English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ P ] / Pay attention to me

Pay attention to me tradutor Turco

291 parallel translation
And whether you like me or hate me, you're gonna pay attention to me because I'm... Well...
Beni sev ya da sevme ama, beni dinlemek zorundasın çünkü ben...
Oh, will you pay attention to me?
Beni dinleyecek misin?
Will you please pay attention to me?
Lütfen bana dikkatinizi verir misiniz?
Doctor, will you pay attention to me?
Doktor, benimle ilgilenir misiniz?
Who's gonna pay attention to me?
Kim bana aldırış edecek?
Pay attention to me.
Bana dikkatini ver.
MR. PENDERGAST : You pay attention to me.
Şimdi beni dikkatle dinle.
MR. PENDERGAST : Pay attention to me!
Beni dikkatle dinle!
Why don't you pay attention to me when I speak to you?
Neden seninle konuşurken söylediklerime kulak asmıyorsun?
"If you need me so much... "... why don't you pay attention to me... " "... you big dictator? "
Madem beni seviyorsun, neden benimle hiç ilgilenmiyorsun büyük diktatör?
Goddamn it, Edward, pay attention to me.
Lanet olsun Edward, dikkatini bana ver!
Now it's time to pay attention to me.
Şimdi dikkatinizi bana verme zamanı.
Pay attention to me.
Ben konuşurken, dinleyin!
Pay attention to me.
Dikkatinizi bana verin.
Don't pay attention to me.
Beni boşver.
Don't pay attention to me. Or else I'll start prattling and won't stop.
Sen bana aldırma, Estrellita ağzımı bir açarsam, asla susmam.
Excuse me, I think you misunderstood what he said. Don't pay attention to anything he just said.
- Hayır, yanlış anladınız.
Please pay some attention to me.
Lütfen beni dinleyin.
Don't pay any attention to me.
Sen bana bakma.
Don't you pay any attention to me.
Sen bana aldırma.
Don't pay any attention to me.
Benimle ilgilenme.
Believe me, Henry, the less attention you pay to them —
İnan bana Henry, bu tarz şeylere kafanı ne kadar az yorarsan -
You're lazy, and you pay no attention to me or my lessons.
Tembelsiniz ve derslerime gereken ilgiyi vermiyorsunuz.
Then stop staring around and pay some attention to me.
Artık etrafına dik dik bakmayı kes ve birazda benimle ilgilen.
He didn't pay any more attention to me than you do.
Bana, senin gibi, fazla ilgi göstermezdi.
If I go in there, he won't pay any attention to me.
İçeriye ben girersem, onun dikkatini çekmem.
- HE WOULDN'T PAY ANY ATTENTION TO ME.
Fakat sözümü dinletemedim.
- pay attention to me.
Buna dikkat edin.
I told you not to pay any attention to me.
Sana söylediklerime aldırma demiştim.
Why do you never pay any attention to me?
Neden bana hiç önem vermiyorsun?
Ellen, pay attention. Now listen to me and don't look like that.
Şimdi beni dinle, öyle bakma.
Now, you listen to me, and you pay attention.
Şimdi beni dinle ve kulağını dört aç.
But now, pay a little attention to me too.
Ama şimdi, benimle de biraz ilgilen.
Pay no attention to me.
Bana dikkat et.
Don't pay any attention to me.
Bana bakma.
But none of the old family retainers pay any attention to me.
Ama eski aile üyelerinin hiç biri benimle ilgilenmedi.
Just- - Pay no attention to me, sir. I am merely spectating.
Beni dikkate almayın efendim.
Pay no attention to me.
Bana aldırmayın. Etrafa bakıyorum.
See, he doesn't pay any attention to me.
Bak, beni hiç umursamıyor.
Don't pay any attention to me.
Beni dikkate almayın.
I never thought he'd pay any attention to me, and suddenly, out of the blue, he began talking to me, and then he began dancing with me, and, well, we were communicating.
Birden, damdan düşer gibi, benimle konuşmaya başladı. Sonra benimle dans etmeye başladı. Daha önce hiç kimseyle konuşmadığım şeyleri konuşuyorduk.
The movements and major policy decisions of the United States Navy... may be of limited interest to you... but if you will bear with me for just a moment or two... I think you will find that it may be worth your while to pay some attention.
Birleşik Devletler Donanması'nın hareketleri ve politik kararları... pek ilginizi çekmiyor olabilir... ama bana birkaç dakika tahammül ederseniz... dikkatinizi bana vermenizin sizin yararınıza olduğunu anlayacaksınız.
Don't pay any attention to me.
Sen bana bakma. Bu şahsi bir mesele.
When you've been in this racket as long as me, you don't pay much attention to movies.
Sen de bu işte benim kadar kalsaydın dikkatini pek filmlere vermezdin.
Pay attention to what I do to your mouth to the sea that is rising all around us like the desire that rises within me.
Dikkatini ağzına yaptığım şeye ver içimdeki arzunun yükselişi gibi etrafımızda yükselen denize ver.
No, it's for me. Don't pay any attention to it.
Hayır, benim.
In fact, I'm six months pregnant, so you're just gonna have to pay a little more attention to me right now.
Aslına bakılırsa altı aylık hamileyim yani benimle biraz daha ilgilenmen gerekiyor.
Third, the first two wouldn't bother me a bit if you'd stop watching so much television and pay attention to your bedroom guests.
Üçüncüsü, ilk ikisini kaldırabilirdim televizyona bakacağına misafirlerinle ilgilenseydin.
Don't pay any attention to me.
Siz bana aldırmayın.
- That's cool. Just don't pay any attention to me.
Sen bana bakma.
You never pay any attention to me anymore.
- Artık bana hiç ilgi göstermiyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]