English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ T ] / Too slow

Too slow tradutor Turco

935 parallel translation
That number's too slow.
Bu gösteri çok yavaş.
Prancing, dancing to and fro Not too fast, not too slow
Hopla, zıpla, dans et Ne çok hızlı, ne çok yavaş
Too slow for us nowadays because the faster we're carried, the less time we have to spare.
Günümüzde bizim için çok yavaş, çünkü ulaşımımız çok daha hızlı idareli kullanmamız gereken, daha az zamanımız var.
It's too slow.
Çok yavaş.
- Too slow.
- Çok yavaş.
Sí, one slip of the foot, too slow in the wrist, it's all over.
Önce ayağını kaydırdı, yavaşça bileğini büktü ve sonra her şey bitti.
Besides, I don't like horses, they're too slow!
Atlardan nefret ederim, çok yavaşlar.
I'm afraid I've gone too slow.
Korkarım... çok yavaş ilerliyorum.
Finding ourselves too slow of sail, we put on a compelled valour,
Gemimizin yavaş gittiğini görünce durduk, ister istemez işi yiğitliğe döktük.
It'd be too slow for you.
Senin için fazla sakin bir hayat olurdu.
It's too slow, Bart. I wanna do a little living.
Hayat çok yavaş gidiyor Bart. Biraz yaşamak istiyorum.
- The orchestra played too slow.
- Orkestra çok yavaş çaldı.
You're too slow.
Sen çok yavaşsın.
The peace commission was too slow for him.
Barış komisyonu ona fazla yavaş geldi.
- Number 3, you're too slow!
- 3 numara, çok yavaşsın!
Air freight's too expensive, truck freight is too slow.
Uçak kargo bedeli çok yüksek, kamyon nakliyatı ise çok yavaş.
A lousy captain, or a Polack foreman in the auto works... or it'd be too slow.
Berbat bir kaptan ya da araba işlerindeki Polak ustabaşı ya da ağırdan alındı.
- Too slow? - No.
- Çok mu yavaştınız?
- We play too slow?
- Çok mu yavaş çalıyoruz?
But if it is too slow it is dull.
Ama çok yavaşça sıkıcı oluyor.
If you're getting anywhere, my boy, it's much too slow.
Niyetin ciddiyse evlat, elini çabuk tutmalısın.
Moréno was too slow.
- Moréno çok yavaş kaldı.
He climbs too slow.
Çok yavaş tırmanıyor.
The play's too slow for me
Oyun bana göre çok yavaş.
You're working too slow.
Yavaş çalışıyorsun.
Walk neither too fast, nor too slow.
Ne çok hızlı git, ne çok yavaş.
If I'm too slow, my house will be buried in the sand.
Eğer yavaş davranırsam, evim kumlara gömülecek.
Too slow, Yvette.
Çok yavaş Yvette.
Quick, we are too slow!
Çabuk, çok yavaşız!
I ran too slow.
Yavaşça yürüdüm.
It doesn't work because you're too slow.
Olmuyor çünkü çok yavaşsın.
You're working too slow.
Çok yavaş çalışıyorsun.
Only I'm still too slow.
Hala, çok yavaşım.
Too slow?
Çok mu yavaş?
Newspapers work too fast, and science works far too slow.
Gazeteler çok hızlı, bilim çok yavaş çalışıyor.
This is just too slow.
Bu çok yavaş.
Too slow. They'd have caught us.
- Yavaşlar, yakalanmış olabiliridik.
It's too slow.
Çok yavaş oldu.
This is slow, too slow
"Bu yavaş, çok yavaş"
One day I'll duck too slow, and at westminster, they'll sing out "long live the king" for someone else.
Bir gün yavaş yavaş ben de toprağın altına gireceğim ve Westminster'de başka birine diyecekler "Kral çok yaşa" diye.
The companionship of such men did much to keep the tedium of the long, slow voyage from being too oppressive.
Böyle insanlarla birlikte olmak uzun, bunaltıcı bir yolculukta insanın sıkıntısını azaltıyordu.
- Slow, not too alarming.
- Yavaş, telaşa gerek yok.
I told her to go slow, but, no, life was too short for her.
Ona yavaşlamasını söyledim, ama hayır hayat onun için çok kısaymış.
You would not find it too fast if you'd let the slow passage end before you start your pirouette.
Parmak uçlarında dönmeye başlamadan önce yavaş pasajın bitmesine izin verirsen müziği hızlı bulmazsın.
It's a good place to catch it, too. Goes slow up the Ridge.
Üstüne atlamak için ideal bir yer, çünkü yavaş geçecek.
I was slow to catch on too.
Anlamam uzun zaman aldı.
I'm getting too old to take things slow.
İşleri ağırdan almak için çok yaşlandım.
BUT WE'RE TOO CLOSE TO OUR GOAL TO SLOW DOWN NOW.
Ama şimdi yavaşlamak için başarımıza çok yakınız.
I think that's enough. I wouldn't wanna slow things up too much.
Bu kadarı yeterli duruşmayı daha fazla yavaşlatmamak gerekir.
Your colleagues were all too slow.
Sizden öncekiler çok yavaştılar Dr. Barran.
Kind of slow in coming sometime too.
Bir çeşit ek gelirde denebilir..

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]