Part one tradutor Turco
2,129 parallel translation
Part One.
Birinci bölüm.
Part one.
Bölüm 1.
As one of the embittered veterans of the First World War, his first mission was to destroy France, to wipe out the humiliation of the Versailles Treaty of 1919 that stripped Germany of its army and part of its territory.
Birinci Dünya Savaşının hırçın gazilerinden biri olarak ilk görevi 1919 Versailles Antlaşmasının Alman ordusunu ve bölgesini dağıttığı için insanlık tarihinden silmek adına Fransa'yı yok etmekti.
One of the uses is when a small part of the heart stops working, which is finally going to lead to heart failure...
Bunun kullanımlarından biri kalbin küçük bir bölümünün çalışması durduğunda, ki bu sonuçta kalp yetmezliğine yol açacaktır....
One part of it can run an average corporation, while another part controls the politicians and covert government operations.
Bir kolu bir şirket gibi çalışırken diğer kolları politikacıları ve gizli hükümet işlemlerini kontrol ediyor.
But then one day, I became a part of this, like it was always my fate.
Sonra bir gün kaderimde yazılmış olan bu şeyin bir parçası haline geldim.
One splits one's soul and hides part of it in an object.
Ruhunu parçalara bölüyorsun, ve bir kısmını bir nesneye saklıyorsun.
The worst part is, no one really seems all that concerned- - Nobody but me.
İşin daha kötü yanı ise benden başka kimsenin umurunda olmaması.
A trauma in one place manifests on another part of the body.
Vücudun belli bir yerindeki yara diğer bölgeyi etkiliyor.
You know, you might be a part of the Harding family one day.
Bilirsin işte, belki bir gün bu ailenin bir ferdi olacaksın.
They represent the part of the body that one wants to heal.
İnsanın vücudunda iyileşmesini istediği uzvu temsil ederler.
He was the only one who knew the part.
Rolü bilen tek kişi oydu.
Yeah, we heard there's this one part where the broad with the piranha teeth bites the guy's dick and balls.
Evet, duyduk ki filmin bir bölümünde piranalar adamın sikini ve taşaklarını parçalıyormuş.
Also, he has one part...
Üstelik şefkatliydi.
Well, more of a one part that he's got lately.
Aslında, son zamanlardakinden daha şefkatliydi.
What happens in one part of europe affects every other part.
Avrupa'nın bir kısmında olan bir olay, diğer kısımlarını da etkiliyor.
Except one part's missing, you know?
Bir parçası hariç, anladın mı?
One part.
Bir parçası.
I thought maybe I could pull the part from one of the other tubs.
Arızalı parçayı diğer jakuzilerden alırım diye düşünmüştüm.
End of part one.
birinci kısmın sonu
One part real, eight parts water.
Bir kısmı gerçekse sekiz kısmı su.
I'd been accepted, and as part of my initiation I had to, for one week, carry with me at all times and take care of a chicken.
Kabul edildim. Üyeliğimin başlaması için bir hafta boyunca bir tavuğu yanımda taşımam ve ona bakmam gerekiyordu.
He was just one part of your life that is over.
O sadece bir ilişkiydi. Bir parçaydı.
You're part of the crew with one common goal.
Aynı amacı güden mürettebatın bir parçasısın.
And all of a sudden, one part will lift off, and then there'll be a huge liftoff, and then it will go off into space.
Aniden, bir tarafı koparak yükselir, ve sonradan devasa bir yükselme oluşur, sonra da uzaya fırlar, gider.
Or the part about getting fired'cause I was paying one of my players?
Ya da oyuncularımdan birini parasını ödediğim falan
You just gaslighted me because you knew that no one else would ever be a part of this.
Beni manipüle ettin çünkü kimsenin bunun bir parçası olmayacağını biliyordun.
I don't understand how it can just be sitting there, in that one part of the forest?
Orada durmasını anlamıyorum.
this way, no one can see you're pissing, and the walking backwards part keeps you from pissing on your legs, not to mention stepping in it.
Böylece kimse işediğini görmez geri geri yürüme kısmı da ayaklarına işemeni engeller ve tabii üstüne basmanı da.
