She did not tradutor Turco
2,011 parallel translation
Well, she did not perhaps return from the toilettes?
- Tuvaletten dönüyor, olabilir miydi?
She did not laugh ;
Buna gülmedi ;
Rosalie, she did not have children.
Rosalie'nin çocukları yoktu.
She swore to me that she did not stick a little bead up her nose, and the doctor pulled it out and was like, "here's the bead."
Burnuna bilye sokmadığına yemin etmişti ama doktor çıkardığı zaman da "Aa, buradaymış" demeye başladı.
- She did nothing wrong. Not from the way his lordship was talking.
En azından Lord hazretlerinin bahsettiği türden.
If I'm not back in 15 minutes, it means she did not accept my apology, and it was fun being your dad.
Eğer 15 dakika içinde dönmezsem,.. ... bunun anlamı özrümü kabul etmediği ve baba olmanın eğlenceli olduğudur.
She did not say "yes."
"Evet" demedi bir kere.
No, she did not.
Yapmaz öyle şey.
- No, she did not.
- Hayır, yapmaz.
No, she did not.
Hayır, paylaşmadı.
She did not!
Sadako öyle bir şey yapmadı.
Maybe she did notice, and she just made excuses for herself not to have to deal with it.
Belki de fark etti. Ama bununla uğraşmamak için kendince bahaneler üretti.
When they found the tumor, she had a lumpectomy finally, but she did not let the doctors take her breasts.
Tümör bulunduğunda lumpektomi ameliyatı oldu ama doktorların göğüslerini almasına izin vermedi.
She did not. Doctor, are you saying that Mr. Wilder can never be revived?
Doktor, Bay Wilder'ın kendine gelmeyeceğini mi söylüyorsunuz?
- She did not eye you.
- Seni kestiği falan yok.
She confesses that she was so desirous to be taken into Your Grace's favour, so blinded by desire for worldly glory, that she did not consider how great a fault it was to conceal her former faults from Your Majesty.
İtirafında dedi ki ; Majesteleri'nin gözdesi olabilme arzusu ve dünyevi şaşaayı elde edebilme isteğiyle gözleri o kadar körleşmiş ki, siz Majesteleri'nden, geçmiş kabahatlerini gizlemenin ne kadar büyük bir hata olduğunu bilememiş.
So, not only did Sophie pay for her flight in cash, but she also made her last three rent payments in cash, as well.
Sophie sadece uçuşunu nakit ödemekle kalmamış aynı zamanda son üç kira ödemesini de peşin yapmış.
- Then why did she not get my message that I was waiting for her in the bar? She did.
- Verildi.
And, well, this baby, it did not live. And neither did she.
Ve bebekle birlikte kendisi de öldü.
If you're looking for Becky, she's not dead, because I saw her this morning, but if she did walk in front of a bus it'd hardly be surprising.
Eğer Beckyi arıyorsan söyleyeyim ölmedi. Bu sabah gördüm. ama bir otobüsün önüne atlasaydı da sürpriz olmazdı
I know that what she did- - it was not right, but I guarantee that if you drop the suspension, it will not happen again.
Ne yaptığını biliyorum. Doğru değildi. Cezayı kaldırırsanız bunun tekrarlanmayacağını size garanti ederim.
She did express some maybe suppressed disappointment, in a small way, at not being able to pursue some of the dreams that she may have had growing up.
Büyürken sahip olduğu bazı hayallerinin peşinden gidemediği için küçük çapta da olsa belki bastırılmış hayal kırıklıkları olduğunu ifade etti.
That's the note she left before she did it.
O da ölmeden önce yazdığı not.
Not only did you know she was pregnant, I think you're the father.
Sadece bilmekle kalmayıp, babasının da sen olduğunu düşünüyorum.
And now it turns out, firstly, that they... did not agree that after this truth she does not hit him with a lamp to the head, and secondly, that such questions are given with a single purpose - to hear in response "No".
Şimdi ilk olarak onlar anlaşmadılar... ki kafasına abajurla vuruyor. İkinci olarak ise böyle sorular soruyorlar amaç sadece "Hayır" cevabını duymak
If she is our killer blond, she might not look anything like she did in the video.
