The right thing tradutor Turco
12,008 parallel translation
As a friend, do the right thing and give Joe back the happiness he found here.
Bir arkadaş olarak doğru olanı yapıp Joe'ya burada bulduğu mutluluğunu geri ver.
I think you're a guy who wants to do the right thing.
Bence doğru olanı yapmak isteyecek birisin.
We both thought it was the right thing to do.
İkimizde yapılacak en doğru şeyin bu olduğunu düşünmüştük.
Hitler was, um, doing what he thought was the right thing.
Hitler, um oldu Diye düşündü yapıyor doğru şeydi.
But he had a good sense of what the right thing to do was.
Ancak doğru olanın ne olduğu konusunda iyi bir fikri vardı.
And I know that you want to do the right thing.
Doğru olanı yapmak istediğini biliyorum.
Renée didn't tell you because she knew if you found out you would do the right thing and come forward.
- René size söylemedi çünkü öğrendiğinizde doğru olanı yapıp itiraf edeceğinizi biliyordu.
You're a good person, and I know you want to do the right thing, but how do you know he won't do this to you again?
İyi bir insansın. Ve doğru olanı yapmak istediğini biliyorum ama bunu sana bir kez daha yapmayacağını nereden biliyorsun?
So we need to do the right thing.
Bu yüzden doğru olanı yapmalıyız.
We need to say the right thing.
Doğru olanı söylemeliyiz.
"Say the right thing."
"Doğru olanı söyle."
It's about doing the right thing, standing up for yourself.
Doğru olanı yapmaktır, kendinizi savunmanızdır.
You know, we live our lives... Try to be good, do the right thing, and, at the end of the day, none of it matters.
Biliyorsun, hayatımızı yaşıyoruz İyi olmaya çalışmak, doğru şeyleri yapmak ve günün sonunda hiçbirinin önemi kalmıyor.
You're doing the right thing for him.
Onun için doğru olanı yapıyorsun.
You're doing the right thing for him.
- Ama doğru olanı yapıyorsun.
No, you... you're doing the right thing.
Hayır, doğru olanı yapıyorsun sen.
Now, I'm asking you one last time to do the right thing, He does have a point.
Şimdi son bir kez daha senden doğru şeyi yapmanı istiyorum.
You're doin'the right thing.
Doğru şeyi yapıyorsun.
Are you going to do the right thing?
Doğru olanı yapacak mısın?
Well, that seems like the right thing to do.
Yapılması gereken şey buymuş gibi görünüyor.
If that's true, then do the right thing.
Bu doğruysa, o zaman doğru olanı yapmalısın.
I have known the guy for almost two centuries, and this is the first time that he has ever done the right thing.
.. onu neredeyse iki yüzyıldır tanıyorum.. .. ve bu o zamandan beri doğru yaptığı.. .. tek şey.
Yes, but the right thing would be to wait until it's all settled.
Evet ama sigortanın bağlanmasını beklemek doğru olacak.
But they try to do what they think is the right thing to do.
Ama doğru olduğunu düşündükleri şeyi yapmaya çalışırlar.
It taught me to do the right thing...
Doğru şeyi yapmam gerektiğini öğretti.
- Zachary, you did the right thing.
- Zachary, sen doğru şeyi yaptın.
I'm counting on you to do the right thing.
Doğru olanı yapacağına güvenim tam.
Then doing the right thing is taking care of yourself because those other boys - - they're not gonna do anything for you.
O zaman doğru şeyi yapmak kendine dikkat etmek olur. Çünkü diğer çocuklar senin için bir şey yapmayacaklar.
Did I do the right thing, Gideon?
Ama doğru olanı yaptım mı, Gideon?
Not committing murder is generally considered the right thing, Captain.
Cinayet işlememek genel olarak doğru şey sayılıyor, Kaptan.
You did the right thing.
Doğru olanı yaptın.
Did we do the right thing?
Doğru şeyi mi yaptık?
I did it'cause helping Frank, getting to the truth, that's the right thing to do.
Yaptım çünkü Frank'e yardım etmek gerçeği ortaya çıkarmak yapılması gereken doğru şeydi.
It's the only thing I can think of to make things right.
İşleri yoluna sokabilmek için bulduğum tek yöntem bu oldu.
It's, like, the best thing in my life right now.
Bu şu an hayatımda yaptığım en iyi şey.
The last thing we need right now is the government hamstringing us with the Accords.
Hükümetin bizi bir antlaşma ile sınırlaması ihtiyacımız olan son şey. Hive'ı durdurmak zorundayız.
Right, so there was no way that he could have been involved with the journey to the Catacombs, but here is the thing about Key.
Yeraltı Mezarlığı'na yapılan yolculuğa katılmış olamaz. İşte asıl nokta da bu.
The thing is Jen's stuck up at the top of Bear Mountain right now... so...
Jen Bear Dağı'nda beni bekliyor... O yüzden...
The thing about trolls is... you rub along with them all right.
Trollerle gayet iyi bir biçimde geçinebilirsin.
Oh, right, your mother had the same thing.
Doğru, annen de aynı fikirde.
[Door closes] The thing you need to know is that Agent Dao is here right now.
Senin bilmen gereken şey de, Ajan Dao'nun şu an burada olması.
The thing is, Nathan was right.
Olay şu ki, Nathan haklıydı.
Right now, Clary is the only thing that matters.
- Şu anda önemli olan tek şey Clary.
You did the right thing.
- Doğru olanı yaptın sen.
The last thing I want to do right now is talk about work.
Şu an yapmak istediğim son şey iş hakkında konuşmak.
- Telling me to relax is the least relaxing thing you can do right now.
- Bana sakin ol demen beni sakinleştirecek en son şey.
I heard the whole thing, and I think dad was right.
Her şeyi duydum ve babamın haklı olduğunu düşünüyorum.
Do the right thing. "
her zaman bunu söylerdin.
So, uh, admitting you're not cool is probably the coolest thing you can do, right?
Tabii havalı değilim demek yapılacak en havalı şey değil midir?
But right now, the last thing you want is for everybody here to be... scared shitless of you.
Ama şimdi, isteyeceğin son şey buradaki herkesin senden deliler gibi kormasıdır.
All right, you've been using this war as an excuse since the day I met you, and you still haven't told me a goddamn thing about it.
Seninle tanıştığımız günden beri bu savaşı bahane olarak kullanıyorsun ve hala bununla ilgili hiçbir şey söylemedin.
the right way 29
the right 75
the right one 30
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things change 215
things will get better 22
things fall apart 17
the right 75
the right one 30
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things change 215
things will get better 22
things fall apart 17
things like 24
things to do 42
things will change 18
things have changed 201
things could be worse 16
things are looking up 44
things are going well 18
things are great 27
things are different 35
things are changing 33
things to do 42
things will change 18
things have changed 201
things could be worse 16
things are looking up 44
things are going well 18
things are great 27
things are different 35
things are changing 33