English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ S ] / Son thing

Son thing tradutor Turco

8,297 parallel translation
Really? Because the last thing I remember,
Çünkü son hatırladığım şey yatak odandaki tartışmamız.
You people orchestrated the whole thing.
Bütün bu oyunu yöneten sizlersiniz. Biliyor musun Eric, senin için bir son dakika haberim var.
The boy is my son, and the only thing that distracts me is the nagging thought of what horrors may have been inflicted upon him in the years before I knew of his existence.
Çocuk benim oğlum, ve dikkatimi dağıtan tek şey... onun yaşadığını bilmediğim yıllar, boyunca kim bilir başına ne kötülükler... geldiğini söyleyen düşünceler.
The last thing we need are satellite vans and media people turning this town into a circus.
Şu an son istediğim şey canlı yayın araçlarının şehri sirke çevirmesi.
Turned me into the last thing I touched, my gecko.
Dokunduğum en son şey beni, kertenkeleye dönüştürdü.
Now, if I can, uh, offer you a word of advice... Mm-hmm? I would consider wrapping this whole thing up.
Size bir öğüt verebilirsem bu işe bir son verin derim.
The last thing I wanted was for him to get arrested.
Tutuklanması istediğim en son şeydi.
I didn't want to bring this up, but your medical records were made public, and the last thing this company needs is a bipolar CEO.
Konuyu açmak istemedim ama hastalık geçmişin kamuya sızdı ve şirketin ihtiyacı olan son şey bipolar bozukluk hastası bir CEO.
Look, this was a nice thing my dad did for me when I turned 21, and I always thought when I had a son, when he turned 21, I would do the same thing for him.
Ben 21 yaşıma girdiğimde babam bana bu güzel şeyi yaptı ve ben de oğlum 21 yaşına girince aynısı yapacağım dedim.
The last thing he's thinking about is a...
Aklından son geçen şey bir...
Yes. It's the last thing I need right now.
Şu an ihtiyacım olan son şey.
- It's the last thing any of us need right now.
- Şu an hepimizin ihtiyacı olan son şey. - Evet.
If I were holding my ex-husband hostage and Mr. Ames found him, the last thing Tom would do is kill him, the one man who could alert the authorities and set him free.
Eğer eski kocamı rehin olarak tutsaydım ve Bay Ames de onu bulsaydı Tom'un yapacağı son şey onu öldürmek olurdu yetkilere haber verecek ve onu özgür kılacak tek kişiyi.
All right. One last thing.
Son bir şey daha var.
Victimization was the last thing on his mind because he thought carrying a U.S. Passport meant he was protected.
Aklındaki son şey kurban olmak, çünkü Amerikan pasaportunun kendini koruduğunu sanıyor.
But this is the final plié! You couldn't kill me with that thing if I drew an "X" on my forehead. Yawn.
Ama bu son gösteri!
And the last thing you do every night. Hmm, looks like I have a choice to make.
Ve her gece yaptığın son şey.
The last thing she wants is to be a burden.
Kadının da son isteği ona yük olmak.
Virtually the last thing he said to me was, "I do."
Neredeyse bana söylediği son söz "Kabul ediyorum." du.
You pull that trigger and it'll be the last thing you ever do.
Kımıldamayın. O tetiği çekersen yaptığın son hareket olur.
And the weird thing was a son,
Tuhaf olan şey, oğullarından...
Maybe this is where this thing should stop.
Peki, tamam. Belki de buna artık son vermeliyiz.
Last thing I remember was that salvage truck hitting the median before me.
Son hatırladığım, kar küreme kamyonunun bana çarpmadan önce orta refüje çarptığı.
The last thing I want is for her to pick up that bad habit.
- İsteyeceğim en son şey kötü bir huy kapması.
Riley... the last thing I wanted was to create any more problems for you.
- Riley... Yapmak isteyeceğim son şey senin için sorun yaratmak.
The truth of your betrayal was the last thing that he heard Before he collapsed.