Eğer kız, bizim sarışın katilse videodaki halinden farklı görünmesi gerekir.
No, she did not hit on me.
Çocuğun dillendirmesine gerek yok. Ben anladım.
Not only did she recapture and kill Walter, she performed the ritual of resurrection.
Sadece Walter'ı yakalayıp öldürmekle kalmadı diriliş ayinini de bizzat kendi yönetti.
She didn't know my name because nobody did- - not yet.
Benim adımı bilmiyordu çünkü kimse bilmiyor. Henüz değil.
If not, why did she go oversea?
İlgilenmiyorsa, neden yurt dışına gitti?
You did not tell me she was going to take the picture.
Bana fotoğrafı onun çekeceğini söylememiştin.
She fainted and did not notice the soup boiled over causing a gas outflow
... kendinden geçmiş. Ocakta kaynayan çorba taşınca gaz kaçağı başlamış.
I told you your mom acts that way because she has stresses, Not because you're bad or that you did anything wrong.
Sana önceden de söylediğim gibi annen böyle davranıyor çünkü stres altında, sen kötüsün veya hatalısın diye değil.
Did you know she was planning this? Of course not.
Bunu planladığını biliyor muydun?
I'm not saying he did it, but she had frequent words with her fiance.
O yaptı demiyorum ama nişanlısı ile sık tartışırdı.
Oh, if she did it. And by "did it," I mean "if she killed him," not "did it" like "if she did it."
Yaptıysa derken, adamı öldürmeyi kastediyorum, sevişmeyi değil.
Not only did she have sex with Steven,
Sadece Steven ile birlikte olmakla kalmadı...
Did she ever say how she knew all of this? All of this incredibly personal information, the details of which could not be readily found in a hall of records or through an Internet search?
Kütük kayıtları veya internet aramalarıyla bulunamayacak bu son derece kişisel bilgilere nasıl ulaştığını söyledi mi acaba?
Even if it meant letting her die. So not only did she not give him up, She sacrificed her life for his.
yani çocuğu vermemekle kalmayıp, kendisini onun için feda etmiş.
She began her first day of class here... She absolutely did not.
- Kesinlikle başlamadı.
Sadako... What did she mean by we're not friends?
Sadako arkadaşlarım değil derken ne demek istedi?
She said he totally did and that she's not the only one.
O bu durumda başkalarıda olduğunu söyledi.
Anything Serena did after she left that party is not our fault.
Serena'nın partiden sonra yaptığı hiçbir şey bizim suçumuz değil.
We are not responsible for what Serena did after she left that night.
Geçen gece ayrıldıktan sonra, Serena'nın yaptıklarından biz sorumlu değiliz.
She was not happy, but she did reinstate me.
Sevinmedi ama beni okula geri aldı.
You know, she begged me not to go, and I did, so she may not forgive me.
Gitmemem için bana yalvardı, ama ben dinlemedim, belki de beni hiç affetmeyecek.
Did you and dad not give her a loan because you were afraid that she would outshine me as a businesswoman?
Sen ve babamın ona para vermemenizin sebebi bir işkadını olarak kendime olan güvenimi sarsacağı düşüncesi miydi?
She did not even come upstairs to check on Naya.
Naya'yı kontrol etmek için yukarı kata bile çıkmadı.
I'm also not sure that what she did was technically legal.
Ayrıca bu yaptığının teknik olarak yasal olduğunu da sanmıyorum.
How did she call 911 and not get any blood on the phone?
Telefona hiç kan bulaştırmadan polisi nasıl aradı?
Okay, yeah, maybe she wasn't thrilled about the head wound and some of my theories, but I certainly did not touch her.
Tamam, evet belki bazı teorilerimden ve kafasındaki yaradan etkilenmedi ama ona kesinlikle dokunmadım.
she did 1380
she didn't 652
she didn't show up 18
she didn't want to 23
she didn't answer 25
she didn't do it 76
she didn't know 63
she didn't like it 21
she didn't come home last night 21
she didn't do anything 50
she didn't 652
she didn't show up 18
she didn't want to 23
she didn't answer 25
she didn't do it 76
she didn't know 63
she didn't like it 21
she didn't come home last night 21
she didn't do anything 50