Roasted tradutor Turco
630 parallel translation
Topped with, uh, grilled octopus and slow-roasted cherry tomatoes, perfectly finished with micro bronzed fennel.
Tepesinde kızarmış ahtapot ve az kavrulmuş kiraz domatesi. Az yanmış rezeneyle de mükemmelce tamamlanmış.
- Roasted!
- Kavrulmuş!
I want some sake with roasted eel.
Haşlanmış yılanbalığıyla biraz'sake'istiyorum.
But after all them murders and poor Mr Henry being brought home to die, I'm glad to see the monster roasted to death before my very eyes.
Ama bütün o cinayetlerden ve ölmek üzere eve getirilen zavallı bay Henry'den sonra,... kendi gözlerimin önünde o canavarın ölümüne kızarmasını görmekten memnunum.
Get your fresh roasted peanuts, folks!
Taze kavrulmuş fıstık alın!
Three bullocks roasted whole, and a cup of coffee.
Üç tane fırında sığır eti, ve bir fincan da kahve.
Because if he'd had one, she'd have roasted the innards out of him without any more feeling than if he was a human.
Çünkü eğer bir teyzesi olmuş olsaydı o kedi, bir insanmış gibi duygusuzca iç organlarını kavururdu.
You know, Loti roasted apples for me when I was no bigger than Raynald here.
Raynald'dan pek fazla büyük değildim, Loti burada bana elma kızartırdı.
Get your fresh-roasted Georgia goobers, 10 cents a bag.
Taze kavrulmuş Georgia fıstığı, paketi 10 sent.
Froze in winter, and roasted in summer.
Kışları donduk, yazları piştik.
Roasted, all with dressing.
Kızarmış ve soslu.
- If you do, your heart and liver will be tore out and roasted and ate.
Söylersen kalbin ve ciğerlerin sökülür ve kızartılıp yenir.
Spread-eagle on the wheels, roasted.
Kol ve bacakları tekerlere bağlı, yakılmışlar.
You don't want to be roasted like a coffee bean, do you?
Kahve çekirdeği gibi kararmak istemezsin, değil mi?
Here you are, get your fresh-roasted peanuts!
Buyurun, yeni kızarmış fıstıklar burada.
Hot roasted peanuts.
Taze fıstık, mısır.
Hot roasted peanuts.
Taze fıstık, mısır var.
It's roasted well.
İyi pişmiş.
But suppose we had a roasted lamb, would you still keep seeing the wool?
Ama biz onu kızarmış kuzu varsayalım, hala yün örmeye devam edecek misin?
I like roasted lamb.
Bu kavrulmuş kuzu gibi.
They should be put on a spit, and roasted like yon boar!
Onlar şişe sokulup yaban domuzu gibi kavrulmalı.
They're very good roasted.
Harika kavurması olur.
We've been frozen and roasted and half sick to death so it's gonna take more than you to make us pull out, you hear that?
Donduk ve ölecek kadar hasta olduk bu nedenle bizi buradan atmak için senden fazlası Gerekecek, duydun mu?
There should be some roasted beans.
Orada biraz fasulye olması lazım.
She can even munch on pinecones or roasted beans, can't she? "
Kozalağı veya kızarmış fasulyeyi bile katır kutur yiyebilir, değil mi? " dedi.
Have some roasted beans.
Al biraz kavrulmuş fasulye ye.
Roasted pheasant or with oranges?
Sülün! Affedersiniz... Bayan, Sülünü kızartma mı, fırında mı olsun?
No, you can't go wrong, but you could get roasted to death, or poisoned by small creatures.
O kadar da olsun ama sonra sıcaktan kavrulmayasın ya da küçük canlılar tarafından zehirlenmeyesin.
And now we are going to guzzle two roasted lambs!
Şimdi iki güzel kızarmış kuzu budu yenirdi!
Roasted chestnuts, come and get'em!
Çok güzel kestanem var, çok güzel!
I've just roasted a $ 6.34 standing rib roast.
6.34 dolarlık pirzola kızartması yaptım.
They should be roasted boiled in oil
Ateşte kavrulmalılar kızgın yağda kaynatılmalılar.
Roasted sweet potatoes, one yen.
Közlenmiş tatlı patates, bir Yen.
You go up and get roasted, if you dare show your legs!
Bacaklarınızı göstermekten çekinmezseniz, şu ızgaraya siz çıkın.
But the second groan was angry that the first had burned the lamb, and demanded that the new victims should be boiled instead of roasted.
Lâkin, ikinci gron, ilk gronun kuzuyu yakmasına çok kızmıştı, yeni kurbanların kızartılması yerine haşlanmasını istedi.
The smell of roasted meat turns me on.
Kızarmış et kokusu beni tahrik ediyor.
All roasted.
Kizarmis halde.
Roasted with spinach
Kavrulmuş ıspanak.
Roasted meat in velvet sauce?
Kadifeotlu soslu rosto et?
Better'twere that both of us did fast... than feed with such over-roasted flesh.
Zaten sinirliyiz bir de yanmış et yersek, İyisi mi ikimiz de perhiz yapalım.
One more roasted beef please
bir güveç daha lütfen!
You roasted it whole, without gutting it?
Bağırsaklarını çıkarmadan pişirdin, öyle mi? Acıyın, efendim, acıyın bana!
Yes. roasted with a few french fries Broccoli, horseradish sauce.
Kızarmış, biraz patates cipsi, brokoli, turp sosu.
A roasted chicken, a leg of lamb smothered with onions... a Yankee pot roast with lots of brown gravy and little baby baked potatoes.
Kızarmış tavuk, soğanla kaplanmış kuzu budu bol kahverengi soslu sebzeli etli güveç ve fırında pişirilmiş küçük patatesler gibi.
I'd have roasted a goose, had a few flowers for you.
Kaz rostosu yapabilirdim.
I like them all, roasted of course.
Hepsini seviyorum, özellikle kızartıldıklarında.
In Paradise, roasted pigeons fly directly into your mouth.
Cennette, kızarmış güvercinler uçarak direkt ağzınıza gelir.
Roasted pork.
Et ve biraz sebze!
The one about the pig that got roasted with an apple in his mouth - poor, greedy thing.
Ağzında bir elmayla pişen domuz hakkındaydı - zavallı, açgözlü şey.
You'd fall asleep and get roasted.
Uyuyakalır, kömür olursun.
Roasted already?
Bağırsaklarını bile temizlemeden mi?