We all good tradutor Turco
2,524 parallel translation
All I said was, this town is not good for her, and I just wish we could get out of here- - y-you know, move on.
Tek söylediğim, bu şehrin onun için iyi olmadığıydı, ve tek isteğimin onunla burdan gitmek olduğuydu... biliyorsun işte, yeni bir başlangıç yapmak.
We understand, and for good reason, your pain, and the pain of all of those involved. But you're missing a key point.
Elbette bunları biliyoruz senin ve herkesin çektiği acı ortaya konmalı ama temel bir noktayı gözden kaçırdığını düşünüyorum...
Since we all return to the dust, what good does gaining the world do?
Topraktan geldiğimizden beri, dünyada iyi ne oluyor?
Charlie's getting a promotion and leaving us eating his dust... all'cause we've been killing it to make him look good.
Charlie terfi ediyor ve bize kendi pisliğini bırakıyor. Bizim tek yaptığımız onu iyi göstermek için kendimizi paralamamız.
We are, after all, both invested in the common good.
Ne de olsa, ikimiz de herkesin iyiliği için uğraşıyoruz.
Occasionally, for the good of all, we gods interrupt those lines.
Zaman zaman herkesin iyiliği için tanrılar bu çizgilere müdahale eder.
You're forgetting all the good that we have done.
Yaptığımız iyilikleri unutuyorsun.
We're all gonna have a real good time.
Hepimiz gerçekten iyi vakit geçireceğiz.
We can't all be good at everything.
Her şeyde başarılı olamayız.
I see that we're all in it together. And... I think I'm good with that.
Herkesin birbirine bağlı olduğunu görüyorum ve galiba bu benim de hoşuma gidiyor.
It's good that we're all different.
Ne güzel, hepimiz farklıyız işte.
Good, because we have a ton of events this weekend, and I can't micromanage them all.
iyi çünkü bu hafta sonu bir sürü iş var ve bunların hepsini yönetemem.
Look, I told you last week, I don't think it's a good idea if we hang out anymore, all right?
Bak, sana birlikte takılmanın iyi bir fikir olmadığını söylemiştim.
Um, you know, Rick is the big boss around here, so we all respect him,'cause he's so fair and good-looking.
Rick buralarda büyük patrondur. Hepimiz ona çok saygı duyarız, çünkü çok dürüst ve yakışıklı birisidir.
We was talking, and I said that you were probably gay cos all the good ones are, and then he wanted to know, so I said, ask what your favourite TV programmes are.
Biraz aramızda konuşuyorduk senin muhtemelen gey olduğunu söyledim iyi erkeklerin hepsi öyle oluyor dedim, o da benim yerime sormak istedi ben de git sevdiği dizileri sor o zaman dedim.
It's all good. We can work together in the trenches.
Çok iyi olmuş, omuz omuza çalışırız işte.
We came up with a good plan, all right?
Güzel bir planla buraya geldik, tamam mı?
We enjoyed it pretty good over all.
Eğlendik çok iyiydi hepsi bitti.
- So we reviewed all of our cases with those three judges, and we're in good shape on almost all of them.
O yüzden bu üç yargıçla olan davalarımızı gözden geçirdik. Büyük çoğunluğunda iyi durumdayız.
Well, we're all good liars, which is often a good basis for friendship.
Hepimiz iyi yalancılıyız, ki iyi arkadaş olmak için güzel bir zemin bu.
Yeah, but we just say we're busy and now's not a good time, and we float and we float and we push away all the fun stuff so we have time for all the crappy stuff.
evet ama hep meşgul olduğumuzu ve uygun bir zaman olmadığını söylüyoruz ve sürekli geçiştiriyoruz ve tüm eğlenceyi erteliyoruz dolayısıyla kötü şeyler için vaktimiz oluyor.
We're all just trying to have a good time.
Hepimiz burada eğlenmek istiyoruz.
I want him to feel like we're all a family. Yeah, I think that's a good idea.
Ya, bence güzel bir fikir.
Okay, all right, Gary, how about you pick where we stop for lunch? Yeah, that's good.
Tamam, yemek için durunca seçersin, oldu mu?
We laid off all the afternoon in the woods talking, and me reading the books, and having a general good time.
