Questionable tradutor Turco
679 parallel translation
- The permanency is questionable.
- Daimiliği tartışılabilir.
My theatrical skills are questionable.
Tiyatro konusundaki yeteneğim tartışılır.
Knowing the girl is of questionable reputation, he seeks her out to ask her to stay away from you and plead with her to change her ways.
Kızın pek de iyi olmayan ününü bildiğinden seni bulup, onun hakkında uyarmak istemiş kötü davranışları için de onu azarlamak niyetindeymiş.
- Yes, I felt a cold coming on... so I denied myself the always questionable pleasure of dining... with that arch-arguer Roger Hinchley and decided to come back to bed.
- Evet, havanın soğuduğunu hissettim o yüzden, şu Roger Hinchley ile yemek yemenin şüpheli mutluluğunu kendime reva görmeyip yatağa dönmeye karar verdim.
And in questionable taste.
- Tartışmaya açık bir istek.
Questionable. "
Karakteri : Şüpheli.
Be thou a spirit of health or goblin damned, thou comest in such a questionable shape... that I will speak to thee.
İster kutsal bir varlık ol, ister şeytan, öyle garip bir geliş ki bu senin gelişin.
It has been spared the sensational publicity of such questionable honors as the Pulitzer Prize and those awards presented annually by that film society.
Pulitzer Ödülü ve şu malum.. .. film topluluğunun yıllık olarak verdiği ödüller gibi.. .. kuşkulu onurlara yapılan tanıtımlar onun için yapılmadı.
Penniless, questionable background.
Beş kuruşsuzdun. Geçmişin şüpheliydi.
I ain't consortin'with questionable characters and nobody can prove I am.
Amacınız ne, beni tuzağa düşürmek mi? Şüpheli kişilerle takılmıyorum.
It may be a questionable compliment but I did not suspect you, even though Maria visited you tonight
Belki tuhaf bir iltifat olacak, ama sizden kuşkulanmadım, bu gece sizi ziyaret etmesine rağmen.
If he commits questionable acts, the explanation must be elsewhere.
Savaş halinde tuhaf hareketleri varsa bunun bir açıklaması olmalı.
I guess you're right, most men hold questionable views
Sanırım haklısınız, erkeklerin çoğu sorgulanması gereken bakış açılarına sahip.
Mixes in questionable circles.
Şüpheli çevrelerde iş yapar.
Well, apart from bruising the elbow of a certain lady whose... whose motives in complaining... I agree with lady Matheson are extremely questionable
Sadece bir kadının dirseğine dokunmuş ki bu kadının bu olaydaki tavrıyla ilgili tezatlar açısından Leydi Matheson'la aynı fikirdeyim.
The trouble about being on the side of right, as one sees it, is that one often finds oneself in the company of such very questionable allies.
Kimi zaman doğru kararı verseniz bile ya da doğru kararı verdiğinizi düşünseniz bile mutlaka içinizde kuşku duyduğunuz bazı noktalar vardır.
This man might have had a questionable past.
Bu adamın şüpheli bir geçmişi olmuş olabilir.
Never in all my questionable career have I feasted my eyes upon such divine loveliness.
- Kariyerim boyunca gözlerim hiçbir zaman, böyle bir güzelliği seyrederek bayram etmemişti.
My informant has developed instabilities which make his judgement questionable.
Kaynağımın kafası karışık durumda, verdiği tüyodan hayır gelmez.
Having tea parties on the ceiling and highly questionable outings of every other kind!
Tavanda yapılan çay partileri ve dışarı her çıkışınızda yaşanan tuhaf şeyler.
A case founded on false and questionable evidence.
Dava, yanlış ve kesin olmayan delillere dayanıyor.
It's questionable asking you for advice but they'll execute me, right?
Bunu sana danışmam biraz tuhaf gerçi, ama beni infaz ederler, değil mi?
Personally, I find the lady's taste questionable.
- Zevkini şüpheli buluyorum.
Your German is a joke and even though you're here it will always be questionable.
Almancan çok kötü,... şu an yanımda duruyor olsan bile, yine de hep bir şüphe olacak.
What a questionable surprise.
Bu ne şüpheli bir sürpriz.
Anyone poor, living alone, and not a devoted member of the church. Anyone young and pretty. Because then their morals are questionable.
Fakir, yalnız yaşayan, kilisenin sadık üyesi olmayan her kimse genç ve güzel olan herkes, onların erdemleri sorgulanabilir çünkü.
