One for you tradutor Turco
22,241 parallel translation
I have one for you, hein?
Soru sorma sırası bende.
There aren't any news cameras allowed up here, no one for you to play to.
Buraya kameraların girmesine izin verilmiyor rol yapacağın kimse yok.
I don't think she's the one for you.
Bence o sana uygun biri değil.
For one moment I couldn't feel you.
Bir an için seni hissedemedim.
Elena, I just have one teensy little question for you.
Elena, sana küçücük, minicik bir sorum var.
Diane, can you hold on for one second?
Diane bir saniye bekleyebilir misin?
"Do not take an oath by your head, for you cannot make one hair white or black."
Başınızın üzerine de ant içmeyin. Çünkü saçınızın tek telini ak ya da kara edemezsiniz.
I'll tell you what... if you can improve one person's experience, I will consider you for the job.
Bak ne diyeceğim, bir kişinin bile deneyimini geliştirebilirsen iş için seni düşüneceğim.
And when I found out, I called and texted you for a week straight and never got one reply.
Öğrenince de bir hafta boyunca aradım ve mesajlar attım, - ama hiç cevap vermedin.
Maybe you should be looking for one of those.
Belki de onlardan birini aramalısınız.
I told them that you're not one for parties.
Senin pek parti seven biri olmadığını söyledim onlara.
Well, I did read up on you, and I know that you're not one to back down from a challenge, so I suppose what I'm askin'- - really, begging- - you for is... some kind of hope.
Senin hakkında araştırma yaptım ve senin zorlu bir işte sözünden dönecek biri olmadığını biliyorum o yüzden sana sormam, gerçekten sana yalvarmam gerek bunun için umut olur musun diye.
You're gonna want to sign up for that one.
Buna yazılmak istersin.
You're asking me to trade one form of punishment for another.
Benden bu cezalandırma şeklini başka bir şeyle değiştirmemi istiyorsun.
WE'RE HERE BECAUSE WE HAVE JUST ONE QUESTION FOR YOU.
Sadece tek bir soru sormaya geldik.
one pair of shoes, something you can carry on your back, and a sun hat for Guatemala...
Bir çift ayakkabı sırtında taşıyabileceğin bir şey ve Guatemala için güneş şapkası.
Sorry, I had to run across the bridge,'cause you need a credit card for one of those city bikes.
Özür dilerim, köprüyü koşarak geçmek zorunda kaldım, çünkü bisiklet kiralamak için kredi kartı gerekiyor.
I just want to make sure there's no one else left for you to kill.
Öldüreceğin başka biri kaldı mı diye soruyorum.
But for the life of me, I can't think of one good thing you've done!
Ama sana yemin ederim ki aklıma yaptığın iyi tek bir şey gelmiyor!
Do you have room for one more?
Fazladan bir odan var mı?
So why do I have the feeling that one of the goals of this entire thing is getting me to cross the line for you?
Peki neden bunların çizgiyi geçmem için olduğunu hissediyorum? Senin için...
Thanks for meeting me.I got you one of these.
Geldiğiniz için teşekkür ederim. Birini size aldım.
You ran away for one last moment in the sun for the Great Detective Baptiste, because we're not enough for you!
Usta Dedektif Baptiste için son defalığına, ilk fırsatta kaçıp gittin. Çünkü biz senin için yeterli değildik!
If you would just get one for the cabin...
Bir kulübe daha olsaydı...
Thank you, Todd, Gail, for that beautiful rendition of what I can only imagine is one of Phil's favorite songs.
Çok teşekkürler Todd ve Gail. Phil'in en sevdiği şarkılardan biri olan bu şarkıya böyle bir yorum kattığınız için.
Sadly, in your current profession, it is difficult for you to tell a revenant from one that is not.
Maalesef mevcut mesleğinde bir hortlağı başkasından ayırman çok zor.
You'd think that she was the one that was pushing for the damn divorce.
Sanki boşanmayı kendisi istemiş gibi.
You were the only one for me.
Sen benim için tekdin.
Uh, as I may have mentioned 18 or 20 times, we're in Denver tomorrow, and 275 miles is the closest we've been since you returned from space, so are you sure Taylor won't let you out for one day?
Defalarca bahsettiğim gibi yarın Denver'da olacağız. Bu mesafe sen uzaydan döndüğünden beri en yakın olanı Taylor'ın seni bir günlüğüne de olsa serbest bırakmayacağına emin misin? Ara beni.
All right, one last bit of high-altitude clarity for you people.
Sizin için duruma son bir açıklık getireyim.
