To the kitchen tradutor Turco
2,644 parallel translation
So I had my office fumigated, and then I went to the kitchen and threw away Kate's coffee mug, as well as anything in the refrigerator with Kate's name on it.
Ofisimi temizlettim, sonra mutfağa gidip Kate'in bardağını attım. Kate'in adı yazan her şeyi attım.
I've got to go straight through to the kitchen.
Benim hemen mutfağa geçmem lazım.
When you wake up in the middle of the night and go to the kitchen for a glass of water, you're half asleep...
Gecenin bir yarısı uyanıp mutfağa bir bardak su için gittiğinde, yarı uykudasındır...
Your eyes will see the rooftop across the way, but your mind will see a simple stroll to the kitchen.
Gözlerin yolun karşısındaki çatıyı görecek, fakat zihnin mutfağa yapılan basit bir turu düşünecek.
It's just a walk to the kitchen.
Sadece mutfağa doğru küçük bir yürüyüş.
Walking to the kitchen.
Mutfağa yürüyorum.
I'll go to the kitchen and find out what's going on.
Ben mutfağa gidip neler olduğuna bir bakayım.
Erin, I want you to go to the kitchen and get me some vegetables.
Erin, mutfağa gitmeni ve.. .. biraz sebze getirmeni istiyorum.
Veronika went to the kitchen for a snack.
Veronika atıştırmak için mutfağa gitmiş.
Take it through to the kitchen, will you?
Mutfağa götür, olur mu?
So, I will send her to the kitchen?
Kızı yemekhane bölümüne yerleştiriyorum.
Go to the kitchen, sweetie, go
Peki, sen mutfağa git.
Honey, I told you to go to the kitchen
Sana mutfağa gitmeni söyledim.
Takes us to the kitchen and storage area.
Bizi müdüriyetin oradan depoya götür.
Oh, oh, the wait staff. Please, Luke, show them to the kitchen, please.
Mutfağın yerini gösterir misin lütfen, Luke?
No, I mean, it's not too hard, but when you add that to the kitchen cabinets and the tiles and the aroma of alleged homicide,
Hayır yani çok zor değil... ama eğer bunları mutfak dolaplarına eklersen tuğlaları da örmemiz gerekirse, bu adam öldürmek gibi olur ama...
That day I went to the kitchen for a soda.
O gün mutfağa soda almaya gittim
Come to the kitchen.
Buna zaman olduğunu sanmıyorum.
Uh, if you don't want to wait in line, there's one in the back of the house past the kitchen.
Sırada beklemek istemiyorsan mutfağı geçince arka tarafta başka bir tane var.
And sitting on the kitchen table, skin hiked up, legs open, blouse open to her nipples? Yeah.
Eteğini kaldırmış, bacakları açmış, bluzu göğüs uçlarına kadar açıkta mutfak masasında oturuyor mu diye mi soruyorsun?
On the other hand, if you're going back home because there's some dudes that are trying to poach you from my kitchen to help you set up your own shop, then yes, you're an asshole. - Yeah, you've heard.
Öte yandan, bazı adamlar seni mutfağımdan çalıp sana kendi restoranını açman için yardım etmeye çalıştığı için gidiyorsan, evet pisliğin tekisin.
Put the field kitchen right next to the farm so it's close at hand.
Sahra mutfağını çiftlik evinin hemen yanına kurun ki kullanışlı olsun.
You'll have to go out the back through the kitchen.
Ancak mutfağın oradan çıkabilirsin.
So is this the number to the cordless phone in the kitchen, or the oldfashioned one on your nightstand?
Bu numara mutfaktaki kablosuz telefonun mu, yoksa başucu sehpandaki eski telefonun mu?
In the kitchen trying to pretend I'm not dressed like Succubus Barbie.
Mutfakta Sukkubus Barbie'si gibi görünmemeye çalışıyorum.
Basically, the oscillator on your fan allows me to see both in the living room and in the kitchen.
Oskilatör havalandırma şeyi sayesinde dönerek Hem salonu hem mutfağı gözlememe yardımcı olacak.
According to the sign-In logs, all of the victims were patrons At that soup kitchen you visited yesterday.
Kayıtlara göre üç kurban da dün ziyaret ettiğin aşevinin ziyaretçileriymiş.
