thick.
Tam olarak bilemesek de böyle bir dizin yaklaşık 115 kilometre kalınlığında olurdu.
We really try to keep wireless transmissions of any kind suppressed within about ten miles of the observatory.
Gözlemevinin 15 kilometre çapındaki kablosuz her türlü yayını baskı altında tutmaya çalışıyoruz.
Well, we can already go a few millimeters and it's just a matter of time before we can go thousands of miles.
Halihazırda birkaç milimetre gidebiliyoruz ve binlerce kilometre gitmemiz sadece bir an meselesi.
This comes on the heels of Gertrude Smiles being discovered in her house in Eagle Rock 5 miles away.
Gertrude Smiles'ın 8 kilometre ötedeki Eagle Rock'daki evinde bulunmasından hemen sonra.
Everyone within 100 miles of Montreal has a sexy French name.
Montreal'in 160 km. civarındaki herkesin seksi bir Fransız adı vardır.
Let me pose a hypothetical. If someone like Borns Tech were to detonate napalm bombs off the coast of Long Beach, which is just a few miles from this courtroom, that defense could come in pretty handy, couldn't it?
Borns Tech gibi bir şirket bu mahkemeden birkaç km. uzakta Long Beach körfezinde napalm bombası patlatsa bunu savunmak kolay olurdu, değil mi?
No cops or military around for hundreds of miles.
Yüzlerce kilometre çevrede polis ya da asker yok.
Guys, you got another wave inbound, few miles out.
Millet, birkaç kilometre öteden yeni bir dalga geliyor.
We're about eight miles north-northwest of the shack.
Kulübenin 12 kilometre kuzeybatısındayız.
The first one was found here, ten miles from McCarthy's farmhouse.
İlki burada bulundu, McCarthy'nin çitfliğinden 10 mil ötede.
Squad car picked her up a few miles from her school, dropped her back home.
Ekip arabası onu okuldan bir kaç mil uzakta, buldu ve eve bıraktı.
Mato says the drug camp is ten miles in.
Mato'nun dediğine göre uyuşturucu kampı 10 kilometre ileride.
Higher elevation means more miles to anticipate potential attacks.
Olası saldırıları önlemek için, yüksek rakımlar daha avantajlı.
Only eight miles from Regan's childhood home.
Regan'ın çocukluk evinden sadece 13 km. uzakta.
The lithium mine itself is also abandoned, several miles away.
Lityum madeni de terkedilmiş, bir kaç kilometre ötede.
A military prison in Turkey ten miles from the Syrian border.
Türkiye'de askeri bir hapishane Suriye sınırından 16 km uzakta.
40 miles west.
40 mil batıda.
Local P.D. found the body dumped a few miles from here an hour ago.
Yerli polis karakolu bir saat önce cesedi buraya bir kaç km uzaklıkta atılmış buldu.
I have a plane a few miles away and this truck will protect us from the blast.
Birkaç km ilerde uçağım var ve bu kamyonet bizi patlamadan kurtarabilir.
I'm afraid you blew your airline miles for nothing, Lou.
Uçuş millerini boşa harcadın bence Lou.
I got eyes all over NOLA, but there are 1,600 miles of sewer below our fair city and I can't see into them.
NOLA'yı tamamen görüyorum ama 1600 mil kadar kanalizasyon var şehrin altında ve onların içini göremiyorum.
Long enough to go about two miles?
İki mil gitmek için yeterli mi?
I didn't drive a thousand miles to hear you bellyache...
- Onca yolu mızmızlanmanı duymak için gelmedim.
The route's ten miles and the streets are already packed.
Yol 16 kilometre ve caddeler ağzına kadar dolu.
My sister's a few miles down the coast.
Kız kardeşimin evi sahilden birkaç kilometre ötede.
Her return to London after 50,000 miles by air, land and sea is a triumph of diplomacy at a challenging time for the Empire.
Havada, karada ve denizde yaptığı 80 bin kilometrelik yolculuktan sonra Londra'ya dönüşü İmparatorluğun zorlu bir zamanında bir diplomasi başarısı oldu.
On the bright side, I spoke to the airline, and you're still gonna get the miles.
İşin iyi yanı hava yolları ile konuştum, ve merak etme, hala o uçuş millerini alacaksın.
When the nearest day care center is over 30 miles away you get creative.
En yakın gündüz bakım merkezi 30 mil uzaklıkta.
It's old, it doesn't shoot straight, and it's worth enough to buy us both a chrome condo 5000 miles from here.
Bu eski, doğru düzgün ateş edemiyor ve ikimize buradan 8000 km uzakta güzel bir ev satın alacak kadar para eder.
My van broke down a few miles from here.
Kamyonetim birkaç kilometre uzakta bozuldu.
Couple miles east of Roach.
Roach'un birkaç km doğusunda.
Same guy you brought Sully 3,000 miles to murder?
Sully'i neredeyse 5 bin kilometreden öldürmesi için getirdiğin adam mı?
Do me a favor... Go and run six miles and see if you're still laughing when you get back.
Bana bir iyilik yap. 9 km koş ve döndüğünde hala gülüyor musun bakalım.
We wouldn't have blown the tire if you weren't driving like a maniac, topping 95 miles an hour.
Arabayı manyak gibi 150 ile sürmeseydin lastik patlamazdı.
Lonepine's back a couple of miles.
Lonepine birkaç kilometre geride.
Even more peculiar, your grandson appears to live here, but judging by his T-shirt, he goes to Eden Mills High, an elite public school 12 miles outside of your district.
Daha da acayip olan şu ki, torununuz burada yaşıyor gibi ama tişörtüne bakılırsa Eden Mills Lisesi'ne gidiyor. Bölgenizden 20 km. uzaklıktaki seçkin bir devlet okulu.
Flares starboard side... Green, red, green, bearing 3-5-0, but they're at least 10 miles out.
Sancak tarafta yeşil-kırmızı-yeşil işaret fişekleri atıldı.
miles an hour 504
miles per hour 260
miles apart 28
miles away 434
miles to go 28
miles wide 17
miles to the gallon 34
miles out 42
miles long 27
miles o'brien 17
miles per hour 260
miles apart 28
miles away 434
miles to go 28
miles wide 17
miles to the gallon 34
miles out 42
miles long 27
miles o'brien 17