So if you could just write me a scrip this one time so I can go back to work and I can finally put this stabbing sensation that's on the entire left side of my body to rest just for a while.
Bu yüzden bana sadece bir reçete daha yazarsan ve ben de işe dönersem bu vücudumun sol yanını esir alan olaya bir son verip huzur bulabilirim.
I've been doing this thing for 20 years and you've been doing, what, 20 minutes, and you think you're gonna steal one of my clients?
Bu işi 20 yıldır yapıyorum ve siz 20 dakikadır yapıyorsunuz ama müşterilerimden birini çalabileceğinizi mi sanıyorsunuz?
I thank you, one and all, for joining me on this auspicious occasion.
Hepinize bu güzel günde.. bana eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim.
- It's not funny. Haven't you had enough sensitivity training for one year?
Bir yıl için bu kadar duyarlılık eğitimi alman yetmedi mi?
Listen, I gave you one for free, but you come at me again like that, and you'll be sorry you ever did... long as it's not today.
Bir kereliğine izin verdim ama bir daha yapmaya kalkarsan seni pişman ederim. Tabii bugün olmadığı sürece.
At one point, the young woman in charge, Halima... she says she knows you... she actually suggested that I run for president myself.
Bir noktada görevli kız Halima, seni de tanıyormuş, başkanlık için benim aday olmamı önerdi.
And if you cared about that, maybe you would've noticed living with you hasn't been one big rainbow sandwich for me.
Buna önem veriyor olsaydın seninle yaşamanın benim için pek de keyifli olmadığını fark ederdin.
Now for those of you who don't know me, which is... all of you... my name is Lacie Pound and, believe it or not, I am one of Naomi's oldest friends.
Şimdi, aranızdan beni tanımayanlar için ki bu hepiniz oluyorsunuz adım Lacie Pound ve ister inanın ister inanmayın, ben Naomi'nin en eski arkadaşlarından biriyim.
Because I, for one, would love to know exactly what you're doing.
Çünkü ben ne yaptığını öğrenmeyi çok isterim.
And I never apologized to either one of you for it, but I will now.
Sizden bunun için hiç özür dilemedim ama şimdi dileyeceğim.
Well, that's convenient because, for a while there, you were the one who we needed protection from.
Ne kadar da ilginç, birkaç gün önce senden korunmaya ihtiyacımız vardı.
If you cannot afford one, one will be appointed for you by the state.
Maddi durumun elvermiyorsa avukatın devlet tarafından atanacaktır.
Could you, uh, excuse me for just one second?
Bir saniye müsaade eder misiniz?
You're suggesting an Iraqi War veteran, who may very well be suffering from PTSD, robbed the Army, split the money up with his friends, spent all his cash, and then killed one of his best friends for more money?
Travma sonrası stres bozukluğundan muzdarip bir Irak Savaşı gazisi orduyu soyup parayı arkadaşlarıyla bölüştü kendi payının hepsini harcadı, sonra da para için en iyi arkadaşlarından birini öldürdü diyorsunuz öyle mi?
For one, you already had kids.
- Bir kere senin çocukların vardı.
Well, you'll probably need one when we arrest you for murder.
Seni cinayetten tutukladığımızda muhtemelen bir avukata ihtiyacın olacak zaten.
If you cannot afford one, one will be appointed for you
- Tutacak gücünüz yoksa, devlet size... - Avukatımla konuşmak istiyorum.
You sure you don't want to let it go for one more minute?
Bir dakika daha vermek istemediğinden emin misin?
If you cannot afford one, one will be appointed for you by the court.
- Gücünüz yetmezse, devlet size bir avukat atayacak.
So, unless you arrest Henry Colson and he's a member of Z-brotherhood and I can tie it to Dwight very quickly... Then my case will end with just this one defendant being found guilty, and Ava Jarvis will have died for nothing.
Henry Colson'ı tutuklayamazsanız ve adam Z Kardeşliğine üye değilse ve onu çabucak Dwight'a bağlayamazsam dava sadece tek bir sanığın suçlu bulunmasıyla sonuçlanacak ve Ava Jarvis bir hiç uğruna ölmüş olacak.
Even if you give ten of those charms you can't even trade them for one of these taffies.
O muskalardan on tane bile verseniz bu şekerlemelerden bir tane bile alamazsınız.
one for you and one for me 19
one for all 26
one for the road 51
one for me 92
for you 2938
for your information 371
for your own good 102
for your sake 205
for your birthday 37
for your own sake 81
one for all 26
one for the road 51
one for me 92
for you 2938
for your information 371
for your own good 102
for your sake 205
for your birthday 37
for your own sake 81