That was great tradutor Turco
3,816 parallel translation
That was great.
Harikaydı.
Debbie, that was great.
Debbie, harikaydın.
Sharon, that was great!
Sharon, bu müthişti!
That was great
Harikaydınız.
- Fine. That was great, Mr. Lee.
Menajer Lee siz de müthişsiniz.
Hey, that was great music last night, Kent.
Dün geceki müzik harikaydı, Kent.
That was great, but you really didn't need to go into it.
Bu harikaydı ama bu kadar detay vermenize gerek yoktu.
- that was great.
- Harikaydı.
- That was great.
- Harikaydı.
Oh, that was great.
Evet, çok iyiydi.
Yeah, that was great.
- İyi iş başardın.
- That was great.
- İnanılmazdı.
It wasn't like faith hilling was that great.
- Faith Hill'leme çok da harika değildi.
That was a great hit, boys.
Çok sağlam müdahaleydi çocuklar!
I just don't know what she did that was so great.
Bu kadar harika ne yaptığını merak ediyorum.
Yet in that final moment, when I thought life was forfeit, I felt a great sadness.
Yine de o son anda hayatın bedenimden çekildiğini sandığım anda büyük bir hüzün duydum.
I had no idea that your need for attention was so great.
Senin için ne kadar büyük bir şey olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu.
Jets! That was a great dinner tonight, wasn't it, guys?
Bu geceki yemek harikaydı, değil mi?
One of the big problems of all great - revolutionary movements of the 20th century - such as Russia, Cuba or China, - is that they did change the social body - but the egalitarian communist society was never realised.
Rusya, Küba ya da Çin gibi 20. yüzyılın bütün büyük devrimci hareketlerinin en büyük sorunlarından biri,... toplumsal bedeni değiştirmeleri ama özgürlükçü komünist toplumu hiçbir zaman gerçekleştirilememiş olmalarıdır.
And then was our great-uncle Stan... that guy.
Ve işte büyük amcam Stan karşınızda.
That was great advice you gave me.
Verdiğin tavsiye harikaydı.
Mainstream archeologists theorize that the Great Pyramid was built sometime around 2500 BC as the burial tomb of the Pharaoh Khufu.
Anaakım arkeologlar Büyük Piramit'in Firavun Khufu'nun anıt mezarı olarak MÖ 2500 civarında inşa edildiğini farz ediyorlar.
We're told that the Great Pyramid was a tomb for the pharaoh, but there's never been a body found inside the Great Pyramid.
Büyük Piramit'in firavun için mezar yeri olduğunu söylüyoruz ancak Büyük Piramit'in içinde hiçbir zaman bir ceset bulunmadı.
Within days, Sheahan reports his account to the New York Times, describing what he believed was a giant pyramid in China that seemed to dwarf the Great Pyramid of Egypt.
Günler içinde Sheahan New York Times'a Çin'in dev piramidinin yanında Mısır'ın Büyük Piramidinin cüce gibi kaldığını rapor etti
That was a great hamburger.
Gerçekten harika bir hamburgerdi.
It occurred to me.... Just how great that stuff was.
Bunun ne kadar harika bir şey olduğunu hatırladım.
That was a great answer.
Muhteşem bir cevaptı.
That was a great idea.
Harika bir fikir.
Oh, man, that was real... just great!
Oh, dostum, bu gerçekten...
That was really great.
Bu gerçekten harikaydı.
That was a great report.
Harika bir haberdi.
And during that one great event another important habitat was created.
Ve bu sırada harika bir olay,... başka önemli bir doğal ortam oluştu.
- That was really great.
- Cidden harikaydı.
He testified in great detail on all the... on all the nights you claim he was having sex with you that he was somewhere else.
Sizinle seks yaptığını iddia ettiğiniz bütün gecelerde başka yerlerde olduğunu bütün ayrıntısıyla ifadesinde anlattı.
Center of the galaxy was, but they understood that it was a light-year-across black hole that they called the Great Rift.
Büyük Yarık dedikleri 1 ışık yıIı uzaktaki Kara deliktende haberdardılar.
that there would be a great expansion of the territory until it was a very large nation.
Bu genişleme, büyük bir ülke kurulana dek devam etti sonuçta
According to the documents that have survived, and they're only fragmentary, he was always described as someone with great powers, who had the capacity of flight and who had incredible knowledge about the universe.
Bolon Yokte, muhteşem güçleri olan, uçabilen, evrenle ilgili bilgi sahibi biri olarak tanımlanıyor.
Telling the story of the birds'great journeys across the world's continents was a project that involved hundreds of dedicated people.
Dünya çapındaki kuşların büyük göçlerinin hikayesi yüzlerce fedakar insanın katılımıyla oluşan bir hikaye.
- Um, just give me another option,'cause that was really great.
- Evet. - Um, sadece bana başka bi seçenek daha ver, çünkü bu gerçekten güzeldi.
That's why we're eating meatloaf, which somebody thought would be great if it was made of tuna.
Adamın biri harika olur dediği için tuna balığından köfte yiyoruz burada.
See, that's how great Anthony was.
Anladınız mı Anthony'nin ne kadar iyi olduğunu?
That was great.
O harikaydı.
I can see that Viktor meant a great deal to you but he was a killer and he got what he deserved.
Viktor'ın senin için çok önemli olduğunu anlıyorum ama o bir katildi ve hak ettiğini buldu.
Even if you had more time, you haven't intimated a great deal of confidence that you actually had anything to go on, that there was anything else you could have done.
- Daha çok vaktiniz olsaydı bile devam etmek için başka bir şeyiniz olduğuna güven duyduğunuzu belirtmediniz. Yahut yapabileceğiniz başka bir şey olduğunu.
That was a great lecture.
Harika bir dersti.
'Mr Lindbergh declared that it was incumbent on the US Government'and the president to build national defence at home'and that those calling for intervention in Europe'were only going to weaken our great country.
Bay Lindbergh, yurtta ulusal savunmayı inşa etme sorumluluğunun Amerikan hükümeti ve başkanında olduğunu belirtti. Ayrıca Avrupa'ya müdahale çağrıları yüce vatanımızı sadece güçsüz düşürecektir.
- Oh. - Great job, Lorna. Although that lift was a little stiff.
Harikaydın, ama o kalkış hareketi biraz sert oldu.
Listen, I was just gonna ask Jen to tell you that Sam is a really impressionable kid, so if you could be a little bit careful about what you say around her, that would be great.
Bak, Jen'den Sam'in kolay etkilenebilen bir çocuk olduğunu sana söylemesini isteyecektim, bu yüzden onun etrafındayken söylediklerine bir parça dikkat edersen harika olur.
That was really great. That was really...
Gerçekten harikaydı.
That was a great O.A meeting.
Güzel bir toplantıydı.
When the crusade started in 1209, it was a place that became a refuge, a place of great bravery, and in the end, a place of great tragedy.
1209'da Haçlı Seferi başladığında burası bir sığınak haline dönüştü. Büyük kahramanlıklar gösterildi ve sonunda büyük trajediye sahne oldu.
that was stupid 112
that was close 355
that was quick 252
that was about 19
that wasn't very nice 41
that was a long time ago 336
that was nice 214
that wasn't a question 26
that was fast 352
that wasn't me 262
that was close 355
that was quick 252
that was about 19
that wasn't very nice 41
that was a long time ago 336
that was nice 214
that wasn't a question 26
that was fast 352
that wasn't me 262