Storm tradutor Turco
10,387 parallel translation
I served in desert storm.
Çöl Fırtınası'nda hizmet verdim.
You served in Desert Storm, right?
Çöl Fırtınası birliğinde hizmet vermiştiniz, doğru mu?
Listen. There's a massive Z storm headed your way.
Dinleyin, yolunuz üzerinde büyük bir Zombi fırtınası var.
That's not just some dust storm out there.
Dışarıdaki sıradan bir toz fırtınası değil.
There's a massive Z storm headed your way.
Yolunuzun üzerinde büyük bir Zombi fırtınası var.
You know, there's always darkness before the... the storm?
Fırtınadan önce her zaman karanlık olur? Gün doğar?
The storm was electrical.
Şimşekler çakıyordu.
Oh. My tongue feels like Karbala in a dust storm.
Dilim Kerbela'da kum fırtınasının içindeymiş gibi.
Yes, but then I realized that that novel would be the most boring novel in the history of novels, so I wrote a Derek Storm book instead.
Evet, sonra fark ettim ki roman tarihindeki en sıkıcı kitap olacağını görünce, Derek Strom'u yazdım.
But I will not allow him to end up in the middle of a hideous media storm.
Ama onun korkunç bir medya fırtınasının ortasında kalmasına da izin vermeyeceğim.
We have Navy SEALs preparing to storm that building.
Deniz Özel Kuvvetleri bu binaya saldırı yapmaya hazırlanıyor.
In it, the pirates storm'Iolani Palace. And they steal anything of value, including a painting of Manoa Valley.
O masalda korsanlar Iolani Sarayı'na saldırıyorlardı ve değerli olan ne varsa çalıyorlardı, Manoa Vadisi tablosu da dahil.
I want you two to throw your earwigs and your phones down that storm drain to the right behind that planter.
Kulaklık ve telefonlarınızı o bitkinin arkasındaki su giderine atmanızı istiyorum.
Oh, that's a shame because my house-flipping business is gonna take the world by storm.
Çok yazık çünkü ev döndürme işim fırtınalar estirecek. Tamam mı?
The indestructible mailbox that is taking the nation by storm!
Ülkeyi kasıp kavuran yok edilemez posta kutusu!
I think we should wait out the storm until- -
Bence fırtına dinene dek...
There's a storm coming up behind us.
Hemen arkamızda yaklaşan bir fırtına var.
If the Empire gets here before we take off, the storm will be the least of our problems.
Eğer İmparatorluk havalanmadan buraya gelirse fırtına sorunlarımızın en küçüğü olacak.
Now if that storm gets any closer, it'll ground us.
Şimdi o fırtına daha fazla yaklaşırsa bizi hareketsiz bırakır.
How will going into that storm be any better?
O fırtınaya doğru gitmek nasıl daha iyi olabilir?
Well, the storm will scramble the scanners.
Fırtına tarayıcıları karıştıracaktır.
Sir, we're losing them in the storm.
Efendim, onları fırtınada kaybediyoruz.
We're not gonna be able to hide in this storm forever.
Sonsuza kadar bu fırtınanın içinde saklanamayız.
You are the only ones who can see in this storm.
Bu fırtınada görebilecek bir tek sen varsın.
All communication and tracking was lost when they entered the storm.
Fırtınaya girdikten sonra tüm iletişim ve izleme sinyalleri kayboldu.
Your life's one big poop storm, isn't it?
Hayatınız koca bir bok fırtınası gibi değil mi?
I saw a storm door on the side of the building, we...
Gitmeliyiz. - Binanın yanında bir dış kapı görmüştüm.
But if you would cooperate with the NYPD and provide the wiring paperwork that shows his signature, well, I'm sure you'll weather the storm just fine.
Ama polisle işbirliği yaparak onlara, imzasının olduğunu gösteren evrakları verirsen senin düze çıkacağına eminim.
Ten million advance like a storm!
On milyon fırtına gibi ilerliyor
It's like a... a perfect storm.
Bu kusursuz bir fırtına gibi.
Yay! Yeah, ice storm.
Buz fırtınası da var.
Thank you. But I've got to wait for a supervising E.R. Doctor to show up, especially in this ice storm.
- Teşekkürler ama uzman acil doktorlarından biri gelene kadar bekleyeceğim.
- Stuck in the storm like everyone else.
Fırtınada bir yerlerde sıkışıp kalmış.
Must be the storm.
Fırtına yüzünden olmalı.
I cancelled my Christmas Eve plans and came all the way through a storm for this?
Noel arifesi planlarımı iptal edip o kadar yolu bunun için mi geldim?
I-I heard about the storm.
Fırtınayı duydum.
You know they say the storm is easing up a bit.
Fırtınanın durulmaya başladığını söylediler.
And I'm gonna storm out, too, even though both of those things actually make me very happy.
Bu yapacakları beni çok mutlu etse de ben de hışımla ayrılacağım.
I saw a black storm trooper in that trailer so anything's possible.
O fragmanda siyah Storm Trooper gördüm, yani her şey olabilir.
You can't storm into a place without a warrant.
Emir olmadan bir yere giremezsin.
The noises and darkness of a storm can be used to conceal its approach.
Fırtınanın gürültüsü ve karanlık yaklaşmayı gizlemek için kullanılabilir.
- you-know-what storm.
Size göstereyim.
Here, it's these storm-tossed waters that bring nutrients to the surface, creating isolated patches of richness.
Burada, fırtınaya maruz kalmış sular besin öğelerini yüzeye taşıyarak izole edilmiş bereketli alanlar yaratıyor.
- The tropical storm would have impacted the tides and currents, so when she jumped...
Tropik fırtına akıntı ve gelgitleri etkilemiştir. O yüzden atladığında...
A vast storm gathers, blowing dust into the air.
Büyük bir fırtına geliyor, havayı toz bulutu kaplıyor.
And, with a storm brewing, he's totally exposed.
Ve çıkan bir fırtınayla birlikte tamamen korunmasız kalıyor.
Within a few hours, the full force of the storm engulfs the colony.
Fırtına birkaç saat içinde tüm koloniyi eline geçiriyor.
Sheltered from the storm, they're snug at last.
Sonunda kuytuda, fırtınadan korunaklı, rahat bir yerdeler.
By sharing body heat, they weather any storm.
Vücut ısılarını paylaşarak her türlü fırtınaya karşı koyuyorlar.
Together the plucky little gang wait for the storm to pass.
Bu cesur, minik çete fırtınanın geçmesini birlikte bekliyor.
Fell off a ladder climbing out of a storm drain.
- Bu nasıl oldu?