Shakily tradutor Turco
52 parallel translation
They came down the metal ladder, a little shakily, dazzled by the light, the sudden absence of engine noise, the murmuring of the waiting crowd.
Biraz titreyerek, ışıktan gözleri kamaşmış, aniden yok olan motor gürültüsü ve bekleyen kalabalığın homurtusu içinde metal merdivene çıktılar.
No, look, honey... [Breathes Shakily]... I didn't tell you because I didn't want you to worry because I'm fine now.
Hayır tatlım, dinle... Sana söylemedim çünkü endişelenmeni istemedim çünkü artık iyiyim.
She was perched shakily on a chair.
Sandalyenin üzerinde sallanıyordu.
( SHAKILY ) Please don't kill me.
Lütfen beni öldürme!
Tell me. ( SHAKILY ) I don't know what to say.
Ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
[Breathes shakily] And it's all you got.
Şimdi hepsi senin.
[Breathes shakily] I'll give you your divorce.
Boşanmayı kabul ediyorum.
( Shakily ) Who I had sex with to make it.
Yapmak için sevmiştik.
- [shakily] PLEASE TELL ME MORE ABOUT YOUR FILM.
Lütfen filminden daha çok bahset.
[Breathing shakily] I don't want to talk to you.
- Seninle konuşmak istemiyorum.
[Breathing shakily] Well, that sounds like a plan.
Planı yaptık sanki.
[Sighs shakily] You want to trade?
Takas yapmak ister misin?
[Breathing shakily] So, this is why politicians should never accept gifts, especially gifts with J.R.'s name on them.
Politikacılar işte bu yüzden asla hediye kabul etmemeli özellikle üstünde J.R.'ın adının olduğu hediyeleri.
[breathing shakily] Okay. Okay. I just...
Önce kocama haber vermeliyim.
[shakily] Don't show me that.
Göstermeyin bunu.
He's right. [breathing shakily]
O haklı.
[Exhales shakily] I called 911 and tried to stop the bleeding.
911'i aradım ve ardından kanamayı durdurmaya çalıştım.
[chuckles ] You're probably wondering how I know how - to do this. - [ Rumple exhales shakily]
Muhtemelen bunu yapmayı nereden öğrendiğimi merak ediyorsundur.
I know. [Breathing shakily]
Biliyorum.
[breathes shakily]... And telling me how I must've strangled her.
Onu nasıl boğazladığımı bana anlatırken.
[Shakily] Okay.
Tamamdır.
( BREATHING SHAKILY )
( BREATHING SHAKILY )
[Breathes shakily] We can't survive without you, okay?
Sensiz yaşayamayız.
[EXHALING SHAKILY] Just, please, stay here.
Lütfen buradan ayrılma.
[breathing shakily] Do you understand me?
Beni anladın mı?
[breathes shakily] I-I just... I think I'm dying.
Ölüyorum sanırım.
Herschel... [breathes shakily] I can't marry you.
Herschel seninle evlenemem.
Elaine : [breathing shakily] Elaine, this is Dr. Harris.
Dr. Harris'le tanışmanı istiyorum Elaine.
[breathing shakily] We were sitting on a dock.
İskelenin kenarında oturuyorduk.
[breathing shakily] I didn't see you wash your hands.
Ellerini yıkadığını görmedim.
That's my husband. [Shakily] Hey. You okay?
Merhaba, iyi misin?
Go to hell. [breathing shakily ] [ whimpers]
Cehenneme git. [Titreyerek nefes ] [ Inlemeleriyle]
[Shakily] No, no, no.
- Hayır, hayır, hayır.
( SHAKILY ) Oh, my God.
Aman Tanrım.
- ( SHAKILY ) Sharon!
- Sharon!
( SHAKILY ) You don't have to do this.
Bunu yapmak zorunda değilsin.
[shakily] Watch out for the creaking knees.
Çatirdayan dizlere dikkat.
( breathing shakily ) Yeah, but why now?
( Nefes nefese ) Evet ama neden şimdi?
[Inhales Shakily] OK?
Tamam mı?
( Inhales and exhales shakily ) Jules :
Jessica söylediğine göre, maskeli kişi Tyler Davis imiş.
( Breathing shakily ) Please!
- Bize bundan hiç bahsetmedi.
[Breathing shakily]
Yapamam.
[Father, shakily] :
[BABA] :
[Breathing shakily] Listen to me.
Beni dinle.
[Breathing shakily] It was the only way.
- Tek yol buydu.
[Breathing shakily] You owe me, Liv.
Bana borçlusun Liv.
[sighs shakily] um... Um... Not to brag,
Böbürlenmek gibi olmasın ama Scully ve benim toplam 14 tutuklamamız var.
[breathes shakily] So, how'd it go?
- Nasıl gitti?
[breathing shakily] Are you gonna hurt me now?
Şimdi de bana mı zarar mı vereceksin?
I contacted wildk... [breathes shakily]
Sonunda şu...
♪ She told him to take care of me ♪ ♪ She headed down to Tennessee ♪ ( SHAKILY ) I killed him.
♪ Bana bakmak için söyledim ♪ ♪ O Tennessee ♪ aşağı doğru yöneldi ( Titreyerek ) Onu öldürdüm. ♪ Ah, ♪ ölmek turda " sadece a-Beklemekten daha kolaydır Kuzenim öldürdü.