English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ P ] / Part human

Part human tradutor Turco

421 parallel translation
But you're part human too.
Ama sen yarı insansın.
He is a child and part human.
O bir çocuk ve yarım insan.
- He is part human.
Bir kısmı insan.
Is that hatred part of human nature?
İnsan doğasının bir parçası olan kini.
Even if you feel like you'll be so bitterly sad to part, but that it's human nature for that sorrow to keep you alive.
Gidince üzüntüden kahrolacak olsan da üzüntüyle baş etmeyi bilmek insanın doğasında varmış.
There is not one part of his physical being that's like that of human beings.
Fiziki yapısı insanlar gibi değil.
That was when I took him for an ordinary human being... not part goat.
O, ben onu normal bir adam sandığım zamandı. Adam keçi gibi.
It may have been reckless, but I think occasional recklessness is part of human nature.
Belki biraz ihtiyatsızcaydı, ama sanırım, arada sırada ihtiyatsızca davranmak da insanın doğasında vardır.
Honestly, I don't even recognize guys like Hori as part of the human race.
Aslında, Hori gibi insanların insan ırkının bir parçası olduğunu bile düşünmüyorum.
All a part of the human crusade, written in water.
Haçlılardan beri bu böyle. Kötü talih.
The outer part of the station rotates due to centrifugal force, creating the sensation of gravity and improving human well-being.
İstasyonun dış kısmı santrifüj ( merkez kaç ) kuvvetine bağlı olarak döner. Bu yerçekimi hissi yaratır ve insana kolaylık sağlar.
Men who took part in the enactment of laws and decrees, the purpose of which was the extermination of human beings.
Maksadı insanların yok edilmesi olan yasaların..... ve emirlerin uygulanmasını sağlayan bu adamlar.
It's part of my job, I notice human individuals and I noticed your face.
Bu işimin parçası, insanlar dikkatimi çeker... ve yüzünüz dikkatimi çekti.
We prefer therapy through education and especially art so that our hospital may play its part faithfully following according to our lights the Declaration of Human Rights.
Eğitim, özellikle de, sanat vasıtasıyla tedaviyi tercih ediyoruz ki hastanemiz, İnsan Hakları Beyannamesi'nin ruhuna sadık kalma yolunda, ölçütlerimize uygun olarak, üstüne düşeni yapabilsin.
When you were five years old and came home stiff-lipped, anguished because the other boys tormented you, saying that you weren't really Vulcan I watched you, knowing that inside the human part of you was crying.
Beş yaşındayken, diğer çocuklar gerçek bir Vulcanlı olmadığın için sana eziyet edince eve suskun ve sıkıntılı geldiğinde seni izledim, içinde bir yerlerde insan yönünün ağladığını biliyordum.
You can't be part of the human race and not be a fool to somebody.
Başkalarını kandırmayan bir insan ırkının parçası olamazsın.
- They are selfish, brutal. A part of the human community which I rejected and from which I've shielded you.
Bencil, vahşisin, inkar ettiğim ve seni koruduğum insan toplumunun özellikleri.
That Sir, is the part of the computer that simulates the human learning process but so long as it is directed solely to the execution of its problems..
Bilgisayarın bir parçası, insanın öğrenme sürecini taklit ediyor efendim. Ancak problemlerini çözme amacıyla yönetildiği sürece bunda yakınacak bir şey yok.
Part of human nature comes from the right.
Maaş almak güzeldir.
Unless the German people fall we are prepared for any eventuality to save a human soul, even in this part of Africa
Almanlar düşmediği takdirde olabilecek her şeye hazırlıklıyız bir ruhu kurtarmak, Afrika'nın bu köşesinde bile.
In other words, neutral field tissue has the same ability to form any part of the human body that the tissue of a human embryo has.
Başka bir deyişle nötral deri dokusu insan embriyosunun derisinin sahip olduğu yeteneğe sahip.
The greatest part of human existence was spent in such a time. And then over the dying embers of the campfire on a moonless night we watched the stars.
İnsanlık kamp ateşlerinin etrafında bilhassa aysız uzun gecelerde, gökyüzünü çok uzun bir süre seyretmiştir.
It's part of the vital cycle of the human race.
Bu, insan ırkının hayati döngüsünün bir parçası.
Well, wouldn't you, if you found part of a human body?
