We already know tradutor Turco
1,320 parallel translation
We already know that the virus can upload itself onto the ships navigational computers.
Virüsün kendisini yön bulma bilgisayarlarına yükleyebildiğini zaten biliyoruz.
Except this time we already know what happened.
Ama bu sefer neler olduğunu biliyoruz.
We already know that.
Bunu biliyoruz.
This is what we already know!
Bu zaten bildiğimiz şeyin kendisi!
Now, really. - We already know everything about him.
Dürüst olmam gerekirse şu an zaten hakkındaki her şeyi biliyoruz.
We already know you are.
Öyle olduğunu hepimiz biliyoruz.
We probably don't need to wait for the lab to tell us what we already know, that this is an explosive and a trigger.
Bana sorarsanız, laboratuarın bize bunun bir patlayıcı ve fünye olduğunu söylemesini beklememize gerek yok.
Clever, we already know each other.
İşte birbirimizi tanıyoruz.
The wiretaps on Serna and Padiche, mention of Israel's heart? Well, that corroborates what we already know.
Peki ya bencilce davranır, sırf kendi için bunu kabul ederse..
Explains why you're giving us bad addresses. Ones we already know. Like this one.
Bize bahsettiğin evler doğru çıkmıyor... ki biz bunlardan birini biliyoruz.
We already know the rules, but today, as we have new faces, I'll repeat myself :
Kuralları zaten biliyoruz, ama bugün, aramızda yeni simalar olduğu için, tekrar ediyorum :
And that's what I'd like to finish with. The fact that we already know everything we need to know to effectively address this problem.
Kapanışı, zaten bildiğimiz gerçekler ve bu sorunla mücadele etmek için bilmemiz gereken her şeyi vurgulayarak yapmak istiyorum.
You didn't do it. We already know that.
İkimizde gelemeyeceğini biliyoruz.
Look, we already know this guy is somewhere in Virginia, otherwise he couldn't have shown up at Braddock Mall.
Bu adamın Virginia'da olduğunu biliyoruz. Yoksa Braddock Çarşısı'na gelemezdi.
You mean retaliation shootings. We already know about all those.
Sen bağlantılı çatışmalardan bahsediyorsun.
But I'll only discover what we already know.
Ancak zaten bildiklerimizi bulacağım.
We already know who the finger belongs to.
Parmağım kime ait olduğunu zaten biliyoruz.
If this is your way of saying you're not the killer, we already know that.
Eğer masum olduğunu anlatmaya çalışıyorsan bunu zaten biliyoruz.
- Know what the best part is? We already know how to bring these suckers down.
O enayiyi nasıl öldüreceğimizi biliyoruz.
Which we already know Billie is prone to do.
Biz zaten biliyoruz hangi Billie yapmak eğilimli
Well, we already know one.
Birini zaten biliyoruz.
We already know about the kidnapping.
Kadını kaçırdığını da biliyoruz.
But we already know the company monitors their calls.
Ama şirketin bütün telefonları izlediğini biliyoruz.
- We already know about it.
- Bir gezegen...
We already know.
Zaten hepimiz biliyoruz.
It's Joe and his message, but we already know what it is.
Joe, haber veriyor ama zaten ne olduğunu biliyoruz.
You're a little late, we already know about them.
Biraz geç kaldın, onlar hakkındakileri çoktan öğrendik.
Well, we were broken into again last night, but you already know that since it was you.
Bu gece yine zorla girilmiş ama sen olduğun için bunu zaten biliyordun.
You know, it's almost gone already. Oh, we're talking about just dropping the "I love you"
Sadece telefon konuşmalarının sonundaki "seni seviyorum" u bırakmaktan mı bahsediyoruz?
We know already.
Bilmediğimiz şey değil.
You know what, we already started the semester, I'm sorry.
Dönem çoktan başladı. Üzgünüm.
Suicides as we know, they were already for the best.
"İntihar eden" diye adlandırıyorsunuz bu nedenle bu "cinayete" karşı herhangi bir şey yapılamaz.
For all we know... whoever was sitting behind Erin is already dead.
Hepimiz biliyoruz ki Erin'in arkasında oturan her kimse, çoktan öldü.
I was thinking, you know, we already have a lot of money.