Bayılmadan önce duyduğu son şey senin ihanetinin gerçekliğiydi.
So let me do this one thing for you.
Senin için bu son şeyi yapmama izin ver.
But I'm sure that's the furthest thing from your mind.
Ama eminim bu aklındaki en son şeydir.
That baby is the only thing I have left in my family.
O bebek ailemden kalan son hatıra. Lütfen onu tutmama izin verin.
But one thing I know is that you have the blood of my son and my grandchild on your hands.
Ama bildiğim bir şey var o da, oğlumun ve torunumun kanı senin ellerinde.
I'm terrifically pleased it's the last thing you'll ever see.
Bunun göreceğin son şey olacağı için çok memnunum.
But the last time that we found this thing, three of us had almost drowned in ice water.
Ama orayı son bulduğumuzda üçümüz, neredeyse buzlu suda boğuluyorduk.
Charlene, the last thing I wanna do is pry but Dr. Harper mentioned his condition.
Charlene, yapmak istediğim son şey burnumu sokmak ama Dr. Harper, onun "durumundan" bahsetti.
I know this is a difficult time and it's the last thing you'd want to think about, but you do have a decision to make.
Çok zor anlar yaşadığınızı ve düşünmek isteyeceğiniz son şeyin bu olduğunu biliyorum ama karar vermek zorundasınız.
No, that's the last thing that I want.
Hayır, bu istediğim son şey.
The last thing this baby needs is an uncle psychopath.
Bu bebeğin ihtiyacı olan son şey sosyopat bir dayı.
It's the last thing I need now. And that's what you become.
Şu anda en son ihtiyacım olan şey bu.
Last time he invited me to one, we ended up battling some kind of giant lion / goat / snake monster thing.
Son eğlenmeye çağırdığında dev bir aslan-keçi-yılan tarzı bir şeyle savaşarak sonlanmıştı.
Turns out it was the last nice thing he ever did.
Görünen o ki, hayatında yaptığı son güzel şey buymuş.
And I don't know if this thing we've been doing for the past year even has a name, but I can't say I feel good about it.
Son bir yıldır yaptığımızın bir adı var mı onu bile bilmiyorum ama iyi şeyler hissettiğimi söyleyemem.
It's the last thing you want to do.
Yapmak isteyebileceğin en son şey bu.
... the last thing she posted was that she was coming here and since then she hasn't posted anything so I thought I'd come by on my way back to make sure everything's okay but then like, you're here and she's not and I'm kinda like, WTF is going on.
Ve paylaştığı son şey buraya geliyor olduğuydu ve o zamandan bu yana hiçbir şey paylaşmadı ben de geri dönüp her şey yolunda mı diye bir bakayım dedim ama sen buradasın ve o da değil, ne oluyor lan falan diyorum yani.
The last thing that you accomplished is, quite possibly, to ruin all of it.
Yaptığın son şey, muhtemelen diğer hepsini berbat edecek.
If the last thing I do, I'm going to teach you how to recognize when that is happening.
Yapacağım son şey bile olsa, sana bunun ne zaman olduğunu hatırlamanı öğreteceğim.
The last thing I want to talk to mom about is your love life.
Annemle konuşmak istediğim en son şey senin aşk hayatın ya.
Over the last year, one thing has become clear.
Geçirdiğimiz son bir senede, şu konu açıklığa kavuştu.
Frank, the last thing you need is trouble with the police.
Frank, isteyeceğin son şey polisle başını belaya sokmak olur.
I mean, what happens if eventually you get your humanity back and you hate me for destroying the last thing your mom wanted to say to you?
Bir gün insanlığın geri gelirse annenin sana son sözlerini söylediği şeyi yaktım diye benden nefret etmeyeceğin ne malum?
I think being a human is the last thing you want.
- Bence insan olmak senin son isteyeceğin şey.
- Good. Oh, hey! Just one more thing.
- Son bir şey daha.
The last thing we need is panic after the siege.
Kuşatmadan sonra isteyeceğimiz son şey panik...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]