Too busy tradutor Turco
3,436 parallel translation
Another guy too busy for pleasantries.
Hoşbeş edemeyecek kadar meşgul biri daha.
We'd all be too busy... living in the now.
Hepimiz anı yaşamakla meşgul olurduk.
Too busy for personal hygiene?
- Kişisel temizliğini yapamayacak kadar mı?
Hey, I was thinking if you're not too busy later maybe we can go grab a beer.
Eğer çok meşgul değilsen belki bir kaç bira içebiliriz diye düşündüm.
I know I've been too busy to help you lately.
Bu aralar çok meşgul olduğumdan sana yardım edemiyorum.
Acting like you were too busy to help while you worked on this gorgeous Cinderella costume all by yourself.
Çok meşgul olduğunu söyledin ama bu mükemmel Cindrella kostümünü hazırlıyormuşsun meğer.
I'm never too busy to solve a murder.
Söz konusu olan şey bir cinayeti çözmekse, asla meşgul değilimdir.
Because you were too busy chatting up Little Miss Sunshine!
Çünkü sen bayan neşe kelebeğiyle sohbete dalmıştın!
I was too busy learning how to pick locks under water.
Suyun altında kilit açmakla meşguldüm de.
I was too busy just kickin'it, but I think there's some, uh, leftovers in the crisper.
Yatmakla çok meşguldüm. Ama galiba sebzelikte artıklar olacaktı.
He's too busy to sit down and have a three-course meal, okay?
Oturmaya ve üç çeşit yemek için vakti yok, tamam mı?
All those times my cat Cinderella wanted to bat a ball of yarn around with me, but I was too busy.
Şimdiye kadar hep Kedim Cindrella, benimle top yumağı oynamak istemiş ama ben hep meşgul olmuştum.
And I can't even concentrate on that because I'm too busy hating that dude.
Ve tam olarak buna odaklanamıyorum çünkü şu anda o çocuktan nefret etmekle meşgulüm.
I was too busy saving me lily-white arse, if you know what I mean.
Kusura bakmayın, malum bembeyaz postumu kurtarmanın derdine düşmüştüm.
Too busy to write me a letter?
Bana mektup yazamayacak kadar meşgul müsün?
He was always too busy with work.
Hep işiyle meşguldü.
The fact that I missed my last-ever chance to see my grandmother because I was too busy at work?
Çalıştığım için onu son kez görme şansını kaçırdığım gerçeğinden mi?
I'm sorry I don't have a photographic memory, but my brain is already too busy being awesome.
Kusura bakma fotoğrafik hafızam yok ama beynim zaten müthiş olmakla meşgul şu anda.
Abe's too busy with his big feet up, lazing with his cronies in the parlor of the White House, as his war takes our fathers, sons, and brothers.
Abe çok meşgul büyük ayaklarını, tembelce uzatırken kafadarları ile Beyaz Saray'ın salonunda, savaş elimizden alır babalarımızı, oğullarımızı ve kardeşlerimizi
He's too busy.
Oldukça meşgul.
That is, if he's not too busy working on his wonderful plan.
Şu mükemmel planıyla çok meşgul değilse.
Hey, Mrs. Rizzoli, if you're not too busy, can I get some coffee over here?
Bayan Rizzoli, eğer meşgul değilseniz... buraya biraz kahve alabilir miyim?
I guess I was too busy trying to undo all the damage you caused.
Tüm bu neden olduğun zararları geri almakla meşguldüm sanırım.
I've just come back and too busy to make new friend.
Yeni döndüm ve yeni arkadaşlar edinemeyecek kadar meşguldüm.
I'm too busy to fight you right now but I'll fight you tonight outside the cinema
Şu an dövüşmek için çok doluyum ama bu akşam sinemanın önüde dövüşürüz.
They were too busy chopping off heads.
- Kelle uçurmakla fazla meşgullermiş.
Guess your people are too busy with murders, so they hired me to pick up the ones that just croak.
