Pardon the intrusion tradutor Turco
36 parallel translation
Pardon the intrusion. It's just that I'm so willing to learn, Mr. Barkley...
Sadece öğrenmek için çok hevesliyim Bay Barkley...
Not so fast, Skipper, if you'll pardon the intrusion.
Bu ne acele, Kaptan, araya girmemi bağışlarsan.
As a matter of fact, I'd like to speak to you, if you'll pardon the intrusion.
Kusura bakmayın damdan düşer gibi oldu ama sizinle konuşmak istiyorum.
Please pardon the intrusion, Your Eminence.
Rahatsız ettiğim için affedin Efendim.
Pardon the intrusion, but we have a prior claim on this man.
Araya girdiğimiz için üzgünüz, fakat bu adama saldırma önceliği bizim.
Pardon the intrusion but I have these police sketches I'd appreciate you looking at.
Affedersiniz bakmanızı istediğim robot resimler var.
- Pardon the intrusion.
- Davetsiz geldik, affedersiniz.
Well, pardon the intrusion, and bon appétit.
Böldüğüm için üzgünüm. Afiyet olsun.
Pardon the intrusion.
Davetsiz geldiğim için özür dilerim.
My lord, pardon the intrusion.
Lordum, kabalığımı bağışlayın.
Pardon the intrusion, Pa'u, but I think you should know.
Fuzuli işgalim için üzgünüm, Pa'u, ama bence bilmen gerekiyor.
- Pardon the intrusion, sir.
- Böldüğüm için üzgünüm, efendim.
Pardon the intrusion.
Burada olduğum için çok mutluyum.
Pardon the intrusion.
Kusuruma bakmayın.
I'm home! Pardon the intrusion!
Durum böyleyse, bu yıl da bunu size bırakabilir miyim?
Pardon the intrusion.
Davetsiz misafirliğimin kusuruna bakma.
pardon the intrusion.
İzinsiz girdiğim için kusura bakmayın.
Pardon the intrusion, sir.
Böldüğüm için özür dilerim efendim.
Pardon the intrusion.
Rahatsız ettiğimiz özür dileriz.
- Pardon the intrusion.
- Böldüğüm için kusuruma bakmayın.
Pardon the intrusion, sheriff.
Pardon ihlal var, şerif.
Pardon the intrusion, gentlemen.
İzinsiz girişimi mazur görün baylar.
- Pardon the intrusion.
- Böldüğüm için pardon.
Your Excellency, pardon the intrusion.
Ekselansları, rahatsız ettiğim için özür dilerim.
Pardon the intrusion.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim.
Pardon the intrusion, but dinner is served.
Böldüğüm için kusura bakmayın ama yemek hazır.
Pardon the intrusion, you Village People rejects, but one of you has stolen something that belongs to me.
Böldüğüm için üzgünüm sizi gidi köylüler fakat içinizden birisi bana ait olan bir şeyi çaldı.
Pardon the intrusion, you Village People rejects, but one of you has stolen something that belongs to me.
Verdiğimiz rahatsızlığın kusuruna bakmayın Village People çakmaları ama biriniz, bana ait olan bir şeyi çaldı.
Pardon the intrusion.
Davetsiz geldiğimiz için kusura bakma.
Begging your pardon for the intrusion, sir, but did you sleep last night, sir?
Rahatsız ettiğim için özür dilerim, efendim, ama dün gece hiç uyudunuz mu, efendim?
- Pardon the intrusion Excuse me.
Sözünüzü kestim, özür dilerim.
I beg your pardon for the intrusion, but now that two families are uniting..
Affınıza sığınıyorum izinsiz girme için. Ama şimdi iki aileyi birleştirmek için..
Please forgive the intrusion, Miss Caroline, but I must beg your pardon for the events that transpired earlier.
Lütfen çatkapı gelmemi affedin Bayan Caroline, ama bugün gelişen olaylardan ötürü sizden özür dilemeliyim.
Pardon the late intrusion, but I prefer the intimacy of hand-delivery.
Geç vakit rahatsız ettiğim için özür dilerim.
Excuse the intrusion, but... I'd like for ye to see something.
Pardon, ama... ancak bir şeyi görmeni isterim.
pardon the pun 17
pardon the interruption 22
pardon 1188
pardonnez 21
pardon me 1649
pardon my french 66
pardon my language 21
pardon us 39
pardon the interruption 22
pardon 1188
pardonnez 21
pardon me 1649
pardon my french 66
pardon my language 21
pardon us 39