Of course you can't tradutor Turco
494 parallel translation
Of course you can't say there is none. Because I have to be here so you can find your mother.
Söylemedin çünkü anneni bulmak için bana ihtiyacın vardı.
No weapons, and of course you can't... vote!
Silah yok. Ve tabii ki oy kullanamazsın!
Of course, or nobody's safe here. You can't arrest him.
Yoksa kimse güven altında olamaz!
I only mention it because of course, you can't guarantee that it won't get out.
Bundan ortaya çıkmamasını garanti etmenizi bildirmek için söz ettim. Hayır, sanırım kesinlikle öyle.
No, of course you can't, dear.
Elbette sevemezsin hayatım.
Of course, the fireworks all blew up, but we can't very well blame that on you.
Bütün maytaplar patladıysa da bundan seni sorumlu tutamayız.
Of course you can't.
Tabiki göremezsin.
Of course you can't flinch from what you believe to be your duty.
Göreviniz olduğunu düşündüğünüz şeyden elbette cayamazsınız.
Of course, my dear, if you don't find your sister you can always come back here.
Eğer ablanı bulamazsan kapımız sana her zaman açık.
I can't stop you from doing that, of course.
Tabii ki bunlar olurken sana mani olamam.
Can't you see that? - Of course I see.
Elbette görüyorum.
Of course, I can't pay you in advance... I got to wait till I get to town so I can get the money.
Tabii, size hemen veremem... parayı almak için kasabaya ulaşmam lazım.
Of course, you can't understand that, can you?
Belki sen onu anlayamazsın, değil mi?
Of course, a situation like that does tempt amateurs... but, you know, they can't stay the course like a professional.
Durum acemiler için pek parlak sayılmasa da..... usta olanlar işini biliyordu.
Of course, if Lady Barbara doesn't come easily to you and you wish to attract my attention, you can always say :
tabi ki, eğer bayan Barbara sana zor gelecekse... senin benim dikkatimi, her zaman çektiğini söyleyebilirim :
Of course, you understand I can't pay you while you learn, but you'll have a nice bed to sleep in and a stove to cook a little supper, and in the morning, you will open the shop and sell a few buttons and pins and, uh... be my little helper, huh?
Elbette, anlayacağın gibi sana ödeme yapamam fakat uyumak için iyi bir yatağın, çorba pişirmek için bir mutfağın olur. Sabahları dükkanı açarsın... Biraz düğme ve iğne satarsın benim küçük yardımcım olursun, ne dersin?
Oh, well, of course, if you can't.
Tabii. İşiniz varsa anlarım.
Of course, if you can't afford it...
Elbette, eğer karşılayamıyorsan...
You can't have a fire, of course, under the circumstances.
Bu şartlar altında ateş yakamazsınız.
But now, this sheriff of yours now, of course, I don't wanna say nothing agin him but if you got any mutts around you wanna get rid of just take them over to his place to see if he can handle the job.
Ama şimdi, şu Şerifinize dönersek ki elbette onun aleyhine bir şey söylemek istemem ama çevrenizde kurtulmak istediğiniz itler varsa niçin onun evine götürüp, bununla baş edebiliyor mu diye bakmıyorsunuz.
No, of course you can't.
Hayır, elbette.
Of course you can't.
Elbette tartışamazsın
Of course, you understand that your shares can't be sold at anything like their original worth today.
Hisse senetlerinin bugünkü mevcut değeri üzerinde satılamayacağını elbette anlıyorsundur.
Of course, I realize that there are some of you who can't turn the knob.
Kuşkusuz, anlıyorum ki, bazılarınız düğmeyi çaviremiyor.
Of course. you can guess that this didn't seem to bother Clint at all.
Tabii ki, bu işlerden Clint hiç rahatsız olmuyordu.
I can't expect you to feel the same way now, of course.
Tabii senin de aynı şeklide hissetmeni bekleyemem.
Of course, if you care to register... you can always make arrangements at the office.
