She took it tradutor Turco
1,284 parallel translation
She took it as proof.
Kadın bunu bir kanıt olarak düşündü.
Oh, I didn't think. It was her. She said she took it by mistake.
oydu seninkini yanlışlıkla aldığını söyledi.
A store clerk said she took it.
Aldığını satış görevlisi söyledi.
But then she took it away and gave it to somebody else, and you were lost.
Ama sonra bunu sizden alıp başkasına verdi. Siz de kayboldunuz.
You offered help and she took it.
Sen yardım teklifinde bulundun, o da kabul etti.
That was the first time she took it upon herself to make someone in my life disappear.
İlk o olayda hayatımdaki birini ortadan kaldırmayı kendine görev bellemişti.
Maybe she took it out of my car. You think of that?
Belki de o arabamdan almıştır, bunu hiç düşündün mü?
This time she took it.
O da çıkışı seçti.
She took it down.
Saçını değiştirmiş.
She took it three times, special physical, and they grandfathered her in because she sued the city for sexual harassment.
3 kere teste girdi, özel fiziki test, ve onu diskalifiye ettiler, çünkü cinsiyet ayrımcılığından merkezi dava etti.
I made her an offer, she took it.
Ona teklifte bulundum, o da kabul etti.
Anyway, she took it as a sign I wasn't interested. Then one night we were all at the 500 Club to see Enzo Stuarti.
Neyse, bu hareketimi ilgilenmemek olarak kabul etti sonra bir gece hepimiz Enzo Stuarti'yi görmek için 500 Club'daydık.
She took it after the divorce.
Boşandıktan sonra aldı.
My wife was... offered a really good job in Chicago, and she took it.
Karıma Chicago'dan çok iyi bir iş teklifi geldi ve kabul etti.
I thought maybe she took it.
Molly'nin almış olabileceğini düşündüm.
My wife was offered a really good job in Chicago and she took it.
Karıma Chicago'dan çok iyi bir iş teklifi geldi ve kabul etti.
My wife was... offered a really good job in Chicago, and she took it.
Karım, Chicago'dan çok iyi bir iş teklifi aldı ve kabul etti.
She took it home with her.
Kadın onu eve götürmüş.
I think she took it worser than I did.
Sanıyorum ki bu ayrılık onu benden daha çok etkiledi.
She took it.
Onu aldı.
She took it...
O aldı...
He was the one who said she took it.
Aldığını o söyledi.
I can't believe she took it this far.
Bu kadar uzattığına inanamıyorum.
She had ovarian cancer, then it spread to her stomach and liver, and she took her own life.
Yumurtalık kanserine yakalandı. Midesini ve karaciğerini sarmıştı. İntihar etti.
And when she wanted to move house. Angels came, picked up her house and took it to Italy.
Ve evi taşımak istediğinde, melekler gelir, evini toplar ve İtalya'ya götürürmüş.
And during my very first dance... in the time it took a boy's hand... to go from my back to my bottom... it was evident that she would have to leave her night job... to keep a watchful eye on me.
Daha ilk dansımda... bir çocuğun eli... sırtımdan popoma kaydığı zaman... annemin bana daha iyi göz kulak olabilmek için... gece işini bırakacağı belliydi.
She took it home and now we have to get it.
Boktan iş.
She stays upstairs in the heap of rubble she calls her room and never talks to me I hear you took her out the other day, how was it?
Yukarıda oda dediği o döküntülerin ortasında yaşıyor ve benimle konuşmuyor. Geçen gün onu dışarı çıkarmışsın. - Nasıldı?
- Which she would have noticed when she took control on her return to England. - What are you suggesting? And that prospect so alarmed you, - did it not?
Siz de paniğe kapıldınız değil mi?
And don't tell me it was because she took your teddy bear.
Çünkü bana senin ayıcığını altığı için yaptığını söyleme.
We took her, she has to have some tests but it's too expensive
Götürdük. Bazı testler gerek ve çok pahalılar.
When the woman saw that the fruit of tree was good for food and pleasing to the eye and also desirable for gaining wisdom, she took some and ate it.
