Plum tradutor Turco
911 parallel translation
- Do you know the Duke of Pom-plum?
- Pom-plum dükünü tanıyor musun?
Plum tree blossom many time... since I hear silver voice of Madame Lilli in Honolulu.
Madam Lilli'nin gümüş sesi Honoluluda duyulduğundan beri... erik ağaçları daha fazla çiçek verir oldu.
Yes, and plum pudding and gooseberry pie...
Evet, erikli puding ve üzümlü turta da yaparım.
Christmas, plum pudding and turkeys... that's just for children.
Noel, üzümlü tatlı ve hindiler bunlar çocuklara göre.
Oh, you must be plum tuckered out.
Kan ter içinde kalmışsındır.
Listen here, my little sugar plum, y'all can't do this to me.
Bunu bana yapamazsınız!
Oh, I brought you some of my new plum jelly.
Oh, size yeni erik reçelimden getirdim.
You'll buy at the bakery a plum pudding.
Fırından erikli puding alacaksın.
Nothing gives so much indigestion, at the same time so much pleasure... like a plum pudding, except a fruitcake.
Erikli puding dışında hiçbir şey bu kadar hazımsızlık yaparken böylesine de bir mutluluk veremez, tabii meyveli keki saymazsak.
A plum pudding, all cooked up nice for us.
Noel pudingi adeta, bizim için pişirilip hazırlanmış.
Three apple trees, two pears, one plum and a mulberry, and my roses.
Üç elma, iki armut, bir kayısı, bir vişne ağacı ve benim güllerim var.
My dear, have you swallowed a plum stone or something?
Hayatım, erik çekirdeği ya da başka bir şey mi yuttun?
Yes, I'm plum crazy for drums
Evet, davulları çok severim
For the satirical rogue says here that old men have grey beards, that their faces are wrinkled, their eyes purging thick amber and plum-tree gum.
Bu hicivci maskaraya göre, yaşlıların sakalları kır, suratları buruşukmuş. Gözlerinden sarı yağlar, çamsakızları akarmış.
I think you've gone plum crazy on this case.
Bence bu davayı çok abartıyorsun.
My sister does her lion hunting with plum pits.
Kız kardeşim aslanları erik çekirdeğiyle avlar.
Looks like a Philistine plum, ripe to pick.
- Filistinli bir eriğe benziyor. Koparılma vakti gelmiş.
This is a ripe plum ready to fall.
Bu, dalından düşmeye hazır olgun bir erik.
- Plum duff.
Leziz bir muhallebi.
Plum duff ain't no better than bilge water without rum.
Romsuz muhallebi, fıçı suyuyla aynı şeydir.
Plum duff.
Muhallebi.
One day the bottle blew the cork plum apart.
Bir gün şişenin mantarı patladı.
You! You wonderful little plum pudding, you!
Seni gidi küçük tatlı şey.
A plum big one.
Çok mükemmel birini.
That's plum flattering.
Kulağa hoş geliyor.
Thanks. They're plum delicious!
Teşekkürler, süper durumdalar!
The plum pudding has quite a lot of brandy in it.
Bol konyaklı üzümlü noel keki var.
I, myself, will open the gates, and taken by surprise, the city will fall like a ripe plum.
Kapıları ben açacağım ve şehir kolayca düşecek.
But no one seems to be taking care of the lawn of the plum trees.
Ama anlaşılan erik ağacı bahçesiyle hiç kimse ilgilenmemiş.
You don't realize what a plum you are.
Ne kadar önemli biri olduğunu anlamıyorsun.
You work yourself to death for them, they bring in an outsider to pick the plum off the tree.
Hayatın boyunca çalış, sonra da meyvelerini yabancıya toplatsınlar.
Tony, I think we found ourselves a plum here.
Tony, galiba kendimize bir membaa bulduk.
Until then... Plum pudding.
O zamana değin... erik tatlısı.
- Am I? Plum.
Kesinlikle.
This village was a plum to satan one he could not resist, so he came here and embarked upon a program of corruption.
birgün şeytani gücün kölesi olan bir kişi... ortaya çıktı, buraya geldi... ve heryere kötülük yaymaya başladı.
Here's a perfect plum,
Harika bir yer var.
Dolphins, is plum-schnapps still there?
Delphine erik brendisi kaldı mı?
Have eminence desire on plum-schnapps!
Erik brendisinin tadına bakalım o zaman!
Have eminence desire on plum-schnapps, with two glasses!
İki bardak olsun da o brendiye itibar kazandıralım!
Once plum-schnapps, always plum-schnapps!
Bir kez erik brendi içen, hep erik brendi içer!
We'd just barely made it through the end of the year, and the plum blossoms had begun to bloom shortly after the beginning of the new year.
Zor şartlar altında yılın sonunu getirmiştik ve yeni yılın ilk zamanlarında erik tomurcukları açmaya başlamıştı.
A plum position you found yourself!
- Ne rahat bir iş bulmuşsun! - Evet!
Now you're living it up with an apartment, a motorcycle, and a plum job.
Carmen'i sayemde tanıdın şimdiyse hem dairen hem motosikletin var. İki işe sahipsin ve birinde parmağını bile kıpırdatmıyorsun.
Though some people's palates prefer pickled salads Plum pudding, pick popcorn, peach pie
Bazılarının damak zevki tercih etse de turşulu salatayı puding, mısır patlağı, şeftalili turtaya
And let Plum examine me all alone?
Erik beni yalnız mı muayene etsin?
Plum?
- Erik mi?
Plum.
- Erik.
You love it. He's all yours, Plum.
Senindir, Erik.
The lady in the Plum Room would like to see you, sir.
Özel Odadaki bayan sizinle görüşmek istiyor, efendim.
And there's a place back home... where a wild plum tree comes to flower in the springtime... down by the creek, you know.
Yaralılar ve mülteciler mutsuz Georgia'ya akın ederken başlar dik ama kalpler hüzünlüydü... Bizim orada baharda, yaban eriği ağacının çiçek açtığı bir yer var... Nehrin kenarında, bilirsiniz.
You are plum right, Pastor.
- Çok haklısın, Papaz.