English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ O ] / One for all

One for all tradutor Turco

4,054 parallel translation
One for all!
Birimiz hepimiz için!
One for all! And all for one!
Birimiz hepimiz Hepimiz birimiz için!
The big "All for one and one for all" speech?
Büyük "Hepimiz birimiz ve birimiz hepimiz için" konuşması?
All right, but you're the one going full-cavity for the hex bag.
Tamam ama büyü torbalarını sen hazırlayacaksın.
And if there's one thing I have stressed to all the surgeons under my charge, including you, Dr. Hooten, preparation - - be prepared for anything and everything.
Emrim altındaki bütün cerrahlara buna siz de dahilsiniz Dr. Hooten özellikle vurguladığım tek bir şey var... Hazırlık. Her şeye karşı hazırlıklı olun.
After all these interviews for all these jobs, why didn't you just pursue one of them and switch careers?
Diğer işler için yaptığınız görüşmelerden sonra neden birini kabul edip mesleğinizi değiştirmediniz?
All right, I put together one card for each senator.
Her senatör için bir kart hazırladım.
You're gonna have to be the one that follows through with all this- - I need to know you'll be there for me if that happens.
Tüm bunları takip edebilecek bir tek sen olmalısın, eğer bir şey olursa burada benim için olacağını bilmem gerekiyor. *
All one asks for is a lick of butter.
Sorulan tek şey, bir banım yağ.
All for one!
Hepiniz biriniz için!
If you don't mind Psimon learning all Kaldur's secrets, including the one about Aqualad and I being double agents for the Team and the Justice League.
Eğer Psimon'un Kaldur'un tüm sırlarını öğrenmesine izin verirsem Aqualad ve benim takıma ve Adalet Ligi'ne karşı çifte ajanlık yaptığımızı anlayacak.
He wants the one year imprisonment for all four to be affirmed.
1 yıllık hapis cezasının her 4 sanık için de onanmasını talep ediyor.
I guess all three of them at the same time for one single customer.
Galiba bu üçünün hepsinin birden aynı anda tek bir müşterisi var.
It makes little odds that he has no heir when she has taken all the nobles and there's no-one left for ours to wed.
Varisi olmaması bir şey değiştirmez. Çünkü tüm soyluları aldı ve bizimkilere evlenecek soylu kalmadı.
All right, but you owe me for this one.
- Tamam ama bana borcun olacak.
All right, we got one in custody for secure transit.
Güvenli aktarımdan geçecek bir gözaltımız var.
- Okay, so can we all just agree that right now, for one day, we each tell what we know?
Bugün bir günlüğüne birbirimizle bildiklerimizi anlatalım, olur mu?
So again, I think, in summary, there are genes associated with any one or two of the anomalies that we see in the specimen, but there is no mutation which is known to accommodate or call for all of the mutations.
Yani özetlemem gerekirse, bu türde gördüğümüz bir ya da iki anomaliyle ilişkilendirebileceğimiz genler var... fakat mutasyonların hepsinin birarada meydana gelmesini sağlayacak bir mutasyon yok.
Okay, all I need to do is just shoot one more person down and then I can buy some time and convince Ann to wait for her own Ben-level soul mate.
Pekala, tek yapmam gereken bir kişiyi daha alaşağı etmek ve sonra biraz zaman kazanıp Ann'i, Ben'in seviyesindeki kendi ruh eşini beklemeye ikna edebilirim.
All right, I will stop talking about your friend if you get in that Jell-o for one second
Pekala, eğer jölenin içine bir saniye için girip Rudy dersen, arkadaşın hakkında konuşmayı keseceğim.
We all swore to be as one, care for the child, see him crowned.
Hepimiz birlikte olmaya yemin ettik. Çocuğa bakmaya, onu taçlandırmaya.
I, for one, am excited that we're all gonna be under the same roof for the next couple months.
Hepimiz önümüzdeki birkaç ay boyunca aynı çatı altında olacağımız için heyecanlıyım.
Do you really think that inviting me to one party is gonna make up for you turning your back on our friendship, becoming a total mean girl and tormenting me all through high school?
Gerçekten beni bir partiye davet ederek arkadaşlığımıza sırtını dönmeni, lisede bana işkence yaptığın gerçeğini unutturacağını mı sanıyorsun?
Because for one moment, this is all there is.
Çünkü, sadece bir anlığına da olsa hayatta sadece bu kalır.
I'd have to start at level one, which is where all the garden basement trash is, but I wouldn't be there for long.
İlk seviyeden başlamam gerekecekti tüm bodrum çöplerinin bulunduğu yerden ama orada uzun kalmayacaktım.
Look, we're one of the few all-service firms left standing, and if we don't expand, our clients will leave us for someone who will.
Bakın, biz bütün hizmetleri birarada sunan ayakta kalmış birkaç firmadan biriyiz,... eğer büyümezsek, müvekkillerimiz büyüyen firmalara gidecektir.
You know, I saw a similar one selling down the street for, like, 150, but they were all sold out.