Düşünüyordum da, bilirsiniz, şimdiden bir sürü paramız var.
We leaders know already.
Biz liderler olarak bunu zaten biliyoruz.
So, didn't we know that... already?
Ee, biz bunu bilmiyor muyduk?
As if we haven't been trying already. We don't know shit about anal.
sanki denemiyoruz anal hakkında bi bok bilmiyoruz.
Me and you roll up in there together, man, they already gonna know we just trying to unload the shit.
Oraya birlikte gidersek... mücevherleri satmaya çalıştığımızı hemen çakarlar.
But you know what, we're already late.
Ama biliyor musun, çoktan geciktik.
You already know where we will be.
Nerede olacağımızı biliyorsun?
Good, already we will know it...
Galiba ikisi de.
You know, I met Jim Woolsey at an event and as it turns out he was already a bit of a fan of the stuff that we were doing and he's come to work with "Plug In America".
Jim Woolsey ile bir etkinlikte tanıştık onun yaptıklarımızı desteklediğini gördüm ve gelip "Plug In America" ile çalışmak istedi.
But we can never ask a question... that we don't already know the answer to.
Ama her zaman zaten cevabını bilmediğimiz bir soruyu sorabiliriz.
Believe it or not, we're already late in the game, and we do know enough about this unsub to know that if he feels like we're closing in on him at all, he will kill Billie to avoid detection.
İnanın ya da inanmayın bu oyunda zaten geç kalmış haldeyiz. Bu şüpheliyi, eğer ona yaklaştığımızı hissederse yakalanmamak için Billie'yi öldüreceğini bilecek kadar tanıyoruz.
I don't know. We've already got the half acre, right?
İki dönümlük araziyi aldık, değil mi?
well, now we know what we need to do, and i already have everything in place.
Ama şimdi ne yapmamız gerektiğini biliyoruz, ve ben şimdiden herşeyi hazırladım.
Nothing we don't already know, Except for one thing they're keeping out of the papers.
Zaten bilmediğimiz bir şey yok, gazetelerden uzak tuttukları bir şey dışında.
My child, we already saw the people on the photos... and we know what happened to them.
Çocuğum fotoğrafta gördüğümüz insanlara ne olacağını söylememe hiç gerek yok?
I'm already on it. I went ahead and started with the security footage At the parking garage since we know he was in there.
Otoparkta olduğunu öğrendiğimizden beri güvenlik kamerasını inceliyorum.
Well, in this case, the algorithm tells the computer which details from the public records to keep and which to "chip away at" - - which to discard as irrelevant- - until slowly an image appears from this massive block of data... which, you know, if we're lucky, correlates with an already existing image :
Burada ise algoritma, bilgisayara, kamu kayıtlarından alınan bilgilerden hangisini saklayacağını, hangisini "bir blok halinde" atacağını, hangisini konu dışı olarak ayıracağını söyleyecek ; ta ki bu veri yığınından yavaş yavaş anlamlı bir şekil belirinceye kadar. Eğer şanslıysak bu şekil elimizdeki mevcut şekil ile bağlantılı olacak, yani rastgele seçilmiş okul nişancımızın profili ile.
So, if we adjust, and weight values for Rivers'previous known locations... so old addresses and sites of arrest and such, eliminating places that we know Hoyle has already searched, while using them to infer her decision patterns...
Eğer modelimizi düzenlersek ve Rivers'ın eskiden görüldüğü yerlere ağırlık verirsek.. Hoyle'un çıkarımlarında kullanmış olduğu yerlere ; - eski adresleri, tutuklandığı yerler gibi -... ve onun bakmış olduğu yerleri çıkarırsak...
we already know that 23
we already have 39
we already knew that 23
we already did 39
we already are 20
know 759
knowing 61
knows 86
known 107
knowledge 78
we already have 39
we already knew that 23
we already did 39
we already are 20
know 759
knowing 61
knows 86
known 107
knowledge 78
knowles 44
knowledge is power 34
know your place 28
know thyself 21
know your enemy 19
know why 81
know what i'm saying 125
know it 54
known what 18
know what i'm sayin 29
knowledge is power 34
know your place 28
know thyself 21
know your enemy 19
know why 81
know what i'm saying 125
know it 54
known what 18
know what i'm sayin 29