Ve kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü.
She'll get all tingly, and it won't matter how horribly you treated her in the past... and how you took her for granted, and...
Her yanı karıncalanır, ona geçmişte ne kadar korkunç davrandığının, onu çantada keklik sanmış olmanın bir önemi kalmaz ve...
So, I started to run back to return it... and she just took off, and I started chasing, yelling...
O yüzden, geri vermek için kadına doğru koşmaya başladım... ve birden kaçmaya başladı, ben de bağıra bağıra peşinden koştum...
Our hotel registrar took polaroids of the collection when she logged it in.
Otelimizin kayıt memuru, koleksiyonu kaydederken fotoğraflarını çekmiş.
It wasn't until noon that Lynette finally took a break, and the reality of what she had done began to sink in.
Lynette'in nihayet bir mola vermesi, öğleni buldu. Yapmış olduğu şeyin gerçekliği, su yüzüne çıkmaya başladı.
It took us a long time to get Lorelai back into this house... and she is dating Jason.
Lorelai'ı tekrar bu eve sokmamız çok uzun sürdü. Ve o Jason'la çıkıyor.
Then he took out his viola and he played Billy Joel's "She's Always a Woman," and I had to smile through it like this.
sonra viyolasını aldı ve Billy Joel in "She's Always a Woman," şarkısını çaldı ve bende şu şekilde gülümsedim.
She took it all down. Did you just scream like a girl?
Her şeyi götürmüş.
She served pie at 1 A.M. To kelso and Hyde's sister Angie, and Kelso took the pie and fed it to Angie, and she liked it.
Saat 1 de Kelso'ya pasta servis etmiş. ve Hyde'ın kız kardeşi Angie'ye, Kelso pastayı almış ve Angie'ye yedirmiş, ve kızında hoşuna gitmiş.
It took her some time, but she's okay with it now.
Biraz zaman aldı ama şimdi bununla sorunu yok.
He took her identity and she killed him for it.
Onun kimliğini aldı ve kadın da onu öldürdü.
Apparently Jake took something I said out of context and repeated it in front of his mother and she overreacted, as is her nature.
Annesi de doğal olarak aşırı tepki göstermiş... - Seni sersem.
She took a picture, then used it for her Christmas card.
Resmini çekip Noel için tebrik kartı yapmıştı.
- She never really took it off.
- Onu asla çıkarmamış yani.
When we first brought her home, it took her almost a year... before she'd let us hug her.
Onu eve getirdiğimizde, ona sarılmamıza izin vermesi neredeyse bir yılı buldu.
She took off, and that was it.
Gitti. Hepsi bu kadardı.
People don't really appreciate what she did and the bravery that it took in that company.
İnsanlar, Sherron ` ın gösterdiği cesareti ve yaptıklarını takdir etmiyordu.
whether it was pleasurable or painful is hard to tell but she kept at it, it was beyond her control with no regard for the sleep of the women around her or common decency in general the pulsating explosions in her nether regions took over her world
Bundan zevk mi alıyordu, yoksa acı mı duyuyordu, kestirmek güçtü ama devam etti. Artık kontrolünden çıkmıştı. Etrafında uyuyan kadınları, aslına bakarsanız, tüm nezaket kurallarını hiçe sayarak ut yerindeki zevk dalgalarının onu kendinden geçirmesine izin verdi.
She couldn't handle it, and she took her own life.
Bunu kaldıramamış ve intihar etmiş.
She took out their communications and then she exposed the position of their SAM sites... -... so Henry could come in and lay it down. -'Cause that's what I do.
Muhaberelerini kesti ve füze rampalarını imha etti böylece Henry orayı yerle bir etti.
she took off 34
she took everything 16
she took her own life 19
took it 16
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
she took everything 16
she took her own life 19
took it 16
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's cold 680
it is good 116
it's warm 139
it's over 4654
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's cold 680
it is good 116
it's warm 139
it's over 4654
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's me 10254
italian 217
it was 5878
it's all right 8832
itch 25
it's not 5855
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
italian 217
it was 5878
it's all right 8832
itch 25
it's not 5855
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347