İnsan bedenine ait bir parça bulsan aramaz mıydın?
Violence is part of the human condition, as history shows us.
Tarihin de gösterdiği gibi, şiddet, insanlık durumunun bir parçasıdır.
I think that, uh, purposefulness... is part of our ineradicable basic human structure.
Sanırım amaçsızlık, bizim basit insan doğamızın ayrılmaz bir parçası.
The most prominent part of the human face.
İnsan yüzünün en çıkıntıIı bölümü.
The spooky part is it isn't human blood.
İşin en ürkünç yanı şu ki bu insan kanı değil.
Part of it's human.
Kısmen insan.
It is said that fighting is part of human nature.
Denir ki, mücadele insan doğasının bir parçasıdır.
While we're at it,... this isn't part of any human future.
Bu konudan bahsederken... bu, hiçbir insanın geleceğinin parçası değil.
That's why we selected you to become part of the Q, so you can bring to us this human need and hunger, that we may better understand it.
İşte bu nedenle, Q'nun parçası olman için seni seçtik ki, bize insanların ihtiyaçlarını ve açlığını getirebilesin ki, bizler de onu daha iyi anlayabilelim.
It's all part of being human.
Bunların hepsi, insan olmanın getirdiği bir şey.
One thin faces and big eyes... and... this is the tough part... they did not appear to be... a human.
zayıf bir yüz ve büyük gözler... ve... burası asıl bölümü... Onlar katiyen bir insan... olamazlar.
Any other part of the human body, I'll sell it something.
Bana insan vücudunun başka bir tarafını ver, onu bir şey yapıp satarım.
Once the Freudian unconscious becomes part of modern psychology what happens to human freedom?
Freud'un bilinçaltı dediği şey modern psikolojinin bir parçası olursa insan bağımsızlığı ne olacaktır?
They made you human as part of your punishment?
Seni ceza olsun diye mi insan yaptılar?
Human or not, I want no part of you.
Kesinlikle. İnsan ya da değil, Senin hiçbir tarafını istemiyorum.
It's part of being human, Jono.
Bu, insan olmanın bir parçasıdır Jono.
The knowledge and experience of the human Picard is part of us now.
İnsan Picard'ın bilgisi ve deneyimi artık bizim bir parçamız.
It's part of the reason these human Dobermans are watching me.
Beni izlemelerinin bir nedeni de bu.
I think Muslims over there look at themselves as human beings, as part of the same human family.
Bence oradaki Müslümanlar kendilerini insan olarak görüyorlar. Aynı insan ailesinin parçası olarak görüyorlar.
Freud's ideas about how the human mind works have now become an accepted part of society.
VİYANA
But although Roosevelt like the Nazis was trying to organize society in a different way, unlike the Nazis he believed that human beings were rational and could be trusted to take an active part in government.
Eğer insanların duygularını manipüle etmeden,... doğrudan hakiki sorular sorulursa,... kamuoyunun fikrini ve davranışını ölçüp tahmin edebileceklerini düşünüyorlardı. Peki ya buna ne dersiniz? Franklin D. Roosevelt'in New Deal programı,... ülke için genel olarak kötü mü oldu?
Our rules are to keep them from harm, real or imagined, and that's part of the continuity of our human species.
Kurallarımız, onları gerçek ya da hayali her tür zarardan sakınmak içindir, ve bu insan türünün sürekliliğinin de bir parçasıdır.
How can you interface human and machine then complain when the human part makes a decision?
İnsanla makineyi birleştirip, sonra da insan parçasını eleştiriyorsunuz.
Doctors go, "Yes, I will confine myself to one particularly objectionable part of the human body all day, every day. I will do it."
Doktorlar, "Evet, ben hayatımı insan vucudunun belli bir bölgesine her gün, her saat, her dakika adıyorum."
Maybe so, Lisa, but it's part of our oh, so human nature.
Belki öyle, Lisa, ama bu da bizim bir parçamız, uh, yani insan doğasının.
Part of being human is learning how to deal with the unexpected.
İnsan olmanın bir parçası da, beklenmeyenle başa çıkmayı öğrenmektir.
- It's part of the human experience.
- Bu da insanlık deneyiminin bir parçası.
Minbari souls are being reborn in part or in full in human bodies.
Minbarilerin ruhları kısmen ya da tamamen insan bedenlerinin içindeydi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]