Sokağın aşağısında buna çok benzer bir bilekliği 150'den satıyorlar. Ama ellerinde hiç kalmamış.
MAN : All right, I think we have time for one more share.
Pekâlâ bir kişilik daha zamanımız var.
Oh. Well, I should really be one of the chaperones,'cause I haven't volunteered for anything all year.
Gerçekten bu refakatçilerden biri ben olmalıyım tüm yıl hiçbir şeye gönüllü olmamamın sebebi bu.
For Kahindi, it's one of the rewards for all his hard work.
Kahindi için alın terinin bir karşılığı.
We can't take out all six without one radioing for back up.
Biri telsizle destek çağırmadan önce altısını birden indiremeyiz.
For all I know, it's just this one cop, Deputy Shelby.
Şimdilik bildiğim, yalnızca bir polisin dahil olduğu : Şerif Yardımcısı Shelby.
If one chat with you is all it took, she didn't have the stomach for it anyway.
Bir sözünle fikrini değiştirdiyse bu işe uygun değilmiş zaten.
All I said is that love is about doing what's best for the one your love.
Tek söylemek istediğim şey aşk, sevdiğin kişi için en iyi olanı yapmaktır.
So we got to go out and try to reacquire them for 150 cents on the dollar or whatever it takes because no one is gonna buy this franchise without all the pieces.
Bizim onları değerlerinin iki katına bile almamız gerekecek. Çünkü kimse, bütün parçaları olmazsa bu takımı almaz.
So go for it, all of you, grab your phone and call that one person who you really, really want to call but were afraid to and... maybe today will be your lucky day and you...
Bu yüzden devam et kimi aramak istiyorsanız onu arayın ve korkarım k.. belki bugün şanslı bi gündür
I killed no-one and I will not let you destroy the court and all we've worked for.
Ben kimseyi öldürmedim. Ve senin, çok uğraştığımız meclisi yıkmana izin vermeyeceğim.
All right, another bottle of Chardonnay for the ladies and one fertility smoothie for the mommy-to-be.
Pekala, başka bir şişe Chardonnay bayanlar için ve bir doğurgan yüzlü anne adayı için
Those are all tragic events, each and every one, and all these people are torn apart by grief, powerlessness and, yes, a desire for revenge.
Bunların hepsi istisnasız çok feci olaylardı. Bu insanların hepsi de acı içinde acizlik ve hatta intikam hisleriyle dolu bir şekilde mahvolmuşlardı.
If you value her life, you will give the phone to the man standing next to you, the one responsible for all the bloodshed in the woods.
Eğer kızının hayatına değer veriyorsan telefonu yanındaki adama ver. Tüm o ormandaki katliamdan sorumlu kişiye.
Of all the 92 elements, there really is only one which has that appetite for bonding its four electrons - to share them with other molecules.
92 element içerisinde sadece bir tanesi dört elektronunu birbirine tutturma ve onları diğer moleküllerle paylaşma meyillindedir.
It's one vast larder for all manner of organisms.
Buraları her çeşit organizma için uçsuz bucaksız bir kiler gibidir.
So all life uses the same fundamental biology..... those four bases, A, C, T and G, which code for just 20 amino acids, which in turn build each and every one of life's proteins.
Yani tüm canlılar aynı temel biyolojiyi kullanıyorlar. A, C, T ve G olarak bilinen dört baz her biri sırasıyla proteinlere dönüşen 20 amino asit için birer koddur.
All right, I'm thinking one way to counter bias in the peer-review process, is for papers to be submitted under gender-neutral names.
İnceleme sürecinde oluşabilecek önyargıları ortadan kaldırmak için bir yol düşündüm. Sunulacak makalelerde isimler cinsiyet belirtmesin.
Well, I, for one, am going all out for Lyndsey this year.
Mesela ben bu sene Lyndsey için elimden geleni yapacağım.
My brother, the boy Wilfred died for, the one we're risking our lives for... - it was all your fault, wasn't it'?
Kardeşim, Wilfred'in uğruna öldüğü, onun için hayatlarımızı riske attığımız çocuk hepsi senin hatandı, değil mi?
You'll excuse me, but I've hung out all the flags I'm going to for one day.
Müsaadenle, bugünlük yeterince heyecan yaşadım ben.
All right, let's get one more for safety.
Hadi, yedekte dursun diye bir kere daha çekelim.
♪ one by one they all just fade away ♪ I'm telling you, we should have sprung for the name brand glitter.
♪ one by one they all just fade away ♪ Size diyorum, iyi markalı sim almalıydık.
Charming. My friends, I think we can all agree that in recent days, no one has done more, sacrificed more, for both the Light and the Reach than Kaldur'ahm.
Dostlarım, sanırım hepimiz hemfikiriz ki geçtiğimiz günler boyunca hiç kimse Kaldur'am'dan daha fazla hem Işık hem de Erişenler adına fedakarlıkta bulunmadı.
All right, so I got a pair of 101 / 2 boots with 3-inch lifts and a wallet for one Frankie bout.
7.5 santim yükseklik sağlayan 43 numara bot ve Frankie Bout için cüzdan aldım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]