- Things we want to remember... - what we think about, talk about... - get stored in one part of the mind.
Hatırlamak istediğimizi düşündüklerimizi, konuştuklarımızı zihnimiz saklar.
You are part of the Bindass Star of India contest... round one, round two, round three... semi finals, sms voting... sms voting... and finally you're the Star of India.
sen Bindassın hindistan yıldızı yarışmasının bir parçasısın... tur bir, tur iki, tur üç... yarı finaller, sms oylaması... sms oylaması... ve sonunda hindistanın yıldızı oldun.
- Why? -'Cause it's the one part that you haven't seen.
- Çünkü, bu görmediğin parça.
But at least one part of a 30-year mystery
- Ama en azından 30 yıllık gizemin bir kısmı...
My daughter was part of the soldiers of the one!
Kızım Tanrı'nın Askerleri'nin bir parçasıymış!
My daughter was part of the soldiers of the one.
Kızım Tanrı'nın Askerleri'nin bir parçasıymış!
You are only playing at your own part. And one day the game will end.
Şu an sadece kendi bölümünü oynuyorsun ve bir gün oyun sona erecek.
Which means - one of the creatures is the creator, and the second part is the destroyer.
Sadece biri yaratır, diğeri yok eder
I found this. My daughter was part of the Soldiers of the One.
Kızım Tanrı'nın Askerleri'nin bir parçasıymış!
My daughter was part of the Soldiers of the One.
Kızım Tanrı'nın Askerleri'nin bir parçasıymış! Kızım bir teröristmiş!
The curtain's about to part for our grand finale, But there remains one minor detail to address.
Perde muhteşem finalimiz için açılmak üzere ama küçük bir detay daha var.
It's a part of one, anyway.
En azından birinin bir parçası.
The most interesting part was... that, even though no one particularly liked you, they all said you were a person who could be trusted.
Ama en ilginci seni kimse özellikle sevmese de... -... herkes güvenilir biri olduğunu söyledi.
It's like digging a hole in the sand. I repair one part of the kidney, another one opens up.
Böbreğin bir kısmını düzeltiyorum, başka bir kısmı açılıyor.
It was in one of the galleries of St Peter's Mount, at about 500 paces from the main entry and at 90 feet below the surface, that the quarrymen exposed part of the skull of a large animal embedded in the stone.
Aziz Peter Dağı'ndaki galerilerden birisiydi Ana girişten 500 adım uzaklıkta Yüzeyin yaklaşık 27 metre altında taşocağı işçileri iri bir hayvanın kafatası parçasını taşın içine gömülü olarak buldular.
Welcome to lecture one in a three-part series entitled "neuroplasticity in relation to cortical imprinting."
Üç aşamalı Nöroplastisite'nin Kortikal Kişilik Yazılımıyla İlişkisi dersinin ilk bölümüne hoş geldiniz.
But no one thinks I'm part of the team... even though it's all I ever wanted.
İstediğim tek şey takımın parçası olmaktı olamadım.
Well, maybe as part of their deal, Dallas offered Safar a night with one of his girls, as a sign of good faith.
Belki de anlaşmaları gereği, iyi niyet göstergesi olarak Dallas, Safar'a kızlarından birini vermiştir.
This is the part where I tell you that one phone call from me, and the Department of Health will be down here.
Şu anda sana bir telefonumla Sağlık Bakanlığı'nın buraya geleceğini söylüyorum. 30 gün kepenk kapatırsın.
My friend Jane said I can stay... in the penthouse, and I can't wait to become a part... of each and every one of your lives.
Arkadaşım Jane çatı katında kalabileceğimi söyledi. Hayatınızın birer parçası olmak için sabırsızlanıyorum.
He was, for the most part, one of those people that society could probably do without,
Aslında o, toplumun pek de özlemeyeceği türden biriydi.
Tonight we are lucky to have with us one who gives the most part language in graffiti.
Biz şanslıyız Bu gece bizimle olması için grafiti dili en parçası verir biri.
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33
one's missing 20
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33
one's missing 20