Not deliberately tradutor Turco
105 parallel translation
Perhaps not deliberately, Senator.
Belki kasten değil, Senatör.
Not deliberately, but precisely because he is lost.
Bilerek değil, titizlikle. Çünkü yolunu kaybetti.
I did not deliberately hurt your feelings I didn't
Kasten kalbini kırmadım. Hayır.
At least not deliberately.
En azından bilecek öldürmeyeceğiz.
Not deliberately.
Kasıtlı olmadı.
You're not deliberately concealing things from me are you?
Benden bile bile bir şeyler saklamıyorsun değil mi?
Not deliberately.
Hele kasıtlı olarak asla.
Maybe not deliberately, but, yes.
Belki kasten değil, ama evet.
Amir did not deliberately kill shanker.
Amir, Shankar'ı kasten öldürmedi.
No, not deliberately.
İsteyerek değil.
Nah, not deliberately!
Kasten değil.
Not deliberately!
- Hayır, kasten değil.
No, not deliberately.
- Tam olarak değil.
I do not deliberately, Andy.
Böyle olsun istemezdim. istemedim.
No, those plates were taken down and smashed deliberately and it was done after she was killed and not before.
Hayır, o tabaklar isteyerek aşağı indirildi ve paramparça edildi. Hem de bu iş kadın öldürüldükten sonra yapıldı, önce değil.
But to get your pleasure from not taking, From cheating yourself deliberately Like my brother did today,
Ama karşılık beklememekten zevk almak kardeşimin bugün yaptığı gibi bile bile kendini kandırmak çıkar sağlamamaktan, karşılığını almamaktan bir insanın bundan daha büyük kötülük yapamayacağını anlamıyor musun?
Rudolf, it's not wise to provoke Michael deliberately.
Rudolf. Michael'ı kasten kışkırtmak akıllıca değil.
That note was left outside my door deliberately to lure me down.
O not beni aşağı çekmek için kapıma iliştirilmişti.
You know, at dinner, just for a moment, I thought you deliberately knocked over the plate and gave a note to Mr. Pollock.
Akşam yemeğinde, sadece bir anlığına tabağı kasten düşürüp, Bay Pollock'a bir not verdiğini düşündüm.
not something deliberately part with
tasarlanmış gibi görünmüyor
You were not only totally disloyal to the school... by deliberately throwing away the debate... but you reduced the occasion to a gutter level.
Münazarada kasten karşı tarafı desteklemekle okuluna vefasızlık yapmış olduğun gibi okulumuzun seviyesini de düşürmüş oldun.
I did not bare myself deliberately, but I tell you, I wish now that I had.
Bilerek göstermedim meme ucumu, ama keşke bilerek olsaymış diyorum.
The question is whether this officer deliberately left the son of Kotran Pa'Dar at the centre knowing he was not an orphan.
Soru, bu subayın, Kotran Pa'Dar'ın oğlunun yetim olmadığını bilerek,... kasten tehcir merkezine bırakıp bırakmadığı.
I didn't even see him come in. But it's like he finds the only adult in here. Like he's deliberately trying to not have fun.
Buradaki tek yetişkin olduğundan eğlenmemek için çabalıyor olsa gerek.
It's not as if we were deliberately trying to exclude you.
Seni inadına kabul etmemezlik etmiyoruz ki.
I would only point out... that during the period that he was under the influence of Dust... he was not acting rationally or deliberately... and that may constitute extenuating circumstances.
Ben sadece sanığın Toz'un etkisi altında olduğu süre zarfında mantıklı ve kasıtlı olarak hareket etmediğini ve bunun hafifletici bir sebep sayılması gerektiğini belirtmek istedim.
If our assumption is correct and he truly does not know that his government is behind these attacks if they deliberately kept him out of it...
Tahminlerim doğruysa hükûmetinin saldırıların faili olduğunu bilmiyorsa kasıtlı olarak olayların dışında tutmuşlarsa...
I came to the woods because I wished to live deliberately, and see if I could not learn what it had to teach, and not, when I came to die, discover that I had not lived.
Rüyada olduğum sürece altıma işesem de bişe olmaz. Naomi, bahsettiğin her ne ise sana yardımcı olmaktan mutlu oluruz.
