English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ T ] / The earthquake

The earthquake tradutor Turco

699 parallel translation
George's hunch was that something fundamental had happened to the land itself and that working this out would lead him to the cause of the earthquake.
George'un içinden bir ses, karaya çok önemli bir şey olduğunu söylüyordu ve bu sesi izlemek onu, depremin nedenine götürecekti.
George realised that during the few moments of the earthquake, the land here had been jacked up six feet.
George, bir kaç dakikalık deprem süresince buradaki karanın 1.80 metre yukarı kalktığını farketmişti.
MANNING : Before the earthquake, Portage had been a thriving rail stop.
Depremden önce Portage, hareketli bir demiryolu durağıydı.
Along the coastal regions, an area about the size of Great Britain had risen during the earthquake, up to 12 metres, while further inland, another vast area had gone down about two metres.
Kıyı bölgeleri boyunca yaklaşık Büyük Britanya büyüklüğünde bir bölge, deprem sırasında 12 metreye kadar yükselmişti... karanın içlerindeyse, diğer bir geniş alan, yakalşık 2 metre çökmüştü.
Untouched by the earthquake.
Depremden nasibini almamış.
I'm telling you this will bring on the earthquake!
Söylemezsem deprem olur.
It came so strong on the eve of the earthquake. - Mama mia!
- Ben öyle oldum ertesinde hemen çok güçlü bir deprem oldu... – Aman Tanrım!
He fled the earthquake and he broke his leg!
Depremden kaçamamış, bir bacağı kırılmış... Maalesef durumu çok kötü.
- Istanbul was the earthquake. - Nothing compares to Argentina.
- Hayır İstanbul'daki depremdi.
Then the earthquake came.
Sonra deprem oldu.
The earthquake is a portent, saying to put an end to it.
Deprem, buna bir son vermemi söyleyen bir işaret.
The earthquake has stopped.
Deprem durdu.
That would depend on how much damage the earthquake did, what it's like up there.
Depremin, burada olduğu gibi çevreye de ne kadar zarar verdiğine bağlı.
Well, it was as real as the earthquake.
Aslında, en az deprem kadar gerçekti.
I was there when the earthquake hit in 1906.
1906'da deprem olduğunda oradaydım.
I'm half horse, half gator, and a touch of the earthquake.
Ben yarı at, yarı gator ve bir deprem hareketiyim.
From the initial reports we realised it was a major disaster and a great earthquake and it was in my field area.
Durum raporlarından, bunun büyük bir felaket, büyük bir deprem olduğunu anlamıştık ve bu benim çalışma sahamdaydı.
And of course, as a scientist, I was interested in trying to figure out the cause of this earthquake.
Ve elbette, bir bilim insanı olarak, bu depremin nedenini bulmayı denemekle ilgileniyordum.
DEWEY : When George was studying the great 1964 Alaskan earthquake, we knew at that stage already that movements of the Earth's crust and shaking of the Earth's crust through earthquakes were linked with the big structures in the crust we call faults.
George büyük 1964 Alaska depremini incelerken o aşamada dahi, Dünya'nın kabuğunun hareketlerini ve Dünya'nın kabuğunun depremler yoluyla sarsılmasının kabuktaki, bizim fay dediğimiz büyük yapılarla bağlantılı olduğunu biliyorduk.
What George found, if you remember, of course, was that the great Alaskan earthquake of 1964 was produced on a fault plane, dipping gently under Alaska like this, with this sense of motion.
Hatırlarsanız, George'un bulduğu şey 1964'teki büyük Alaska depreminin bir faylı yüzeyde oluşup, Alaska'nın altına doğru, böyle, hafifçe bu hareket ile battığıydı.
And at the time of an earthquake it slips suddenly, causing uplift on the seaward side and subsidence in the area where there was a bulge.
Bir deprem sırasında, aniden kayıyor ve deniz tarafında yükselmeye bir kabarıklığın olduğu tarafta ise çökmeye neden oluyor.
An earthquake which took place at the beginning of the 18th century caused serious damage and it was rebuilt in the year 1800.
18. yüzyılın başında meydana gelen bir deprem binada ciddi hasara neden oldu ve 1800 yılında yeniden inşa edildi.
Never mind the Chinese earthquake.
Çin depremini boş ver.
Two years after the Great Earthquake.
Büyük depremden 2 yıl sonraydı.
Fire, earthquake, theft, public liability, group insurance... industrial stuff and so on, right down the line.
Yangın, deprem hırsızlık, hayat sigortası, liste uzuyor. - Kaza sigortası?
The next thing you'll tell me I need... earthquake insurance and lightning insurance and hail insurance.
Birazdan sıra deprem sigortası yıldırım sigortası ve dolu sigortasına gelir...
War, earthquake, winds, fi re, famine, the plague...
