English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ Q ] / Quick's

Quick's tradutor Turco

4,099 parallel translation
He's a very quick study.
Çok çabuk öğrenebiliyor.
Yeah. Ooh, let's make a quick stop first.
Evet, önce ufak bir mola verelim.
As long as it's quick.
Ne kadar çabuk olursa.
It's fine, it's quick!
Sorun yok, hızlı!
You have to be quick to isolate the leak.
Sızıntıyı izole etmek için çabuk olmak zorundasın.
Quick, let's go.
Çabuk, gidelim. Çeviri :
We'd like to reset for lighting. - We're gonna reset for lighting. - Just a quick lighting reset.
Çabucak ışıklandırma düzenleyeceğiz.
- That went viral pretty quick.
- İnternette çok çabuk yayılmış.
That's your quick code.
Bu hızlı koddur işte.
Well, that was quick.
Hızlısın.
Yeah, they're best friends now, But human nature says they'll turn on each other pretty quick.
Şimdi yakın arkadaşlar ama doğaları gereği çok yakında sırlarını açığa çıkarırlar.
Donnie is so blinded by his desire for a quick conviction, he's... he's gonna prosecute Emmanuel for a crime he didn't commit.
- Sanırım ilkini seçeceğim. - Donnie çabuk tutuklama yapma tutkusuyla o kadar kör olmuş ki, Emmanuel onun yüzünden, işlemediği bir suç için hapis yatacak.
I know we all want her to get better real quick, but until she does, I'd like to continue her tradition, so this next song's to Rayna.
Afedersiniz. Afedersiniz baylar. - Biraz konuşabilir miyiz lütfen?
It's not a trial and quick execution you're facing there.
Orada mahkemeye çıkarılmazsın ya da hemen idam edilmezsin.
It's not that big a deal but it's difficult terrain out there so we got to move quick, quiet and small now, which means it's just me and him from here.
Çok önemli bir şey değil ama bu bölgede dikkatli olmalıyız. O yüzden hızlı, sessiz ve küçük gruplar halinde hareket etmeliyiz. Yani buradan sonra onunla devam ediyorum.
- Let's go, quick.
- Gidelim, hadi.
You know, real quick, like a drug deal.
Hemencecik hallederiz. Uyuşturucu satarmış gibi.
Well, here's a quick history lesson for you.
Alın size kısa bir tarih dersi.
Two people died that quick? We'll have to separate everyone that's been exposed.
İki insan böyle pat diye öldüyse virüse maruz kalmış olabilecek herkesi ayırmalıyız.
If you put me in a place where I have to explain failure, you will look upon their quick and brutal deaths with envy.
Beni, başarısızlığı açıklayacak bir duruma sokarsan onların hızlı ve vahşi ölümlerine imrenerek bakarsın.
All right, let's make this quick
Hemen halledelim hadi.
Um... Alex, will you do me a quick favour?
Alex, bana hemen bir iyilik yapar mısın?
Let's finish it off quick!
Onları gördüğünüz gibi saldırın!
I skipped lunch, so I got buzzed pretty quick but... I wasn't so drunk I didn't know what I was doing, if that's why you're asking.
Öğle yemeğini atlamıştım, o yüzden çok çabuk sarhoş oldum ama sorduğunuz buysa, ne yaptığımı bilmeyecek kadar sarhoş değildim.
Hanging a gang face on this might give the locals some quick comfort, but that's a very bloody Band-Aid.
Böyle bir olayı çetelere bağlamak yerlilere çabucak rahatı getirecektir. Ama bu geçici bir şey.
It's... 15 years flew by real quick.
Bu... 15 yıl çok çabuk geçti.
You're quick.
Hızlısın.
You made it so quick. What's your name?
Ne kadar çabuk varmışsın?
Hulk And The Agents of S.M.A.S.H. 01x05 - All About Ego Quick, everybody on the elevator.
- Ego Hakkında Her Şey
Come on honey let's go quick.
- Hadi, tatlım.
Okay, then quick, give me the chemical name, class and major side effects of even one of the drugs you're selling.
Tamam o zaman bana çabucak içindeki kimyasallardan, sınıfından ve başlıca yan etkilerinden sadece birini söyle.
Let's get out of here quick.
Hemen gidelim buradan.
Something's going on in Wang Pu's clinic Quick!
Wang Pu'nun kliniğinde bir şeyler oluyor.
This is going to be quick and it's not going to be repeated, so listen up.
Hızlıca söyleyeceğim, tekrar etmeyeceğim. O yüzden kulağını iyi aç da beni dinle.
He's a quick learner.
Çabuk öğreniyor.
Let's, um... how about we finish this up real quick?
- Bu işi çabucak bitirsek olmaz mı?
Let's take her quick!
Çabuk götürelim onu!
This quick in and out to meet with his former Chief of Staff marks the President's...
- Rusty.
You give me Crowley's head, and I will snap your neck quick and clean.
Bana Crowley'in kafasını verirsen hızlı ve temiz bir şekilde boynunu kırarım.
It's quick and simple.
Çok çabuk ve kolaydır.
She died quick and painlessly.
O hızlı ve acısız ölmüştü.
I'll make it quick.
Hızlı olmaya çalışırım.
I was going to say that it's a-a big step, because it's not really that quick.
Çok büyük bir adım diyecektim çünkü o kadar çabuk sayılmaz.
'What's remarkable is just how quick and easy it is,'certainly when compared with the rather more drawn-out'and painful business of a human birth.'
Burada dikkat çekici olan şey çok daha uzun ve sancılı bir iş olan insan doğumuna kıyasla doğumun nasıl da çabuk ve kolay gerçekleştiği.
You know, he looks at it real quick, and he grabs me, and he says, let's go.
Babam arabaya bir baktı ve beni tutup haydi gidelim dedi.
Let's go quick. Let's go quick.
Çabuk, çabuk.
Elijah and Rebekah have cut to the quick with their vicious lies about me when all I've done is tried to win this battle of wills over Marcel's control of the quarter in order to reclaim our home.
Elijah ve Rebekah, benim hakkımda korkunç yalanlar söyleyerek kalbimi kırdı. İstediğim tek şey, Marcel'in Bölge üstündeki kontrol arzusunu yok ederek evimizi bizlere geri kazandırmaktı.
Well, let's do this quick. I got to get back.
Elimizi çabuk tutalım, geri dönmem gerek.
Pray for a quick and painless death.
Dua et. Hızlı ve acısız bir ölüm için.
Pray, for a quick and painless death.
Dua et. Hızlı ve acısız bir ölüm için.
Meanwhile, thieves are seeking to make a quick buck off the misery of the Glades.
Bu sırada, hırsızlar Glades'in sefaletinden kolay para kazanma peşindeler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]