Not for you tradutor Turco
34,092 parallel translation
It's not for you, it's for me.
- Bu senin için değil, benim için.
No, not for you, um, because you look great.
- Hayır. Senin için değil. Çünkü sen harika görünüyorsun.
Not for me, and especially not for you.
Benim için değil, özellikle senin için değil.
And thanks for not telling Andi I invited you to the game first.
Ve Andi'ye maça ilk seni davet ettiğimi söylemediğin için de teşekkürler.
Oh, you're not taking me down for this.
Bunu benim üzerime yıkamazsın.
Now, if you'll please leave, all this conflict is not good for Jerome.
Şimdi lütfen git, bu tartışma Jerome için iyi olmadı.
Not just for you and me, but for everyone.
Korku olmayan bir dünya Sadece senin ve benim için değil... herkes için.
Now you're telling me she's not gonna be found for another five years?
5 yıl daha bulunmayacağını mı söylüyorsun?
So, this... is for you, to open or not.
Bu senin. HOLLOWAY ANALİZ LABORATUVARI İster aç, ister açma.
Hannah, when you come asking for help, it's never easy, and sometimes not even legal.
Sen benden yardım istediğinde hiçbir zaman kolay olmuyor hatta bazen yasal bile olmuyor.
And while you may not ask for my help, it's here if you want it, sir.
Yardımımı istiyor olmasanız da eğer isterseniz buradayım, efendim.
Lucky for us it was you and not Lucas.
İyi ki Lucas değil de sendin.
Not that I blame you for César's death, but it must be quite a weight on your conscience.
- César'ın ölümünden seni suçluyor değilim. Ama bu, vicdanın için bir yük olmalı.
In exchange for not eliminating you right now?
Seni hemen elememek karşılığında?
It's not safe for you if I stay.
Burada kalmam sizin için güvenli değil.
Next year, I will be spending Pattern Day for all of you, if you do not follow me!
Eğer beni takip etmezseniz, önümüzdeki yıl yıl sizin için Patern Günü'ne katılacağım.
! Yes, and I resent you for trying to bond with Ralph when we both know that I'm the one that he should be learning from, not you.
- Evet, ve sana içerledim çünkü ikimiz de senden değil benden bir şeyler öğrenmesi gerektiğini bilmemize bir şeyler öğrenmesi gerektiğini bilemize rağmen onunla bağ kuruyorsun.
If a giant banner doesn't get people to vote for you, I'm not sure what will.
Eğer dev gibi bir afiş insanların sana oy vermesini sağlamazsa, daha ne sağlar bilemiyorum.
Tell me it's not the same for you and that woman you've been seeing. Felicia?
Senin içinde aynı olmadığını söyle, görüştüğün o kadın mesela, Felicia mıydı?
Yet you still think she might not be right for me.
Yine de bana uygun olmadığını düşünüyorsun.
I know what you're doing, but Ezra's got to learn for himself Hondo's not the friend he appears to be.
Ne yaptığını biliyorum fakat Ezra'nın kendisinin Hondo'nun göründüğü gibi bir dost olmadığını öğrenmesi lazım.
You did not honestly think that I traveled all this way for just one hit, did you?
Gerçekten bu kadar yolu sadece bir iş için teptiğimi düşünmüyorsunuz, değil mi?
If you give me that, then I will sit in the corner and you will not know I exist for the entire night. Deal?
Eğer bunu yaparsan bütün gece bir köşede oturacağım ve varlığımı hissetmeyeceksin bile, anlaştık mı?
Oh, so my love's not good enough for you?
Benim sevgim sana yetmiyor demek?
Not unless you want to wait 30 minutes for a satellite to pass over.
Uydu görüntüsünün yarım saat yüklenmesini beklemek istemiyorsan, hayır.
And, Lauren, I want to thank you for donating, for choosing not to break the chain.
Zinciri kırmamayı seçip donör olduğun için teşekkür ederim Lauren.
We'd be putting you and Jane undercover for an op that's not really relevant to our larger mission.
Seni ve Jane'i, asıl görevimizle pek alakası olmayan gizli bir göreve göndermiş olacağız.
She's still lying to you, but it's not for Emile.
Hâlâ yalan konuşuyor ama Emile için değil.
And I just cracked it. Yeah, very, very not good for you.
Evet, bu senin için hiç ama hiç iyi olmadı.
Well, you would not need to interview for this job.