They're obviously deliberately not calling.
Açıkça kasıtlı olarak aramıyorlar.
He keeps insisting I was lashing out deliberately, which I was not, although God knows it would've been justified.
Onu kasıtlı olarak kışkırttığım konusunda ısrar ediyor. Ki etmiyorum, Yine de Tanrı biliyor o konuda haklıyım.
Those familiar words open every graduation address at Smallville High and I use them deliberately, because the rest of my speech will not be so reassuring.
Bu bilinen kelimeler her Smallville Lisesi mezuniyet konuşmasının başlangıcıdır ve kasten kullanıyorum çünkü konuşmamın geri kalanı o kadar rahatlatıcı olmayacak.
I'm not doing this deliberately, please believe me.
Bunu bilerek yapmıyorum efendim, lütfen bana inanın.
At least not deliberately.
En azından bu sefer olmaz.
Look, I don't know who told you I had anything to do with your father's death... but their information is faulty... or they are deliberately not telling you the truth.
Bak, babanın ölümüyle ilgim olduğunu sana kim söyledi bilmiyorum ama yanlış bilgi vermişler. Veya bilerek sana gerçeği söylemiyorlar.
Could she not be deliberately hiding something?
Özellikle bir şey saklıyor olamaz mı?
You know that you're not allowed to cross the river... and yet you deliberately disobeyed me.
biliyorsun nehirden karsiya geçmeye izin yok... ve hala beni dinlemiyorsun.
Eye witnesses claimed that the frenzied swarms of birds were not in fact attacking people deliberately...
Görgü tanıkları, kuşların insanlara kasten saldırmadığını...
I'm not the one who deliberately kept you in foster care. - You're not helping things, Lex.
Seni özellikle yetimhanede tutan da ben değilim.
Because you deliberately did something I asked you not to!
Çünkü senden yapmamanı istedeğim bir şey yaptın!
Not deliberately.
Bilerek yapmadım.
He's deliberately not stopping!
Bile bile yapıyor bunu!
I mean, unless he knew she was behind the wall and he shot her deliberately. Maybe Gil's not our shooter.
Kızın orada olduğu bilip kasten ateş etmiş de olabilir.
I'm not saying you would do such a thing deliberately.
Böyle bir şeyi kasten yapabileceğini söylemiyorum.
We're not saying you're deliberately violent.
Senin kasten şiddete başvurduğunu söylemiyoruz.
I'm not gonna deliberately hurt myself, break my neck to create a distraction.
Kasten kendime zarar vermeyeceğim, boynumu dikkat dağıtmak için kırmayacağm.
It's not enough that I work without sleep in this theater pour every dollar I make into it, but now this. Someone deliberately and maliciously attempting to wreck my show.
Uyumadam çalışmamın yanında kazandığım her bir kuruşu harcadığım tiyatroyu birisi kasten yok etmeye çalıştı.
His issue, which I deliberately made not my issue.
Onun problemi. Ben kasıtlı olarak bunu problem haline getirmedim.
He deliberately did not use elephants.
Bilerek filleri kullanmadı.
If there's anything else that you have done to hurt this country or me, deliberately or not, now is the time to tell me.
Eğer bana yada devlete zarar verecek iradi yada istemeyerek yaptığın başka şeyler varsa, Bana anlatmanın şimdi tam sırası. Yemin ederim ki eğer olsaydı...
He deliberately has not come back to Highbury all these years, since he was a little boy.
Küçük bir çocuk olduğu günden beri bütün bu yıllar boyunca Highbury'ye kasıtlı olarak dönmedi.
Last year, he deliberately lost Things that you Do not worry, trust me But...
o geçen yıl bilerek yenildi ondan endişelenmeyin, bana güvenin fakat... neyse boş verin hey, o sahaya çıkamaz.
deliberately 29
not dead 136
not done 22
not down 33
not dad 16
not directly 86
not down here 16
not drunk 16
not deaf 24
not drugs 19
not dead 136
not done 22
not down 33
not dad 16
not directly 86
not down here 16
not drunk 16
not deaf 24
not drugs 19