Seen him tradutor Turco
9,429 parallel translation
Nope. Never seen him before.
Hayır, onu hiç görmedim.
Um, but I haven't seen him today.
- Ama onu bugün görmedim.
Yeah, I've rarely seen him like this myself.
Evet, ben de onu hiç böyle görmemiştim.
You think you've seen him at his worst. You haven't.
Onun en kötü yüzünü gördüğünü sanıyorsun ama görmedin.
Haven't seen him around in a while.
Uzun zaman etrafta görünmüyordu.
You seen him?
Gördünüz mü?
I've seen him go through a rack of ribs like it was wet tissue.
Onu ıslak mendil gibi bir pirzola parçası ile gördüm.
Have you seen him?
Gördün mü onu?
- Haven't seen him.
- Görmedim onu.
- Haven't seen him.
- Görmedin onu.
No one's seen him in years, a regular Willy Wonka.
Yıllardır gören olmamış. Willy Wonka gibi.
So young. He had a very specific type of meat and truffle combination in his stomach that's only sold at a few shops here in Seattle, including this one. I figured maybe someone here might have seen him.
- Karnında Seattle'da birkaç yerde satılan belirli bir et ve mantar karışımı yemekler vardı ve bu yerler arasında bu yer de var.
- I've seen him before.
- Onu daha önce görmüştüm.
Apparently, nobody's heard from him or seen him since the night I stopped Danton Black.
Danton Black'ı durdurduğumdan beri kimse onu ne görmüş ne de duymuş. - Sen ne dedin ona?
I haven't seen him in a year and a half and I did what he told me.
Bir buçuk yıldır onu görmüyordum ve bana söylediğini yaptım.
Have you seen him?
Adama bir bak.
I hadn't seen him for days, weeks... ~ Is it days or is it weeks?
Onu günlerdir, haftalardır görmüyordum. - Günler mi yoksa haftalar mı?
You hadn't seen him for 28 years, had you?
Yirmi sekiz yıldır onu görmüyordunuz, değil mi?
You seen him?
Onu gördün mü?
- You seen him?
- Gördün mü onu?
No surprise, uh, but I haven't seen him today.
Şaşırtıcı değil ama bugün de onu görmedim.
First time I've seen him.
İlk kez gördüm onu.
I've seen him outside of my work.
Onu daha önce görmüştüm.
I've never seen him so down.
Onun böyle düştüğünü hiç görmemiştim.
You ain't seen him around, have you?
- Dewey'i görmedin, değil mi?
I've never seen him with his mouth shut before.
Daha önce ağzını hiç kapalı görmemiştim.
If I hadn't seen him yesterday, I'd say he's been here for days.
Eğer onu dün görmemiş olsaydım günlerce burada olduğunu söylerdim.
I'm told no one there has seen him.
Onu orada gören kimsenin olmadığını söylediler.
To this day I have not seen him. That's all I know.
Bu güne kadar onu görmedim tüm bildiğim bu.
After his departure I didn't see him again. To this day I have not seen him.
Ayrılışından sonra onu bir daha görmedim.
Well, I haven't seen him.
Onu görmedim.
I've seen him.
Onu gördüm.
Have you seen him naked?
Onu çıplak gördün mü hiç?
That depends on how long it's been since you've seen him.
Onunla görüşmenin üzerinden ne kadar geçtiğine bağlı.
I've seen him coming out from the park in the morning.
Onu bu sabah parktan çıkarken gördüm.
Check your local smokehouses, talk to your snitches... Anyone who might've seen him.
Civardaki keş mekânlarına bakın, muhbirlerinizle konuşun onu görmüş olabilecek kim varsa, kontrol edin.
I haven't seen him.
- Henüz görmedim.
- Have you seen him today?
- Bugün onu gördünüz mü?
You ever seen him before?
Onu daha önce hiç gördün mü? Buraya daha önce geldi mi?
Like i said, i've never seen him.
Dediğim gibi onu hiç görmedim.
Their tailback, number 22, we've not seen him before.
22 numara forma giyen savunmalarını daha önce görmemiştik.
No, I've... not seen him.
Ben... onu görmedim.
Disappeared. I haven't seen him for months.
Bir anda ortalıktan kayboldu.
Clearly, she still likes him, and have you seen the way he looks at her?
May'in ondan hâlâ hoşlandığı aşikâr, ayrıca onun da May'e bakışını gördün mü? Evet, gözüm var Jemma.
I'd never seen it on him before.
Onu hiç öyle görmemiştim.
No one has seen or heard from him in a week.
Bir haftadan beri kimse onu ne görmüş ne de haber almış.
Now, I have not seen this video, but I know they were blackmailing him with it.
Bu videoyu görmedim ama ona bununla şantaj yaptıklarını biliyorum.
Well... maybe you sat on him and he was never seen again.
Şey... belki de üstüne oturmuş ve onu ezmişsindir.
So you've seen him more than once?
- Yani onu bir seferden fazla gördün?
If she's one of his victims, people must have seen her with him.
Eğer kurbanlardan biriyse, insanlar onu adamla birlikte görmüş olmalı.
You should have seen the look on my friend's face when I showed it to him.
Bunu görünce arkadaşımın suratındaki ifadeyi görecektin.