Ama kayıt yaptırmak isterseniz... gerekli işlemleri büroda her zaman yapabilirsiniz.
Of course you understand that the university can't pay you anything.
Üniversitenin sana ücret veremeyeceğini tahmin edersin.
Of course not but you can't change his character now
Elbette öyle demiyorum ama bu yaşta onun karakterini değiştiremezsin.
- Of course you can't, Lee.
- Elbette hayır.
- Of course. You can't count on anybody or anything.
Kimseye, hiçbir şeye güvenemezsin.
But, then, of course, you can't.
Ama, tabii, yapamazsınız.
Of course you can't, baby.
Tabii anlatamazsın, bebeğim.
Can't you see that it is? What? With my name, of course.
İftira atmıyorum ve bunu kanıtlayacağım.
Well, of course, I can't stop you but, er
Yani, tabiki, seni durduramam ama,
Of course, you can't pick one out until you can read!
Tabi. Okumadan alman, almadan da okuman mümkün değil.
Of course, you can't just throw them out there in orbit, where they could cause accidents, so we're grinding the tubes into fertilizer to convert them into the succotash.
Onları dışarı atamadığımız için yörüngede kazalara neden olabilecekleri için tüpleri öğütüp mısır haşlaması yapmak için gübre haline getiriyoruz.
And if you don't want it that way, you can take your loving self elsewhere... speaking quite generally, of course.
Ve eğer buna razı değilsen, istediğin yere çekip gidebilirsin, tabii ki genelde durum böyle.
Yes, and I can't be certain until I examine him, of course, but I don't think what you have in mind could hurt him.
Evet, tedavisini yapan ben olmadığım için pek emin değilim fakat kafanda ne varsa ona zarar vereceğini sanmıyorum.
There's really something I don't understand about all this, and maybe you can explain it to me, logically, of course.
Belki mantıklı olarak izah edebilirsin.
And of course you can't execute him.
Elbette onu idam da edemezsiniz.
Of course, I can't afford to hire you, but I'm a noble man.
Seni tutacak maddi gücüm yok tabi, ama ben soylu bir adamım.
Of course you can't. It's stupid of me to ask.
Elbette olmaz, aptalca bir soruydu!
Of course it'll be best if he can back me up Don't you worry
Elbette o arkamızda olduğu sürece güvendeyiz sen endişe etme
You can't start at the top, of course.
En tepeden başlayamazsınız, tabii ki.
Yes, of course. Look... why can't you go tomorrow?
Elbette olur ama niçin yarın gitmiyorsun?
You've grown up a lot You haven't seen me for so long of course I've grown up I can't always be eight or nine years old
Çok büyümüşsünüz çok doğal... elbette büyüyeceğim hep çocuk kalamam ki!
Which, of course, doesn't make any sense because the only people in the house at that time were her and you.
Canın cehenneme. Siz üzgün değilsiniz. Fakat kayıtları araştırmanız gerekmiyor.
Of course you can't.
Tabii ki koyamazsın.
Anyway, I appreciate this more than you can imagine but we really don't need it. - Of course you need it, don't be ridiculous.
Neyse, inanın size çok minettarım ama gerçekten buna ihtiyacımız yok.
Of course you can say that she isn't your daughter.
Tabii ki kızın olmadığını söyleyebilirsin.
of course 48716
of course not 6388
of course you can 486
of course you do 750
of course i do 1281
of course i can 204
of course you don't 199
of course i will 266
of course i am 561
of course it is 783
of course not 6388
of course you can 486
of course you do 750
of course i do 1281
of course i can 204
of course you don't 199
of course i will 266
of course i am 561
of course it is 783
of course i did 471
of course there is 125
of course i have 140
of course you will 145
of course you didn't 108
of course you are 582
of course he did 242
of course he is 228
of course i didn't 70
of course we are 128
of course there is 125
of course i have 140
of course you will 145
of course you didn't 108
of course you are 582
of course he did 242
of course he is 228
of course i didn't 70
of course we are 128