Too soon to tell tradutor Turco
117 parallel translation
Maybe it's too soon to tell.
Belki bunu bilmek için çok erken.
It's too soon to tell.
Bunu söylemek için çok erken.
It's too soon to tell.
Bunu bilmek için daha erken.
It's too soon to tell yet.
Bir şey söylemek için henüz çok erken.
It's too soon to tell.
- Henüz bir şey söylemek için erken sanırım.
But it's too soon to tell if Roland is only a one-day wonder or if he'll fit in with the rigors of the competition.
Ama Roland'ın tek günlük bir mucize mi yoksa yarışmanın zorluklarına uyum sağlar mı, bunu söylemek için çok erken.
He can be heard without being seen. It's too soon to tell if he is friend or not.
o burada olmadan da duyabilir çabuk söyle, arkadaşın mı değil mi?
- It's too soon to tell.
Anlamak için çok erken.
It's too soon to tell.
Söylemek için daha çok erken.
It's too soon to tell.
- Söylemek için çok erken.
- Too soon to tell.
- Söylemek için çok erken.
- Kinda too soon to tell.
- Bunu söylemek için biraz erken.
- It's too soon to tell.
- Söylemek için çok erken.
- It's too soon to tell.
Söylemek için çok erken.
IT'S TOO SOON TO TELL. I'M GOING TO PRETEND I DIDN'T JUST SEE MY MOTHER STICKING HER TONGUE DOWN HORVATH'S THROAT.
Annemin dilini Horvath'ın boğazına sokuşunu görmemiş gibi davranacağım.
It's too soon to tell.
Bir şey söylemek için çok erkenmiş.
Oh, it's too soon to tell, I'd say.
Ah, bunu söylemek için çok erken, bana sorarsanız.
- It's too soon to tell if I like it or not.
- Sevip sevmediğimi söylemek için erken.
It's too soon to tell.
Söylemek için erken. Çeviren : Murat Karahan
Uh, surgery went smoothly, but it's too soon to tell.
Ah, ameliyat kolaydı, ama bir şey söylemek için erken.
- Too soon to tell.
- Henüz çok erken.
- Well, it's too soon to tell, but, yeah, it could be.
- Şey, söylemek için çok erken ; ama, evet olabilir.
Too soon to tell.
Bunu bilmek için çok erken.
Said it was too soon to tell whether or not he'll be back 100 %.
Yüzde 100 dönebileceğini söylemek için çok erkenmiş daha.
Too soon to tell. I had a layover in Salt Lake and then I got delayed in Poughkeepsie.
Söylemek için çok erken. Salt Lake'de rötar oldu, sonra da Poughkeepsie'de uçuş ertelendi.
Uh, it's too soon to tell.
Bunu söylemek için çok erken.
- It's too soon to tell.
- Bir şey söylemek için çok erken.
It is too soon to tell, Mr. Wolfe, but we must... we must document it all.
Bunu söylemek için daha çok erken Bay Wolfe ama mutlaka her şeyi belgelemeliyiz.
Well, Mitch, it's too soon to tell.
- Mitch konuşmak için biraz erken
Too soon to tell.
Bunu söylemek için daha erken.
- Maybe... just maybe, it might be too soon to tell, but I think she might be the love of my life.
- Olabilir... belki, bunu söylemek için çok erken olabilir, ama o hayatımın aşkı olmalı diye düşünüyorum.
Too soon to tell.
Söylemek için çok erken.
- It's too soon to tell.
- Daha belli değil.
Oh, I told her it was too soon to tell. - Oh. - But that I might be.
Bunu söylemek için çok erken olduğunu ama olabileceğimi.
Too soon to tell, but it's definitely a new wrinkle.
Bunu söylemek için çok erken. Ama alnıma bir kırışık daha ekledi.
- Uh, too soon to tell.
Daha bir haber yok.
It's too soon to tell.
Bir şey söylemek için çok erken.
It's too soon to tell if the meds are gonna- - it's not the meds.
İlaçların sebep olduğunu söylemek için... İlaçlar yüzünden değil.
It's too soon to tell, Eric.
Cevabını yakında söyleyebileceğiz Eric.
Too soon to tell.
Bunu söylemek için çok erken.
It's too soon to tell.
Söylemek için çok erken.
Kyle, it's too soon to tell.
Brian'ındı.
And just tell me if it's too soon... ... but I wondered if maybe you wanted to have dinner sometime?
Çok erkense söyle ancak bir gün, akşam yemeğine çıkmak ister misin?
Too soon to tell.
Bir şey söylemek için henüz erken.
Dominic the security guard? Ah, it's too soon to tell.
Güvenlikçi Dominic mi?
- Lenny, tell Bernie not to start the music cues too soon, and make sure the affiliates are sitting in the front row.
- Lenny, Bernie'ye müzik işaretine hemen başlamamasını söyle, Ve katılımcıların önde oturduklarından emin ol.
It's too soon to tell.
Henüz söylemek için çok erken.
He's too young to understand now, but soon I must tell him that his father's people do not accept him.
Şimdi anlayamayacak kadar küçük ama yakında ona babasının yakınlarının onu kabul etmediğini söylemem gerek.
Little too soon to tell.
- Cevabına çok az kaldı.
Fine, just tell me, is it too soon to join a quest to the Black Castle?
Peki, sadece şunu söyle, Kara Şato'daki göreve gitmem için çok mu erken?
Would you tell him that it's too soon for him to start seeing other women, that it would be bad for Oliver?
Lütfen ona bu kadar çabuk başka bir kadınla görüşmenin Oliver için kötü olacağını söyler misin?
too soon 255
to tell you the truth 484
to tell you 37
to tell the truth 135
too sweet 17
too small 58
too soft 22
too strong 20
too slow 127
too short 50
to tell you the truth 484
to tell you 37
to tell the truth 135
too sweet 17
too small 58
too soft 22
too strong 20
too slow 127
too short 50