Bu iş için görüşme yapmana gerek yok.
The other day, you let your sister think that her freshly-murdered husband was a habitual seducer of teenagers, so it's not hard for us to see you make the leap to murder.
Önceki gün kız kardeşinizin, yeni öldürülmüş kocasının genç kızları ayartma bağımlısı olduğunu düşünmesini sağladınız yani cinayeti denediğinizi görmek bizim için zor olmaz.
- I've met him, and I feel he's very much not a fibber, but why don't you decide for yourself.
- Ben adamla tanıştım. Yalancı olduğunu sanmıyorum ama neden kendin karar vermiyorsun?
And I think that the best way that I can help you right now is for me to leave, because when we're around each other, you are not the strongest version of yourself, and I'm not the strongest version of myself.
Ayrıca şu anda sana yardım etmemin en iyi yolunun buradan gitmem olduğunu düşünüyorum. Çünkü birbirimizin etrafımızda olduğumuzda en güçlü halin olmuyorsun. Ben de en güçlü halim olmuyorum.
But upon further review, I realize it was not entirely fair to make you feel like it was all one-sided, so I take... some responsibility for what happened.
Fakat tekrar düşündüğümde sana bunun tek taraflı olduğunu düşündürmemin pek adil olmadığını fark ettim. Olanların bir kısmının sorumluluğunu üzerime alıyorum.
Sweetie, you're not even pregnant yet, you won't need any of this stuff for a while.
Tatlım, henüz hamile bile değilsin, bir süre bunların hiçbirine ihtiyacın olmayacak.
It's exhausting and you are not cut out for it.
Çok yorucudur ve bırakamazsın.
Just so you know, dinosaurs have not been around for, like, thousands of years.
Bilesin diye söylüyorum dinozorlar binlerce yıl önce öldü.
You came back to Rome for a reason, not to play games with the Senate.
Roma'ya dönmenizin bir nedeni vardı. Ve bu, Senatoyla oyun oynamak değil.
It's not good for you to sit here drinking all night...
Bütün gece burada içmen hiç doğru değil.
For these few who remain are as loyal as you and I, are they not?
Burada kalanlar sen ve benim kadar sadık, öyle değil mi?
Well, if you're not up for doing anything, I think I'll just go to the dance. What?
Bir şey yapmak istemiyorsan ben baloya giderim o zaman.
And that's not me being creepy, that's for either of you.
O ürkütücü yanımın tutması değil, ikinizden biri için.
It's not a place where you want to go shop for groceries.
Bakkaliye için alışveriş yapmak istediğiniz bir yer değil.
That's not something for me to brag about in front of you, though.
Senin gibi bekâr bir annenin karşısında böbürlenmemeliydim.
I know that this is a strange question, but I'd like for you to not misunderstand and hear me out.
Tuhaf bir soru olacak biliyorum ama yanlış anlamadan beni dinleyebilirsen çok sevinirim.
If you're not here for the reunion, you'll have to leave now.
Bu davet için gelmediyseniz, hemen gitmeniz gerekiyor.
He might not give you up, but then again, you know how easy it is for criminals to turn on their friends.
Seni vazgeçmeyebilir. ama sonra tekrar, Ne kadar kolay olduğunu biliyor musun
- Gangnam. Hey, it's not the time for you to go to Gangnam right now.
Şu an Gangnam'a gitmenin sırası değil.
No, that's a given, but father I think it'd be best to not tell mother that you're looking for Joon Jae.
Hayır lafı mı olur, fakat baba Joon Jae'yi aradığınızı anneme söylemeseniz daha iyi olur.
Being a parent is hard, it's exhausting, and you are not cut out for it.
Ebeveyn olmak zor, yorucu ve bunu bırakamazsın.
You do not because he is at home, confined to his wheelchair, just waiting for the one thing that helps him get through his lonely, handicapped day : beer.
Görmüyorsun çünkü o evde tekerlekli sandalyesine mahkum olarak yalnızlığını ve engelli gününü atlatmasına yardım edecek tek şeyi bekliyor : Bira.
not for sale 39
not for me 755
not for long 420
not forever 58
not for everyone 22
not for nothing 87
not for 69
not for a while 87
not for the moment 17
not for a moment 29
not for me 755
not for long 420
not forever 58
not for everyone 22
not for nothing 87
not for 69
not for a while 87
not for the moment 17
not for a moment 29