That hypothesis is questionable.
Bu hipotez sorgulanabilir.
The instructors appear proper... but some of the students seem questionable.
Öğretmenler iyi gözüküyor... ama bazı öğrenciler için biraz kuşkuluyum.
The entire school is questionable.
Okuldaki herkesin sorgulanmasını istiyorum.
We are looking for the artist Barbara Dupieu, Girl I live with Mrs. Lemi after his father died under questionable circumstances Barbara Dupieu is a celebrity.
Sanatçı Barbara Dupieu'yu aradık, babasının şüpheli ölümü sonrası bayan Lemiere ile birlikte yaşamaya başlayan şu ünlü Barbara Dupieu.
Our Most Glorious Majesty King Bruno the Questionable.
Haşmetli Majestemiz Kral Tartışılır Bruno.
In my humble capacity as herald to His... Magnificence, King Bruno the Questionable it is my privilege to announce a joost...
Haşmetli Kral Tartışılır Bruno'nun naçizane tellalı olarak ilan etmekten şeref duyarım.
He said a mysterious man has appeared and might exploit the Grand Hearing for his own questionable goals
Dedi ki ; ortaya çıkan gizemli kişinin kişisel emelleri uğruna Ulu mahkmeyi sabote etmesi mümkünmüş
I tell them to be careful, not to get involved with questionable friendships.
Onlara dikkatli olmalarını, şüpheli kişilerle arkadaşlık etmemelerini söylerim.
Although accidents on the rail systems of the United States are relatively infrequent, when they do occur, the chance of survival becomes questionable.
Birleşik Devletler'inde raylı sistem kazaları seyrek olsa da olduklarında, kurtulma şansı tartışıIır bir hal alır.
A bunch of bourgeois crackpots playing questionable games?
Bunu neden yaptın?
I've done... questionable things.
Tartisilir seyler yaptim.
A patient riddled with complications, with questionable information on her charts.
Hasta kartında kuşkulu bilgiler olan, komplikasyonlarla dolu bir hasta.
I can also prove that you consort with men of questionable character.
Ayrıca, şüpheli erkekler ile arkadaşlık ettiğini de kanıtlayabilirim.
The wisdom of his choice to pursue the boy is questionable.
Görünüyor ki senin hakknıda yanlış hüküm verdim. Seçimindeki bilgelik çocuğu izlemesi kuşkulu.
Your theories are popular tripe and your conclusions are questionable.
Teorileriniz saçma sapan ve vardığınız sonuçlar düşündürücü.
As far as the locals are concerned, I'm just another hard-partyin'ocean guy... with questionable means.
Yerel tayfa beni geliri şüpheli, parti sever bir denizci olarak tanıyor.
We're facing combat and questionable life spans.
Savaşla ve sorgulanabilir insan ömrüyle karşı karşıyayız.
Peterson attracted national attention when he proved that long-time B.L.U. President Red Cunningham was making questionable pension fund loans to businesses linked to organized crime.
Peterson, uzun süre B.L.U. başkanı olan Red Cunningham'ın, organize suç örgütüne para aktardığı şüphesini kanıtlayarak dikkatleri üzerine çekti.
I think the panel can be convinced that Captain Murdock was operating on his own and in a questionable mental condition when he killed Colonel Morrison.
Sanırım jüri, Albay Morrison'ı öldürdüğü zamanki kuşkulu akıl sağlığı ile Kaptan Murdock'ın bunu kendi başına yaptığına ikna edilebilir.
The wisdom of his choice to pursue the boy is questionable.
Seçimindeki bilgelik çocuğu izlemesi kuşkulu.
The brand on the list was questionable, sir, so I chose something else.
Listedeki markalar şüpheliydi efendim, bundan dolayı bazılarını ben seçtim.
My past is questionable.
Geçmişim soru işaretleriyle dolu.
Its a questionable justification of the severity of punishment.
Cezanın şiddetini kuşkulu bir şekilde haklı çıkartmak.
Well, questionable.
Şey, tartışılır.
It is questionable if we can proceed.
İşe devam edebilir miyiz tartışma konusu.
question 535
questions 370
questioning 24
question mark 65
question is 362
question number one 20
question two 29
question one 39
question for you 31
questions 370
questioning 24
question mark 65
question is 362
question number one 20
question two 29
question one 39
question for you 31