Till tradutor Turco
36,968 parallel translation
Keep walking till I figure it out.
Ne olduğunu anlayana kadar yürümeye devam edeceğim.
I'm happy to hold your place till you get back.
Sen dönene kadar seve seve yerini tutarım.
I didn't find out I was pregnant till after I was with Arnold.
Arnold'la beraber olana kadar hamile olduğumu bilmiyordum.
- You lock the door and you stay inside till I've gone.
- Kapıyı kilitleyin ve ben gidene kadar içeride kalın.
Well, I'm not signing anything till I know you got the money for it.
Paran olduğunu öğrenmeden hiçbir şeye imza atmam.
- Not till puberty.
- Ergenliğe girene kadar değil.
Till she's ready.
Hazır olana dek.
♪ This is how we chill from'93 till ♪
# Souls of Mischief –'93'Til Infinity #
How many more bodies till you're full?
Kaç kişi daha yiyince doyacaksın.
Till it presses against the brain, shutting off all the snake's... bodily functions.
Ta ki, beynine baskı uygulayıp, yılanın tüm vücut fonksiyonlarını kapatana dek.
How long till the train hits those charges? !
Trenin o patlayıcıların yanına varmasına ne kadar var?
We could just pay rent here till a better one comes along.
Daha iyisi gelene kadar burayı kiralayabiliriz.
So, could I see a man like Roger Nelms holding his 16-year-old son's feet to the fire till Chris caved and admitted what he had done?
Roger Nelms gibi bir adam oğlunun ne yaptığını itiraf ettirene kadar onu ateşe atabilir miydi?
You stayed till after closing.
Kapanıştan sonraya kaldın.
Oh, my God, wait till you try that.
Oha, deneyene kadar sabret.
I wasn't, uh, thrilled to be living with a kid, uh, till I started living with one.
Hatta çocuklarla yaşamak gözümü korkuturdu. Onunla yaşamaya başlayana kadar.
I'll be fine alone till Penny gets home.
Penny gelene kadar idare ederim.
How long you think till you move out?
Taşınmayı ne zamandır düşünüyordun?
I couldn't wait till next week to see you.
Seni görmek için önümüzdeki haftayı bekleyemedim.
Wait till you see the inside.
İçini görene kadar bekle.
! Three short days - till we open the gates.
Kapıları açıp kampçıları ağırlamaya 3 güncük kaldı.
Nothing's gonna happen till you make a move, you know.
Sen hamle yapana kadar hiçbir şey olmayacak.
My parents are in Europe till August, so, uh, I got time to figure it out.
Ailem Ağustos'a kadar Avrupa'da kalacak, düşünmek için bolca zamanım olacak.
The TX-14 gas was working perfectly till you sabotaged it.
TX-14 gazı sen sabote edene kadar mükemmel çalışıyordu.
The apartment doesn't give back security deposits till both people move out, so I'll have to write you a personal check.
Apartman kiracılar çıkana kadar depozit vermiyorlar. onun için sana kişisel bir çek yazmam gerekecek.
It's only two minutes till the pick order goes up.
Seçim sıralarının belirlenmesine sadece iki dakika kaldı.
If I've learned anything, it's that you keep cutting quality till someone notices, and by then, it doesn't matter,'cause you're already rich.
Öğrendiğim bir şey varsa o da birileri fark edene kadar kaliteyi düşürmeye devam etmektir. Fark edilince bir şey olmaz, çünkü çoktan zengin olmuşsundur.
I thought we were screwed till you threw ice, marshmallows, and mouthwash into a blender and called it the Blue Glacier Blast.
Blenderin içine buz, marshmallow ve gargara atıp ismine Mavi Buzul Patlaması diyene kadar batırdık sanıyordum.
The Feds can try and fight it till they're blue in the face.
Federaller, götleri çıkana kadar savaşmaya devam edebilir.
It's nice out. Just till we finish this world.
Sadece biz şu bölümü geçene kadar.
- I like it. - Till I get my registration.
- Ruhsatımı alana kadar.
Well, wait till she realizes she's having mustard for dinner.
Yemekte sadece hardal yiyeceğini fark edene kadar bekle.
Those scumbags wont open their mouth till the end.
Bu pislikler sonuna kadar ağızlarını açmayacak.
Till this moment, did you sense anything strange?
Şimdiye kadar tuhaf bir şey hissetmedin mi?
Till I was 17, I had a high-pitched voice.
17 yaşıma gelene kadar tiz bir sesim vardı.
Me and him, till sundown.
ben ve o güneş batana kadar.
Till all the lawyers went away?
Tüm avukatlar gidene kadar?
Till you got your pension?
Maaşını alana kadar?
The TX-14 gas was working perfectly, till you sabotaged it.
Sen sabote edene kadar TX-14 gazı mükemmel çalışıyordu.
I'll just keep it under here till he forgets about it.
Unutup gidene kadar şuranın altına saklayayım.
Can you keep him till tomorrow? Definitely.
- Ona yarına kadar bakabilir misin?
We're not leaving till we get it.
Almadan hiçbir yere gitmeyiz.
Tell him to hold his position till we get there.
Oraya ulaşana kadar harekete geçmemesini söyleyin.
Till about an hour ago, I couldn't pick Symon out of a crowd.
Bir saat önce Symon'ı kalabalıkta tanıyamadım bile.
And then it grows louder and louder, till it becomes a roar.
Sonra fısıltılar güçleniyor. Kükremeye dönüşüyorlar.
Okay, so, um, how long till this works?
- Bu ne zaman çalışmaya başlayacak?
And not just because my main competition is in a coma till I die.
Ve sadece benim yarışım komadan ölene kadar.
A century like that, you harden your heart and your mind till you're made of stone.
Böyle bir yüz yıldan sonra, kalbini ve zihnini taşlaşana kadar sertleştiriyorsun.
They start with passion and yearning till something comes along that disabuses them of those notions.
Tutku ve arzuyla doğarlar. Ta ki karşılaştıkları bir şey bu hisleri köreltene kadar.
Oh, they got to that "till death do us part" nonsense quickly, didn't they?
"Ölüm bizi ayırıncaya kadar" saçmalığına çok çabuk geçmişler.
Till when?
Ne zamana kadar sürecek?