Savaş, deprem, fırtınalar, yangın, kıtlık, veba...
In the Lisbon earthquake, she was unconscious for over 20 minutes.
Lisbon depreminde, 20 dakika şuursuz kaldı.
The earthquake!
- KARAMELA!
Well, is this earthquake weather? Is the land going to sink?
Şey,
Some earthquake before the beginning of history cracked wide open the great sea, and, through the fissures, poured this.
Tarihin başlangıcından önce gerçekleşmiş depremler büyük denizin tabanını yarmış,... ve böylece suların bir kısmını buraya getirmiş olmalı.
One century later, an earthquake destroyed only the ancient chapel and the witch's sarcophagus was found split open, as if Asa was trying to break out and accomplish her revenge.
Bir asır sonra, bir deprem sadece antik tapınağı tahrip etmiş ve cadının lahitinin yarıldığı görülmüş sanki Asa intikamını almak için çıkmaya çalışmışçasına.
If he, and all of the other defendants, had been degraded perverts, if all of the leaders of the Third Reich had been sadistic monsters and maniacs, then these events would have no more moral significance than an earthquake, or any other natural catastrophe.
Eğer o ve diğer tüm tanıklar alçak insanlar olsalardı ve Üçüncü Yönetim'in tüm liderleri sadist birer manyak olsaydı, tüm olanların ahlaki açıdan bir depremden veya..... bir diğer doğal felaketten farkı olmazdı.
Of course a pile driver would bring down an old, decrepit building in an area where the slightest shock is like an earthquake.
Kazık çakmak, en hafif bir sarsıntının bile deprem gibi.. .. hissedildiği bir bölgede, yaşlı, köhnemiş bir binayı tabii ki yıkar.
The bombs you'll be using are earthquake bombs... and that is literally their purpose... to cause an earthquake...
Kullanacağınız bombalar deprem bombaları... ve amacımız da... bir deprem oluşturmak.
Then the great earthquake came.
Sonra büyük deprem oldu.
The force that shattered every institution that global earthquake, the French Revolution!
Bütün gelenekleri yıkan gücü o küresel depremi, Fransız İhtilali'ni!
She's so full of pills and booze the San Francisco Earthquake couldn't rouse her.
İçi dışı öyle çok hap ve içkiyle dolu ki San Francisco depremi bile onu uyandıramaz.
We now repeat our earlier bulletin of the devastating earthquake which struck San Francisco just ten minutes ago.
10 dakika önce San Fransisco'yu vuran yıkıcı depremle ilgili önceki haberlerimizi tekrarlıyoruz.
We now repeat our earlier bulletin on the devastating earthquake...
Yıkıcı depremle ilgili haberlerimiz tekrarlıyoruz...
I lived through the great earthquake, then the war.
Büyük depremi ve savaşı gördüm.
The shock was very violent causing an explosion inside the skull like an earthquake.
Şok çok şiddetliydi ve kafatasının içinde bir patlamaya neden oldu bir deprem gibi.
We'll have a look at this earthquake then get back to the train.
Önce heyelana bakalım, sonra geri geliriz.
" Sub-sea earthquake, 7.8 on the Richter scale.
" Richter ölçeğine göre 7.8'lik yeraltı depremi.
This artificial hell in Tokyo it was worse of what that one that if it followed to the 1923 earthquake, the worse natural disaster of Tokyo.
Kol gücüyle çalışan Tokyo itfaiyesi başkentin gördüğü en büyük doğal afet olan 1923'teki depremden daha kötü bir vaziyetteydi.
( radio ) At 7.46am, a minor earthquake registering 3.1 on the Richter scale was felt in the Los Angeles area.
"7.46 da Richter ölçeğiyle 3.1 değerinde düşük şiddette..." "... bir deprem, Los Angeles bölgesinde hissedildi. "
You forecast an earthquake in the three - to four-point range this morning.
Bu sabah 3 - 4 şiddetinde bir deprem öngördün.
We had an earthquake in the three - to four-point range.
Bu sabah 3 - 4 şiddetinde bir deprem yaşadık.
Are you contending that a graduate assistant will be the first scientist in history to pinpoint a major earthquake - to within 48 hours?
Sen cidden tarihte ilk kez bir yüksek lisans öğrencisinin 48 saat içinde olacak büyük bir depremi kesin olarak saptayan ilk bilim adamı olacağını mı iddia ediyorsun?
The motion in this model was programmed from the actual recorded ground motion of a 6.2 earthquake - Long Beach in'33.
Bu modeldeki hareket örneği, Long Beach'te 1933 yılındaki... 6.2 lik depremde oluşan yer hareketlerinin gerçek kayıtlarına göre programlanmıştır.
The worst disaster was the supposedly earthquake-proof Wilson Plaza.
Depreme dayanıklı olduğu söylenen Wilson Düzlüğü'ndeki en kötü afet.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]