Bütün öğleden sonra ormanda yatıp konuşuyor, kitap okuyor... ve keyfimize bakıyorduk.
Very funny. So now we're all good friends and good friends do favors for each other.
Yani artık hepimiz iyi arkadaşlarız ve iyi arkadaşlar birbirleri için iyilik yaparlar...
It's all good, we got this.
Sorun yok, anladik.
Hindi is our national Language... we should all speak in it... but... my Hindi not very good... is that okay?
Hintçe bizim ulusal dilimiz... hepimiz bunu konuşmalıyız... ama... Hintçem çok iyi değil... sorun olur mu?
No-no-no-no-no-no, we're all real good friends now, right?
- Yok, yok! Nasılsa arkadaşız artık.
Oh, we all had a real good laugh at that one, let me tell you.
Söyleyeyim, buna bayağı bir güldük.
Open case- - blood's all we got, but, oh, it's a good one.
Ucu açık bir vak'a elimizde bir tek kan var. Ama bayağı iyi bir kan.
So we're all good.
Aramızda sorun yok.
Well, I feel like if we wait for that, you'll be face down on the bar and no good to me at all.
O kadar beklersek, barın üzerinde sızabilir ve bana hiçbir faydan olmaz gibime geliyor.
I think we all could use some good old-fashioned religion right now.
Sanırım şu anda eski usüle uyarak dini kullanmanın tam zamanı.
We all did, not that ii did much good.
Hepimiz şikâyette bulunduk, ama hiçbir yararı olmadı ki.
Great, good, we're all mounties, so no need for a Mexican standoff, eh?
Çok iyi, hepimiz polisiz, Meksika gerginliğine gerek yok Değil mi?
We still have to maintain it, extend the listening post, which is all well and good.
Gene de devam ettirmemiz lâzım, dinleme istasyonunu genişletmeliyiz ki hepsi iyi ve çalışır vaziyette.
Then we're all good?
Öyleyse artık sorunumuz yok.
All right, we're good to go when you are.
Tamam, gitmeye hazır olduğunda biz de hazırız.
We got more gas, and now we're all good.
Benzini aldık ve şimdi iyiyiz.
Good news is it looks like we're all still on the road...
İyi haber hâlâ yoldayız... Nasıl olduysa.
No, we're all good, thank you.
Hayır, biz böyle idare diyoruz. Teşekkürler.
I think we're all good here.
Böyle iyiyiz.
Good to meet you all. Thank you again for what you did in Bialya, but we need to talk.
Bialya'da yaptıklarınız için tekrar teşekkürler ama sizinle konuşmamız gerek.
If and when the time comes to say good-bye, I don't ever want you guys to think that we don't believe in all of you.
Güle güle deme zamanı geldiğinde hiçbirinizin size inanmadığımızı düşünmenizi istemiyorum.
- Have a good cry. We all just need a...
Hepimizin muhtemelen iyi bir ağlamaya ihtiyacı var.
We could take that. No one will have to drive all night. That's actually a good idea.
Ve ayrıca yüksek hızda giderken çırılçıplak suya girebiliriz.
It's just I'm supposed to be your man on the inside, looking for clues and whatnot, and we don't want your lawyer trampling all over all the good work we've started.
Ben ipuçları falan arayan senin safındaki adamın olmalıyım ve avukatının başlattığımız tüm iyi çalışmaları allak bullak etmesini etmeyiz.
'To try and cheer him up, we decided to demonstrate that,'despite all the mishaps, we had ended up with a good car chase.'
Onu tekrar güldürmek için, bütün aksiliklere rağmen kendimizi ispat etmeye karar verdik ve iyi bir kovalama sahnesiyle bitirdik.
We'll take good care of you, all right?
Sana iyi davranacağız. Tamam mı?
But the good news is, we were able to repair all the damage to your abdomen.
Ama iyi haber şu ki, karnınızdaki tüm hasarı onarabildik.
we all make mistakes 158
we all fall down 16
we all do 427
we all love you 31
we all have secrets 32
we all 59
we all have problems 17
we all are 398
we all go 23
we all set 21
we all fall down 16
we all do 427
we all love you 31
we all have secrets 32
we all 59
we all have problems 17
we all are 398
we all go 23
we all set 21