English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ O ] / Of course i didn't

Of course i didn't tradutor Turco

608 parallel translation
Of course I didn't realize it was a full-dress affair.
Resmi bir görüşme olacağını bilmiyordum.
The name was a phony, of course, and I had the clerk downtown, he went over half the pictures in the gallery and couldn't pick anybody, or else he didn't want to.
Elimizdeki robot resimlere baktı ama içinden birini seçemedi. Ya da seçmek istemedi.
Of course, I didn't like the idea, but I couldn't refuse.
- Üzgünüm Bay Verloc. Tabii, düşüncesi bile hoş değil, ama reddedecek konumda değilim.
Of course, didn't I read something about your father?
Tabii, babanız hakkında bir şey okumuştum.
Of course, being in a strange place like that, I didn't know what to expect.
Elbette böyle tuhaf bir yerde ne bekleyeceğimi bilmiyordum.
Of course, he didn't know I was Jane's sister.
!
- Of course I didn't.
- Tabi duymadım.
Of course you didn't, you married me because you thought I was pretty enough to dress up this house and wear fashionable clothes and impress people you could use.
Elbette öyle,... benimle evlendin çünkü,... benim, evde güzel elbiseler giyeceğimi,... modaya uygun kıyafetlerle,... kullanacağın insanları etkileyeceğimi düşündün.
I didn't like the cities I've been to London, Vienna, Rome, Warsaw and of course to German cities
Londra, Viyana, Roma Varşova ve elbette Alman şehirlerinde bulundum.
- Of course I didn't.
- Pekâla, bahsetmedim.
I've waited a long time for that order, sir, which, of course, I didn't hear.
Bu emri uzun zamandır bekliyordum, tabi ki bu süre zarfında da duymadım.
Of course he didn't come by, or I'd have seen him!
Elbette gelmedi, yoksa görürdüm.
Of course, I didn't know it was you.
Bana uygun bir iş var mı bilmiyorum.
I didn't tell her, of course.
Tabiki anlatmadım.
The first time, when I forgot to check the mineral rights... and the second time, of course, when I didn't realize... that, naturally, they wouldn't send a fool out here in charge of this...
İlki maden haklarını kontrol etmeyi unuttuğumdaydı ikincisi de aptal bir yetkili göndermeyeceklerini fark ettiğimde.
Of course, I didn't believe him at first, but he meant it, all right.
Tabii önce ona inanmadım, ama o çok ciddiydi.
Of course I didn't.
- Hayır. Tabii ki bakmadım.
Of course not. I said so, didn't I?
Tabii ki hayır?
That was the last I saw of them, though I didn't know that then, of course, waving goodbye.
"Bu sadece bizim özelliğimiz değil ama varoluşun özelliği." Umutsuzluğa kapılıyorsun.
Of course, I didn't believe a word.
Elbette tek kelimesine bile inanmadım.
Of course, she didn't know what it was all about, but I knew.
Tabii ki Sarah ne olduğunu anlamamıştı ama ben biliyordum.
Of course, I didn't mean quite that.
Elbette, tam olarak bunu kastetmedim.
- I didn't understand it, of course.
- Tabii hiçbirini anlamadım.
Yes, of course. I understand. I didn't mean...
Evet tabi.Anlıyorum. Demek istediğim o değildi...
Well, of course, I didn't know him until after he married her.
Eee, kuşkusuz, onunla evleninceye değin onun kim olduğunu bilmiyordum.
Of course I didn't.
Elbette tutmadım.
No, of course you didn't. But who's to say I didn't?
Hayır, sen tabii ki sevmedin ama kim diyebilir benim sevmediğimi?
- Of course I didn't!
- Tabii ki hayır!
Well, of course, I do, if I didn't, I wouldn't be here, would I?
Şey, elbette, inanıyorum. Yoksa burada olmazdım, değil mi?
Yes, of course. So I didn't.
Şimdi değil dedim.
Of course. I saw him kill Sloan, didn't I?
Elbette, öldürürken gördüm, değil mi?
Well, I didn't, see her, of course... but, uh, I'd say she did the right thing in going on to school.
Yani, ben onu görmedim... Okula gitmekle doğru olanı yapmış.
Of course I do... Then why didn't you go?
İşimde bir sorun çıkması umrunda değil mi?
Of course I didn't do it. You must have caught it on the back of the chair.
Elbette ben yapmadımSandalyenin arkasına taktırmış olabilirsin.
- Of course, but I didn't give her the chance.
Elbette, ama ona fırsat vermedim.
Of course I didn't.
Tabii ki kaçırmadım.
Of course I didn't think anything special about it.
Elbette ilk başta yanlış bir şey düşünmedim.
Of course it matters. I just confessed here when I didn't have to.
Yine de gidiyor musun?
I didn't know that at the time, of course later I figured that's what it must have been.
O zaman bunu bilmiyordum, tabii ki sonra öyle olmalı diye düşündüm.
Well, you were supposed to be my maid of honor, but of course I didn't hear from you. Sharon feels too conspicuous since she's popped.
Güya baş nedimem olacaktın ama tabii bir haber alamadım senden ve Sharon balon gibi şiştiği için çok dikkat çektiğini düşünüyor.
Of course, I didn't know him the way you folks did.
Kuşkusuz, onu sizlerin tanıdığınız şekilde tanımıyordum.
Of course, I didn't tell him everything... about Tony and me, I mean.
Kuşkusuz, ona Tony ve kendim hakkında her şeyi anlatmadım, yani.
But I didn't, of course.
Ama ben ödemedim tabii ki.
Of course, I didn't.
Ben koymadım.
- which of course I didn't hear.
- Tabi ki hiç duymadigim.
Of course, if you didn't steal the Panther, one might almost conclude the general, in order to get rid of his political enemies, engineered the robbery himself.
Tabii Panter'i sen çalmadıysan... bu varılabilecek tek sonuç, General'in, siyasi düşmanlarından kurtulmak amacıyla bu soygunu kendi düzenlediğidir.
But if I'm a god, which of course I am, why didn't I think of that? .
Ama ben bir tanrıysam, ki öyleyim tabii, bunu ben neden akıl edemedim?
Of course I didn't.
Tabii ki bahsetmedim.
Of course, you know the tea is poisoned. But you didn't know that when I was coughing... I spit out the tea.
Tabii ki, çay zehirli olabilir ama bilmiyorsun ki, öksürürken çayı mendilime tükürmüştüm
He showed us a room in the garage where he said he stayed, and I didn't really believe him, of course, but why the act?
Garajdak ¡ büyük b ¡ r odayi göster ¡ p odam ded ¡. Aslinda ona ¡ nanmadim, ama n ¡ ye rol yapti?
Of course, I didn't know at the time.
Ama o sıralar bunu bilmiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]