Sizinkiler cinayetlerle meşgul olduğundan ölenleri gelip almam için beni tuttular.
We're too busy for table service.
Masa servisleri için çok meşgulüz.
Max says he'll be too busy, but I totally want to set you up with someone at our wedding.
Max meşgul olduğunu söyledi ama düğünümüzde birini ayarlamak istiyorum sana.
What, is he too busy surfing to call me himself?
Kendisi sörf yapmakla çok mu Meşgul? Neden o aramıyor?
Too busy playing quidditch with David Cameron.
David Cameron'la quidditch oynamakla fazla meşguldün.
- I'm too busy.
- Çok meşgulüm.
She's too busy working.
Çalışmakla meşguldür hep. Konuşma sen.
He was too busy satisfying my wife.
Daha çok karımı tatmin etmekle meşguldü.
I did, but you never showed because you were too busy banging waitresses at the waffle house.
Yapardım ama gelmezdin çünkü sen o sırada gözleme evindeki garsonlarla düşüp kalkıyordun.
He's much too busy to find out.
- Bunu bilmek için fazla meşgul.
Ah, he's too busy reading the paper and worrying.
Gazete okumakla çok meşgul.
I mean, of course you are doing something, but what I meant was, if you're not too busy...
Yani tabii bir işin var da, eğer çok meşgul değilsen...
You know, if I'm in a room with too many people, I can talk to you but I won't give you eye-to-eye contact'cause I'm too busy watching the room.
Odamda çok fazla kişi varsa sizinle konuşurdum ama göz teması kurmazdım çünkü odayı kollamakla meşgul olurdum.
And yet not too busy to watch Dance Moms.
'Dansçı Anneler'i izlemek için meşgul değilsin.
Too busy to talk to the cops, but free to take Nelson to dinner?
Polislerle konuşmak için çok meşgul, fakat gene de Nelson'ı yemeğe götürecek vakti bulabiliyor öyle mi?
Mm, that's because we were too busy making out for you to notice.
Sen etrafı inceleyemeyecek kadar fazla yiyişiyorduk da ondan.
He's too busy just doing the interns.
- Kendisi stajyerleri becermekle meşgul.
Now, do I have to gather every first year and make them stay the night because the paralegal was too busy flirting and couldn't get it done?
Her yeni gelene stajyerin flörtle çok meşgul olduğu için işini yapamadığını ve gecelemek zorunda kaldığını söylemek zorunda mıyım?
You know, to keep myself busy so I don't get too preoccupied with my thoughts.
Kendime bir meşgale bulmam lazım. Böylece düşüncelerim arasında kaybolmuş olmam.
Too busy.
Çok meşgulüm.
I was busy then too.
Bende çok meşguldüm.
You too look busy.
Sende meşgul görünüyorsun.
While Sue was lying down the rules of high school survival, I was all too versed in the rules of Ehlert survival... hide the sprinkled doughnuts in your purse for later, shuffle papers so you look busy, and know that the first thing out of Ehlert's mouth when he see you will always be an insult.
Sue lisede tutunmanın kurallarını belirtirken, ben de Ehlert'ten kurtulmanın kurallarını yazıyordum- - şekerli çörekleri sonrası için çantanda sakla, meşgul gözükmek için kağıtları karıştır, ve Ehlert seni gördüğünde ağzından çıkacak ilk sözlerin bir aşağılama olacağını bil.
I've been too busy fighting for Dr. Reid.
- Dr. Reid mi?
Well, we may not be as busy as the 3-5, but, uh, we see our share of the action, too, right, guys?
3-5 birimi kadar yoğun değilizdir ama bizim de eylem paylaşımımız oluyor, değil mi beyler?
busy 584
busy day 80
busy morning 24
busy night 20
too big 68
too bad 1185
too bad for you 41
too bad for them 17
busy day 80
busy morning 24
busy night 20
too big 68
too bad 1185
too bad for you 41
too bad for them 17