Dave, you want to go to the soup kitchen and check out his living space,
Dave, aşevine gidip yaşadığı yere bir bak,
All right, Jimmy, you have my permission to tape me as soon as I get in the kitchen and pretend to bake.
Pekâlâ Jimmy, mutfakta yemek pişiriyormuşum gibi yaparken beni çekebilirsin. Tamam.
I knew I had to get out of there before they saw my face, but my car keys were in the kitchen.
Onlar yüzümün halini görmeden oradan gitmem gerektiğini biliyordum ama arabanın anahtarları mutfaktaydı.
It goes down to the restaurant's kitchen.
Restoranın mutfağına iniyor.
The kitchen was renovated two years ago so it'll last for many years to come.
Mutfak iki yıI önce yenilendi. Daha uzun süre idare edecektir.
I'm the one talking to a kitchen appliance.
Mutfak teçhizatıyla konuşan benim!
I wanted to be on the kitchen crew, but they won't let me anywhere near the place.
Ben mutfakta çalışmak istemiştim ama oraya yaklaştırmıyorlar bile beni.
I'd like her to get some work in the kitchen.
Mutfakta çalışmasını istemiştim de.
Now, would you like me to spit on them in the kitchen or would you prefer tableside?
Üzerlerine mutfakta mı yoksa masanın üstündeyken mi tüküreyim?
I have work to do in the kitchen.
Mutfakta işim var.
And ask some of the people who work in the kitchen, if-if this dog belongs to them.
Ve mutfakta çalışan insanlara da sor, onların köpeği mi diye.
According to plans kitchen ventilators on the side only one CCTV camera on the wall looking back.
Planlara göre mutfak havalandırması yan tarafta, sadece arka duvarda bir tane güvenlik kamerası var.
You've apparently stopped answering your pages in order to, what, join the kitchen staff?
Mutfakta vakit geçirmek için mi çağrılarıma cevap vermiyorsun?
When she was talking to you teacher in the hall I heard it all from the kitchen
Onlar koridorda konuşurken ben mutfaktan her şeyi duydum.
Welcome to the everything-but-the-kitchen-sink sundae.
Her şeyli dondurmaya hoş geldiniz.
Friends who might not always be into the same things as you, but who will always be there to share an everything-but-the-kitchen-sink sundae.
Sizinle aynı şeyden hoşlanmasa da her şeyli dondurmayı sizinle paylaşmak için her zaman olacak arkadaşlar.
I'm still smart enough to know that I'll never do better than you, Liz Lemon,'cause you're a cook in the bedroom and a whore in the kitchen.
Senden iyisini bulamayacağımı bilecek kadar akıllıyım Liz Lemon. Çünkü sen yatakta aşçı, mutfakta fahişesin.
So... that way goes to my father's study, and... The kitchen is there.
Bu yol, babamın çalışma odasına gidiyor ve mutfak da şu tarafta.
The kitchen, the door out of the kitchen leads to the stairwell.
Mutfak, mutfağın dışındaki kapı merdiven boşluğuna çıkıyor.
I had to get out of that kitchen, if I'm not to be found dead under the table!
Masanın altında ölü bulunmamak için o mutfaktan çıktım!
Maybe the kitchen maid somehow hopes to catch at an advantage?
Belki aşçı yamağı bir şekilde bundan fayda sağlamak istiyordur?
We will mark the moment in the Great Hall and I expect all of you - including the kitchen staff and hall boys... everyone to be there - and Carson.
Bu anı büyük salonda kutlayacağız ve hepinizi bekliyorum. Mutfak çalışanları, uşaklar dahil herkes orada olsun. Ve Carson.
I remember going up to William's parents'kitchen and sitting there after we played, and Dave just goes, "You guys wanna be in the band?"
Çaldıktan sonra mutfakta otururken Dave'in "Grup kurmak ister misiniz?" diye sorduğunu hatırlıyorum.
He speaks only when spoken to, he's not allowed to vote, and he eats all his meals under the kitchen table. - I'm gonna go take a shower.
Sadece sen konuşmaya başladığında konuşuyor, oy kullanma hakkı yok ve tüm yemeklerini mutfak masasının altında yiyor.
to them 177
to the beach 25
to the moon 20
to the airport 39
to the future 91
to the end 49
to the sea 38
to the north 16
to the top 23
to the left 221
to the beach 25
to the moon 20
to the airport 39
to the future 91
to the end 49
to the sea 38
to the north 16
to the top 23
to the left 221