English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ O ] / Of course it wasn't

Of course it wasn't tradutor Turco

171 parallel translation
Only, of course, it wasn't so nice up north when it was cold and rough was it?
Yalnızca, tabi ki, kuzeye doğru soğuk ve dalgalı olduğundan pek iyi olmaz, değil mi?
Of course it wasn't, sir.
Tabii ki ben değilim efendim.
Oh, of course, I wasn't expecting it before.
Tabii ya. Bunu sonbahara kadar beklemiyordum.
No. Of course it wasn't me.
Hayır, tabii ki ben değildim.
It wasn't all work, of course.
Sürekli çalışmıyorduk.
As soon as I saw the box, of course, I realized at once that it wasn't mine.
Çantayı görür görmez benimki olmadığını hemen anladım.
Of course, it wasn't a saucer at all.
Tabii. Kesinlikle uçan daire değildi.
It wasn't all happiness throughout the course of this marriage.
Evliliğimizin her günü saadet içinde geçmedi.
Oh, of course it wasn't.
Tabiki değildi.
Of course it wasn't true, but he'd just keep talking and talking.
Doğru değildi tabii ancak sürekli bu şekilde konuşurdu.
Of course it wasn't a story.
Elbette hikâye değil.
It was loaded. Of course it wasn't.
- Elbette hayır!
Of course, it wasn't for me.
Elbette, benim için değildi.
- Of course it did. It was a wish, wasn't it?
Dilek değil miydi?
It was me, of course, but it wasn't me.
Yani, bendim tabii, ama değildim.
- it was, no, of course wasn't like that.
-... içinde bunlar yoktu tabii ki.
Of course it wasn't fixed.
Tabii ki tamir edilmedi.
It wasn't anything like this, of course.
Elbette böyle bir şey değildi.
Of course, it wasn't healed.
Herhalde, iyileşmemişti ki.
- Of course it wasn't
- Tabi ki yoktu.
It wasn't always like this, of course.
Bu hep böyle değildi, tabii.
Of course it wasn't.
Tabii ki değildi.
I really don't have anything to say except that, uh... there would be no Wonders of the World miniature golf course if it wasn't for the imagination and the creativity of one woman.
Aslında söyleyecek pek bir şeyim yok, bir şey dışında. Bu minyatür golf sahası bir kadının hayal gücü olmasa dünyaya gelemezdi. Bu benim Annie'm.
But, of course, it wasn't.
Ama o değildi.
Of course, it wasn't for me.
Kendim için değil tabii.
Of course I did. That's what it was, wasn't it?
Elbette söyledim.
My main motivation, of course, was, you know... to get some of that "free love" action... but I wasn't too good at it.
Temel amacım, bedava sevgi olayından yararlanmaktı ama o konuda çok iyi değildim.
Of course he wasn't having any of it.
Tabi ki dinlediği yoktu.
Of course, my father, he wasn't too happy about it, but he always said we had to go our own way.
Babam pek memnun olmadı tabii ama her zaman doğru olduğunu bildiğimiz şeyi yapmamızı söylerdi.
Of course, I wasn't suggesting that it was irony is the opposite of what is or might be expected.
Elbette, benim demek istediğim kesinlikle sizin... İroni, olanların ya da olmasını beklediğimizin tersinin gerçekleşmesidir.
I wouldn't have the heart to just cut down something if it wasn't partially mine, which, of course, it was.
Birşey tamamen benim olmazsa onu kesecek cesaretim olmaz ki, tabi ki, bizimdi o.
Of course, when he wanted it in the morning he wasn't so subtle. - But those were the best days.
Sabahları istediğinde pek nazik davranmazdı.
Of course, it wasn't always like this.
Tabii bu hep böyle değildi.
Of course, it wasn't!
Tabi ki değil!
Of course it wasn't Naturelle.
Elbette Naturelle değildi.
Oh, of course, some well-known client amuses himself by pretending he can't pay... but it never happened, God forbid, that a bill wasn't paid.
Elbette, bazı tanınmış müşterilerimiz ödeyemiyormuş gibi şaka yaptılar. Ama Allah muhafaza, hesabın ödenmemesi olayı asla olmadı.
Of course it wasn't.
tabiki olmaması gerekirdi.
- That wasn't important. - Of course it was.
Jess'in ona neler yapacağını hiç önemsemedin.
Of course, the real invention wasn't the car, it was the assembly line that built it.
Gerçek icat araba değil, arabanın yapıldığı montaj hattıydı.
Yeah, it wasn't your fault, of course.
Senin suçun değildi, tabii.
You know, it wasn't so long ago you were a goddamn waiter... and a maid... and a porn star... but now, of course,
Senin de lanet bir garson olduğun zamanların üstünden çok geçmedi. Hatta hizmetçi... Hatta porno yıldızı...
- Of course it was, wasn " t it, darling?
- Elbette öyleydi değil mi tatlım?
Of course it wasn't all yelling.
Tabii her an bağırış çağırış değildi.
No, in Opatija. Of course it wasn't Zivogosce.
Hayır Opatija tabiki Zivogosce nasıl olsun.
It wasn ´ t like nowadays, girls give everything away for free, they don ´ t hook their customers, they don ´ t make friends, and then, of course, you lose the Iong-term investment.
Günümüzdeki gibi değildi, artık kızlar her şeylerini feda ediyor seyircileriyle takılamıyor, arkadaş edinemiyorlar böyle olunca da, geleceğe yönelik yatırımlar yapamıyorsun.
Of course it's all very confusing that the body was in Colonel Bantry's library, but that's because it wasn't meant to be there.
Cesedin Albay Bantry'nin kütüphanesinde bulunmasi tabii ki çok kafa karistiriyordu. Çünkü aslinda orada olmasi amaçlanmamisti.
Florrie Ranby said she wasn't at all surprised, and, of course, Miss Marple knew it was someone older.
Zaten Bayan Marple da, daha yaşlı biri olması gerektiğini söylemişti.
Of course it wasn't.
Birlikte kaçalım buradan.
Of course it wasn't.
Sizin hatanız değildi.
Of course it wasn't.
Tabi ki yapmadın.
Of course, it wasn't so easy going out in those days.
Biz öyle kolay kolay sokağa çıkamazdık tabi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]